| Ve 30 Projenin gerçekte odaklandığı uzun dönem fikirlerindeki gıda sistem değişikliğidir. | TED | وهذا المشروع يركز على الاهداف بعيدة المدى والمتعلقة بنظامنا الغذائي |
| Sanırım, ama kesinlikle odaklandığı bir şey vardı ve odaklandığı şey güzel yüzüm değildi. | Open Subtitles | أعتقد , لكن بالتأكيد يوجد شيء يركز عليه وهوليسوجهيالجميل, |
| Ama ne yazık ki odaklandığı şeyler hep benim kusurlarım. | Open Subtitles | لكن لسوء الحظ ما يركز عليه هو عيوبي كلها |
| Astrobiyolog Dale Andersen'in odaklandığı ortam yıl boyunca kalın buz tabakalarının altında kalan göl tabanları. | Open Subtitles | البيئة التي يركز عليها "عالم الأحياء الفلكية "دال أندرسن هي قاع البحيرات والتي تغطي طوال العام بطبقات سميكة من الجليد |