Sen geldiğin an ortadan kaybolmak için bir obje kullandı. | Open Subtitles | فهمت انه يستخدم قطعة أثرية انه يستخدم قطعة أثرية ليختفي |
O beni bulmadan benim için bir obje bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تجدي لي قطعة أثرية معينة قبل أن تجدني |
Kızları daha yakından tanır bir obje var mı ararım. | Open Subtitles | تَعْرفُ، تعرّفْ على البناتِ، شاهدْ إذا مصنوعة يدويةِ فرقعات فوق. |
İlk gerçek davam ve obje çalınıyor. | Open Subtitles | في أول قضية حقيقية لي و القطعة الأثرية مسروقة |
Onlar ilk saha ajanlarıydılar ve günümüzde kullandığımız obje toplama süreçlerini de onlar oluşturmuşlardı. | Open Subtitles | إنهم الفئة الأولى من العملاء و هم مسؤولون عن إرساء مجموعة القطع الأثرية التي نهتم بها حالياً |
obje, hırsızın kuyumcuya girip gözden kaybolmasına izin veriyorsa neden şimdi kaybolmuyor? | Open Subtitles | إن كانت المصنوعة تسمح له بالدخول لمتجر الحليّ ثم يختفي، فلمَ لم يختفي بعد؟ |
Yeryüzü, öbürlerinden kat kat daha büyük olan obje, elmayı yere çekti. | Open Subtitles | الأرض، إلى حد بعيد هي الكائن الأكبر كتلة، تجذب التفاحة إلى الأرض. |
Ama Depodaki her obje bir kişinin bir parçası. | Open Subtitles | ولكن في كل قطعة أثرية في هذا المستودع فيها امتداد للشخص. |
Her obje bir kişinin parçasıdır, Artie. | Open Subtitles | حسنا ، كل قطعة أثرية هي امتداد للشخص ، أرتي. |
Nasıl oluyor da her obje bana sponsorumu arattıyor? | Open Subtitles | فكيف لِقطعة أثرية أخرى آن تجعلني أتصل بالمسؤول ؟ |
Aşırı duyguyla yaratılmış bir obje bazen harekete geçmek, nötrleşmek için yine aşırı duyguya gerek duyar, ben de düşündüm ki-- | Open Subtitles | قطعة أثرية أن وُلدت من جراء عاطفة متطرفة تتطلب أحيانا الانفعال الشديد لتشغيلها .. ليتم إبطالها، لذلك أظن إذا كنا |
Dört Vekil, obje bağlantılı şekilde öldü. | Open Subtitles | أربعة حكام عانوا من حالة وفاة من جراء قطعة أثرية |
Onun küçük bir kız gibi davranmasına sebep olan bir obje bulmuş olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنها وجدت مصنوعة تجعلها تتصرف كفتاة |
Kaçak oldun. Bir obje çaldın ve kimseye neler olduğunu anlatmıyorsun. | Open Subtitles | لقد رحلت بلا أذن، وسرقت مصنوعة ولم تخبر أي أحد بما يحدث |
Belki de obje hava kaynaklıdır ya da sudadır. | Open Subtitles | حسنا ، ربما القطعة الأثرية كانت محمولة جوا أو مُتواجدة في الماء |
obje cephanesi olan bir düşman tehlikeli olmakla kalmaz. | Open Subtitles | عدو يَملِك ترسانة مُسلحة مِن القطع الأثرية لن يكون خطيراًً فقط |
Geri döneceğiz, obje üzerine yoğunlaşacağız ve izini süreceğiz burada ve şimdi. | Open Subtitles | سنعود للماضي ونتعرف على المصنوعة ونتعقبها في الوقت والزمان |
Mimari hakkındaki toplumsal görüş genellikle tasarımın nihai sonucu üzerinde sınırlı kalır, yani mimari bir obje gibi. | TED | النقاش العام حول فن العمارة غالباً ما ينصب على التفكير في النتيجة النهائية نوع الكائن المعماري |
Önden, bu obje çok güçlü ve dayanıklı görünüyordu, yandan bakınca ise çok zayıf. | TED | ومن الأمام، يظهر هذا الشيء قويا جدا ومتينا، ومن الجانب، يظهر وكأنه ضعيف جدا. |
Bu koca ev bir obje olabilir mi? | Open Subtitles | انه تحفة أيمكن لهذا المكان كلّه ان يكون تحفة؟ |
Yani belki de dün gece karakoldan biri obje her neyse onu bulup eski birkaç hesabı kapatmak için kullandı. | Open Subtitles | اذا ربما احد ما من المركز الليلة الماضية وجد التحفة,اياً كانت واستخدمها لتصفية بعض الحسابات القديمة. |
Küçük bir obje ile yapılmış gibi, belki bir yuvarlak başlı çekiçle. | Open Subtitles | يبدو وكأنّه حدث من قبل كائن صغير، مثل المطرقة كرويّة الشكل |
Kara nesnelerden güç çekmek zordur. O yüzden ne tür bir obje olduğuna bağlı. | Open Subtitles | استنزاف القوّة من آداة قاتمة أمر خادع، لذا تفيد معرفة نوعيّة تلك الآداة. |
Özgüdümlü bir obje mi? | Open Subtitles | قطعة اثرية كَجِهاز لديه الرغبة في العودة ؟ |
Bu sergi, ödünç alınarak sunulan en büyük dini obje koleksiyonlarından biri. | Open Subtitles | هذا المعرض هو واحد من أكبر معارض التحف الدينية على الإطلاق |
Keskin bir obje, birkaç ana damarının yarılmasına neden olmuş. | Open Subtitles | طعنة بأداة حادة أدت لتمزقات حادة في عدة شرايين رئيسية |
Bu obje, tamamıyla gerçeklerden kaçışla ilgili. | TED | هذا التمثال الذي يتحدث بأكمله عن الهروب من الواقع. |