Tek oğlumun kana susamış kalabalık tarafından parçalanmasına izin veremem. | Open Subtitles | لن أترك إبني الوحيد يُمزق إرباً بواسطة غوغاء متعطشين للدماء |
-Keşke. oğlumun birkaç yıl içinde bir Amerikalıya dönüştüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أني في سنين قليلة، إبني يكبر ليصبح أميركي |
Bütün maaşım son kuruşuna kadar, oğlumun eğitim masraflarına gidiyor. | Open Subtitles | كُلّ مالي يَذْهبُ إلى تعليم إبني كُلّ شيء دون إستثناء |
Belli ki hiç Hint yemeği yememişsiniz, özellikle oğlumun pişirdiği. | Open Subtitles | من الواضح أنكِ لم تتناولي الطعام الهِندي خصوصاً طبخ أبني. |
Aptal aptal konuşma. oğlumun ucubesel penisiyle rekabet edecek halim yok. | Open Subtitles | لاتكوني غبية ،انا لست بحاجة ان اتحدى ولدي او قضيبه الكبير |
Köprüyü neden yapmak istedim biliyorum, ama diyebilirim ki en çok hatırasını istedim... oğlumun dünyaya geldiğini görmek... dünyaları bir araya getirmek. | Open Subtitles | اعرف لماذا كنت اريد بناء الجسر لكن باستطاعتى ان اقول لك اى ذكرى كنت اتوق اليها رؤية ابنى وهو يدخل هذا العالم |
Notlar yavaşça, oğlumun okumayı öğrendikten sonrası için tasarlanan bir mektuba dönüştü. | TED | تحولت الملاحظات شيئاً فشيئاً إلى رسالة مخصصة لابني بمجرد أن يتعلم القراءة. |
Geçmişin unutulmaması ve benden sonra oğlumun da onu hatırlaması görevi benimdir. | Open Subtitles | بعث الله لى أن الماضى لن ينسى و بعدى إبنى سيتذكره أيضا |
Arkama yaslanıp tek oğlumun bir penis yalayıcı olduğunu seyretmeyeceğim! | Open Subtitles | أنا لن أستريح وأنا أراقب إبني الوحيد يمص عضو شخص |
Lütfen sesimi bağışlayın. oğlumun futbol maçında fazla tezahürat yaptım. | Open Subtitles | أعذريني علي صوتي ، فإنني أهتف كثيراً في مُباراة إبني |
Çünkü sen kaçan adamın peşinden gideceksin ben ise oğlumun peşinden gidiyorum. | Open Subtitles | لأنك تريد أن تلحق بالرجل الذي هرب وأنا اريد أن استعيد إبني |
Yarın olmaz, oğlumun doğum günü. - Belki öbür gün? | Open Subtitles | لايمكنني فعل ذلك غدا عيد ميلاد إبني ربما بعد غد |
oğlumun bir unvanı olacak ve kızının da çok verimli bir tarlası. | Open Subtitles | ، إبني يكسب لقباً و إبنتك ، بعضاً من أغنى الاراضي الزراعيّة |
oğlumun zaten bir adı var ama yaz şarabınızı denerim. Sadece tadımlık. | Open Subtitles | إبني تم تَسميته بالفعل، و لكنني سوف أجرب نبيذك الصيفي، مُجرد تذوق. |
oğlumun askerler tarafından öldürüldüğünü sanıyorum. | Open Subtitles | إن لدي أسباباً قوية تجعلني أؤمن أن أبني قد قتل علي يد قوات الجيش |
oğlumun bu resmin arkasını imzalamasını sağla. | Open Subtitles | لكني أحتاج دليلاً أحضر توقيع أبني على ظهر هذه الصورة |
oğlumun nasıl öldüğünü değil, intikamını nasıl alacağımı tartışmak için. | Open Subtitles | ليس لمناقشة كيفية مقتل ولدي بل لمناقشة كيفية الثأر له |
oğlumun canı asla oyunu bırakmak istemez. | TED | لا يريد ولدي التوقف عن اللعب بلعبته الإلكترونية. |
O'Neill, neden oğlumun zihninin Apophis'in kontrol edebileceğinden daha güçlü olabileceği olasılığını kabullenmiyorsun? | Open Subtitles | اونيل لماذا لا تصدق هذا الكلام؟ بأن عقلى ابنى قوى واستطاع مقاومه ابوفيس |
oğlumun sarayda ona arkadaşlarından daha yakın bir düşmanı var. | Open Subtitles | يوجد عدو لابني بهذا البلاط أقرب إليه من أي صديق |
Sonra sayfayı çeviriyorum ve kendi oğlumun bu kargaşaya katkı yatığını görüyorum. | Open Subtitles | بعد ذلك كان على قلب الصفحه. ورؤية مساهمة إبنى فى هذه الفوضى. |
Ne aptalım! oğlumun yarınki okul gezisi için. | Open Subtitles | أنا ساذجة، إنها لإبني رحلته المدرسيه غداً |
oğlumun çocukları geçen gece onlara doğum günü pastası verdiğini söylediler. | Open Subtitles | ابناء أبنى أخبرونى انكى اعطيتيهم بعض كعك عيد ميلاد منذ بضع ليالى |
Fakat oğlumun yatılı misafir için izni yoktu ve O bunu biliyor. | Open Subtitles | لكن ليس مسموح لأبني بأن ينام مع الفتيات ، وهو يعلم هذا |
Temizlik yapıyorum. Bu oğlumun odasının bir fotoğrafı değil, onunki daha dağınık. | TED | أُنظّف ، هذه ليست صورةً فعلية لغرفة ابني ؛ غرفته أكثر فوضى. |
Bilirsin, o Bay Temiz, uyuşturucudan uzak durması için oğlumun beynini yıkıyor. | Open Subtitles | برعميهوذاالجديدأفضل كما تعلمون، هو السيد النظيفة، غسل دماغ طفلي الابتعاد عن المخدرات. |
oğlumun bütün şehri alt üst edip aradığı insan evimde tam karşımda oturuyor. | Open Subtitles | الشخص الذى يبحث عنه ولدى فى المدينه باكلمها تجلس هنا ببيته ولوحدها تماما |
Evet, o aşık ve farketmiyor oğlumun kaderi onun ellerinde. | Open Subtitles | نعم، هي عاشقةُ ولا تُدركُ قدرِ إبنِي في أيديها. |
Küçük oğlumun şimdiden ilk randevusuna gittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق ابننا الصغير سيذهب في أول موعد غرامي |
Birkaç hafta öncesine kadar, oğlumun bir penisi olduğunu bile düşünmemiştim. | Open Subtitles | قبل اسبوعين لم أكن لأدرك أنه يمكن أن يكون لولدي حياته |