O şeyin içinde 2000 beygir falan olmalı! | Open Subtitles | لابد ان لديه قوة الفى حصانا في هذا الشيء |
O şeyin içinde. | Open Subtitles | لقد تركتني في هذا الشيء. |
O şeyin içinde gitmiyorum! | Open Subtitles | أنا لا أذهب في هذا الشيء! |
Güzel çünkü bu akşam için balığı terbiye ediyorum ve O şeyin içinde çok fazla kalırsa pelteye döner. | Open Subtitles | جيد, لأنني أقوم بنقع السمك من أجل الليلة، وإذا بقي السمك في ذلك الشيء لوقت طويل، فسوف يتعفن. |
O şeyin içinde çok seksi görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدين فقط مثيرة للغاية في ذلك الشيء. |
Elimizde fırsat varken kitaptan kurtulmamız gerekirdi. O şeyin içinde ne olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | انظري ، كان يجب أن نتخلص من الكتاب ونحن لدينا الفرصة ، نحن لا نعرف ما بداخل هذا الشيء |
O şeyin içinde her ne varsa, Mira elde edebilmek için çok uğraştı. | Open Subtitles | لقد بذلت (ميرا) الكثير للحصول على ما بداخل هذا الشيء |
Ne var O şeyin içinde? | Open Subtitles | ماذا عنده في ذلك الشيء بحق الجحيم؟ |
O şeyin içinde nefes alabiliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | يمكنك التنفس في ذلك الشيء ، صح ؟ |