o kiliseye gittik ve Rahip Moss'un vaazını dinledik ve vaazdan sonra o muhteşem kadınlar korosu, 100 güçlü kadın ayağa kalktı ve şarkı söyledi. | TED | ذهبنا الى تلك الكنيسة واستمعنا إلى القس ريفو موس وبعدما أكمل موعضته، وقفت جوقة من النساء الرائعات، جوقة تتكون من 100 امرأة قوية، وبدأن بالغناء. |
o kiliseye saldırmak için Şeytan yerin dibinden çıkmış gibi. | Open Subtitles | مثل الشيطان بنفسه إرتفع لمهاجمة تلك الكنيسة. |
o kiliseye adım atmadan önce sana olan duygularımı sorguladın mı hiç? | Open Subtitles | قبل اللحظة التي دخلت بها إلى تلك الكنيسة هل تسائلتي يوماً ما عن شعوري نحوكِ ? |
Böylece o kiliseye gittim ve nerede olduğunu bildiğim camı alıp | Open Subtitles | لذاذهبتإلى تلك الكنيسة... وأخذت قطعة زجاجٍ كنتأعرفمكانهاو... |
Hemen buraya geliyorsun yoksa yemin ederim o kiliseye bir devriye arabası gönderip... | Open Subtitles | أو أقسم بالله أني سوف أرسل عربة شرطة لتلك الكنيسة لكي... |
Biliyorum ama işte bir daha o kiliseye girince öyle... | Open Subtitles | إنه فقط... يتعلق بالعودة إلى تلك الكنيسة مجدداً؟ |
Biliyorum ama işte bir daha o kiliseye girince öyle... | Open Subtitles | إنه فقط... يتعلق بالعودة إلى تلك الكنيسة مجدداً؟ |
Ve düzelene kadar, asla o kiliseye gitmeyeceğim. | Open Subtitles | وحتى ذلك الحين لن أذهب إلى تلك الكنيسة |
o kiliseye hep gideceğim. | Open Subtitles | سأعود دائماً إلى تلك الكنيسة |
o kiliseye hep gideceğim. | Open Subtitles | سأعود دائماً إلى تلك الكنيسة |
Callaghan'ı arayabilirsin istiyorsan ama ben o kiliseye girmiyorum. | Open Subtitles | يمكنك الإتّصال بـ(كالاهان) لو أردت، ولكنّي لن أدخل تلك الكنيسة. |
Donald, eğer haklıysam ve bunların hepsi bir şaşırtmacaysa tek önemli olan senin derhal o kiliseye gitmen. | Open Subtitles | إذا كُنت مُحقاً يا (دونالد) وكانت تلك خدعة مُتقنة فكل ما ينبغي أن يشغل بالك الآن ، هو الذهاب إلى تلك الكنيسة |
o kiliseye gitmeliyim. | Open Subtitles | -لابد أن اصل إلى تلك الكنيسة |
Tamam mı? babam hayatını o kiliseye adadı. | Open Subtitles | أبي قدّم حياته لتلك الكنيسة |