Ve David, neden ona nişanlısını terketmesi gerektiğini söylediğini de anlayamıyorum. | Open Subtitles | و إننى لا أعرف لماذا تقول لها أن تتخلص من خطيبها |
Etrafa saçılan parçalar bir veterinerle nişanlısını delik deşik etti. | Open Subtitles | عشرة باوندات من مسامير الخشب مزقت طبيبة بيطرية و خطيبها |
- Hakan'ın nişanlısını, katillerinin koruması olmadan kılıçlarımızın altına atacağına inanıyor musunuz? | Open Subtitles | أتعتقد أن الخان سيحضر خطيبته تحت خطر سيوفنا دون أن يحرسها سفاحيه؟ |
George'un nişanlısını mihrapta senin için bıraktığı doğru değil mi? | Open Subtitles | في الواقع,اليس صحيحا ان جورج ترك خطيبته عند المدبح لأجلك؟ |
Ulu Hakan'ın nişanlısını kaçırmaya kim cüret edebilir? | Open Subtitles | من الذي يجرؤ على سرقة خطيبة الخان المعظم ؟ |
Arkadaşımın nişanlısını çaldığımı ima ediyorsanız, emin olun yanılıyorsunuz. | Open Subtitles | لو انك تُلمح اننى سرقت خطيب صديقتى فأؤكد لك انك مخطئ تماما |
Yıl başında beni ziyarete gelmek ve nişanlısını tanıştırmak istedi | Open Subtitles | أرادت أن تأتي للبيت وتزور لعيد الميلاد، وتعرفني على خطيبها. |
Ben birinin en büyük korkusunun nişanlısını bir daha görememek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن أحلك مخاوف إحداهم هي ألاّ تتمكن من رؤية خطيبها أبداً |
nişanlısını öldüren benim. | Open Subtitles | انا واحد من قتل خطيبها. هذا هو م المعهد الوطني للإحصاء. |
nişanlısını, iki yakın arkadaşıını ve tek kardeşini kaybetti. | Open Subtitles | فقدت خطيبها ، وصديقان مُقرّبان وأخّوها الوحيد |
nişanlısını seviyor, ama... bir şeyler eksik. | Open Subtitles | هي تحب خطيبها.. ولكن هناك شيئا ً مفقودا ً |
nişanlısını eve götürmek için elinden geleni yaptı Tamam , ben hallederim , ben hallederim | Open Subtitles | خطيبته المتمردة إلى ديارها حسنا, سآخذها سآخذها |
nişanlısını ayarttığını... ve onun kalbini kırdığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرنى أنك انت الذى هربت مع خطيبته وتركته محطم القلب |
ama enfes nişanlısını gördüğümde, herşeyi anlıyorum. | Open Subtitles | ولكن عندما شاهدت خطيبته الآن, أدركت تماما ً |
1943'te hala bir öğrenciyken, genç bir adamı ve nişanlısını sakladım. | Open Subtitles | في 1943، كان مازال طالبا، أخفيت شاباً و خطيبته |
Richard, ben de tam nişanlısını yalnız bırakan birinin düşündüğüm kadar büyüleyici olmadığını düşünmeye başlıyordum. | Open Subtitles | ريتشارد بدأت أعتقد أن رجل يترك خطيبته فترة طويلة قد لايكون ساحراً كما تخيلت |
Size Shinhwa Gurubu'nun gelecekteki hanımı ve oğlumun nişanlısını tanıtmak istiyorum. | Open Subtitles | اليوم معنا خطيبة ابني جوو جون بيو انها الفتاة التي ستكون زوجة مستقبل شركة شين هاو |
Birinin nişanlısını çalmanın yanlış bir şey olduğunu biliyordum. Bununla çok boğuştum. Gecelerce uyuyamadım. | Open Subtitles | لقد عرفت أن سرقة خطيبة أحد خطأ أعني لقد صارعت الأمر ، وكنت أسهر الليالي |
O, sadece oğlumun nişanlısını değil aynı zamanda gazinomdan 2 milyon dolar da çaldı. | Open Subtitles | لقد اختطف خطيبة ابني ليس هذا فحسب، لقد سرق مليونين دولار من الكازينو الذي أملكه |
Polise git. Kızının düğününden bir gün önce nişanlısını vurdurmak için birini ayarladığını ama dolandırıldığını söyle. | Open Subtitles | اذهب إلى الشرطة، أخبرهم أنك خططت للقضاء على خطيب ابنتك |
Fahişenin sahte nişanlısını baştan çıkarırken eğlendim. | Open Subtitles | لقد استمتعت بإغراء الخطيب المزيف للعاهرة |
Bilirsin, birinin nişanlısını ailesine takdim etmesi her zaman endişe verir. | Open Subtitles | تقديم الخطيبة للوالدين يكون مشحوناً دائماً |
Manech yok olduğundan beri kendini tatmin ederken nişanlısını düşünmeye dayanamıyor. | Open Subtitles | منذ إختفائه لا يمكنها أن تتوقف عن التفكير بخطيبها ولا تشبع رغباتها |
Bana bak, bizim Veer geldi, yanında da nişanlısını getirmiş. | Open Subtitles | يا أمّ تَرىفيرجاء وجَلبَ خطيبتَه مَعه. |
Bende de aynısı var, çünkü eski kocamı ve onun hamile nişanlısını gördüm. | Open Subtitles | أشعر بذلك لأني أعاشر زوجي السابق وخطيبته الحامل |