ويكيبيديا

    "odasındaki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • غرفة
        
    • بغرفة
        
    • حجرة
        
    • غرفته
        
    • غرفةِ
        
    • غرفتها
        
    • غرفه
        
    • في قاعة
        
    • بحجرة
        
    • في مكتب
        
    • لغرفة
        
    • غرفةَ
        
    • بغرفته
        
    • بغرفتها
        
    Ben biraz önce onun gerdanlığını Bay Rinditch'in odasındaki çöp kutusunda gördüm. Open Subtitles لقد رأيت ربطة عنقه للتو فى سلة المهملات فى غرفة السيد رينديتش
    Davalı, dokuz adet malzemeyi yatak odasındaki dolabın içinden çıkardı. Open Subtitles أتت المتهمة بتسع أدوات من الرف الأعلى بخزانة غرفة النوم.
    Oturma odasındaki kanepenin kollarının ne kadar büyük olduğunu biliyorsun. Open Subtitles هل تعرفين الأريكة التي في غرفة المعيشة لديها أذرع مرتفعة؟
    Ağabeyinin ona yazdığı mektupları yatak odasındaki aynanın kenarına sıkıştırmış, tekrar tekrar okuyor. TED تحتفظ أنيسا بالرسالة التي كتبها لها أخوها بإطار المرآة بغرفة نومها، تقرأها مراراً وتكراراً.
    Yani bana kurbanın odasındaki kişinin bir itfaiyeci olduğunu söylüyorsun! Open Subtitles أنت تخبرني أن كان هناك إطفائي في غرفة نوم الضحية
    Hayır, izolasyon odasındaki bir adamın canlı video görüntüsü bu. Open Subtitles لا,تلك صورة لدائرة تغذية مغلقة لرجل لدينا في غرفة العزل
    Yatak odasındaki halının üzerinde Mark Jeffries'e ait olmayan sperm örneği bulduk. Open Subtitles لقد وجدنا المني على السجادة في غرفة النوم لا ينتمي للاحتفال جيفريز.
    PA odası okuldaki tüm sınıfları ve konferans odasındaki A/V'leri kontrol ediyor. Open Subtitles و غرفة المعلمين تسيطر علي أجهزة العرض في غرفة الإستماع و الصفوف
    Tatlım bunları üst kata, oyun odasındaki çocuklara götürebilir misin? Open Subtitles حبيبى ،هل يمكنك أن تضع هذا فى غرفة الفديو للأطفال؟
    Tatlım bunları üst kata, oyun odasındaki çocuklara götürebilir misin? Open Subtitles حبيبى ،هل يمكنك أن تضع هذا فى غرفة الفديو للأطفال؟
    Sonra oturma odasındaki tüm saatlerin yanlış olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولاحظت أن كل الساعات في غرفة الجلوس كانت كلها خاطئة
    Soyunma odasındaki çöp kutusunda bulduğum şırıngayı, yapıştırıcı buharına tuttum. Open Subtitles أنا غاضبا حقنة وجدت في سلة المهملات غرفة خلع الملابس.
    Babanın bekleme odasındaki bir ömür bekleyişinden sonra görünüşe göre doktor sonunda gelmiş. Open Subtitles بعد عمر من المكوث في غرفة والدها للإنتظار يبدو وأخيراً أن الطبيب آتى
    Komisyon üst sınırını soyunma odasındaki yaşlı çıplak adam gibi düşün. Open Subtitles فكر في الحد الاقصى لعلاوتك كرجل عاري في غرفة تبديل الملابس
    Temizlenme odasındaki dolaba gidip bana oradan propofol getir ki bilincini kapalı tutabilelim. Open Subtitles أريدكَ أن تذهب إلى خزائن غرفة الأطبّاء وتجد لي البروبوفول لنبقيه فاقد الوعي.
    Gerçi bekleme odasındaki yemek durumu, yani yetersizliği beni endişelendiriyor. Open Subtitles ولكنني قلق بشأن وضع طعام غرفة الانتظار أو عدم وجودها
    Ameliyat odasındaki herkes yeminli bir ifade imzaladı: Open Subtitles كل مَن كان بغرفة العمليات أدلى بشهادته مِن ممرضة العمليات إلى مَن فوقها
    kendimden geçerdim sonra, seni zorla oturma odasındaki halının üzerine yatırmak zorunda kalırdım. Open Subtitles و سيكون على اغتصابك بالقوة هنا على بساط حجرة المعيشة
    Bir müşteri ona kendi otel odasındaki tuvaletini kullanmasını teklif etti Open Subtitles لكن زبون عرض للسماح لهم بإستخدام الحمام في غرفته بالنُزل المجاور.
    Oturma odasındaki tablo eskiden de var mıydı? Open Subtitles هذه الصورةِ هنا في غرفةِ الجلوس. أنت هَلْ دائماً أَخَذتَ هذا؟
    Arka planı da görmeye bayılmıştım. odasındaki piyanonun üzerinde oturan küçük ayıcığı görebiliyordum. TED وحتى اني احببت رؤية ما خلفها كنت استطيع ان ارى دمية الدب الصغيرة تجلس على البيانو خلفها في غرفتها
    Yatak odasındaki her iz Melanie Silber'inki ile uyuşuyor. Open Subtitles كل البصمات فى غرفه النوم تتطابق مع بصمات ميلانى سيلبر
    Aynı antrenman odasındaki gibi sıradanlara izin verilmiyor değil mi? Open Subtitles مفاجأة مفاجأة لا يسمح للبشر، مثلما هو الحال في قاعة التدريب، أليس كذلك؟
    Skipper, bu çeyrekliği dikiz odasındaki madeni para kutusunda bulduk. Open Subtitles وجدنا هذه القطعة المعدنية فى صندوق العملات الخاص بحجرة عرض الافلام الجنسية
    Müdür odasındaki korkak öğrenci rolunü oynayacak halde değilim. Open Subtitles لا وقت لدي لألعب دور التلميذة المرعوبة في مكتب المديرة
    Yine, her akşam aynı saatte muayene odasına gelir kayıt defterini gözden geçirir kazandığım her altın için bana bir çeyrek altın verir ve kalanı da odasındaki sandığa koymak üzere götürürdü. Open Subtitles وكل ليلة فى نفس الساعة كان يذهب لغرفة الفحص. ثم يبدأ فى فحص الكتب,
    Yatak odasındaki sandalyedeki ve mutfaktaki kan, annenin. Open Subtitles الموافقة، دمّ مِنْ كرسي غرفةَ النوم والمطبخ عُدْ إلى الأمِّ.
    odasındaki ses makinesi okyanus sesine ayarlanmıştı. Open Subtitles تمّ ضبط جهاز الصوت بغرفته على صوت المحيط
    Daha sonra bu sesin odasındaki dolaptan geldiğini fark etmiş. Open Subtitles عندها أدركت أن الصوت يأتي من خزانة الملابس بغرفتها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد