Will, neler hissettiğini anlıyorum, ...ama bu olayda bu kararı vermeye çok yakınsın. | Open Subtitles | ويل,أفهم ما تشعر به لكنك قريب جدا من هذه القضية لتتخذ ذلك القرار |
Bu olayda orayı kullanmak istiyorsan olaya dahil edilmem konusunda ısrarcıyım. | Open Subtitles | وإن كنتم ستستخدموه في هذه القضية سأصر على أن أكون مخروطاً |
Şey, eminim yapmaz, ancak bu olayda, kayıtlar karışmış olmalı. | Open Subtitles | أنا واثق من هذا لكن بهذه الحالة لابد من خطأ |
Örneğin bu olayda, 10 yaşın altındaki çocuklarla ilgilenmelisin, yoksa onlardan etkilenebilirler, çünkü bu yaştaki çocuklar, hayaletleri görüp onlarla konuşabilir. | Open Subtitles | حسناً في هذه الحالة مثلاً تتعامل مع أطفال تحت سن العشر سنوات لذلك قد يتأثروا بهم لأن الأطفال في هذا السن |
Her iki olayda da Lauren Kyte'ın bulunması ilginç değil mi ? | Open Subtitles | اليس من المدهش أن لوران كايت كانت موجودة في كلتا الحالتين ؟ |
Ben sadece bu aptal olayda çalışan arkadaşı yerinden etmek istemiyorum | Open Subtitles | سأتغاضى عن الصديقة المهملة فقط لأعمل من أجل هذا الحدث السخيف |
Üç olayda da kurbanların... ve yöntemlerin benzeşmesi tesadüf olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن ان تكون صدفة نوع الضحايا و هذا الأسلوب المحدد جدا هما نفسه في القضايا الثلاث |
Her ikisi de bu olayda ortadan kaybolmuştu ve bunu ıspatlabiliyorduk. | TED | الأثنان اختفوا في هذه القضية , و الآن يمكننا إثباتها . |
Korkarım bu olayda pek çok yalan söylendi. | Open Subtitles | أخشى وجود الكثير من الأكاذيب في هذه القضية |
Ama son olayda, kocasını da zehirlemiş. | Open Subtitles | ولكن, فى القضية الأخيرة,الزوج قد تسمم ايضا |
Hala bu olayda zayıf kaldığınıza inanıyorum. | Open Subtitles | فأنا لازلت اضن بأنك اظهرت حججا ضعيفة في هذه القضية |
Bu olayda yeni bir gelişme oldu. Bana yardım edebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولدينا بعض التطورات في القضية قلت ربما يساعدني |
Bu olayda elde ettiğin her bilgiyi, her ipucunu istiyorum. | Open Subtitles | الآن ,أريد كل المعلومات التي بحوزتك عن هذة القضية,كل الأدلة ,أهذا واضح؟ |
Yani ekmek veya bu olayda muffin bu olay için biçilmis kaftan. | Open Subtitles | لذا الخبز، أو في هذهِ الحالة الكعكات هي الموصل المثاليّ لفطر التوهّم. |
Yani ekmek veya bu olayda muffin bu olay için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | لذا الخبز، أو في هذهِ الحالة الكعكات هي الموصل المثاليّ لفطر التوهّم. |
ve bu, müziğin güzelliğinin, kelimelerin başarısız olduğu yerde konuşabildiğinin bu olayda ise kelimenin tam anlamıyla konuşabildiğinin çok güçlü ve dokunaklı bir hatırlatıcısı. | TED | وانها تذكرة قوية جدا ومؤثرة لكيفية جمال الموسيقى لديه القدرة على الكلام حيث تعجز الكلمات، في هذه الحالة التحدث حرفيا. |
Ve iki olayda da gerçek bir denklik tehlikesi var oradan kaybolmakla ilgili zihnin içlerinde bir yerde. | TED | حيث يوجد هناك خطر حقيقي في كلتا الحالتين للضياع هناك، في غيابات النفس. |
Anlıyorum, ancak bu olayda İnsanlık Bakanlığına düşen görev belirtilmeli ve hepimiz aynı sayfadaki rollerimizi oynamalıyız ki bir sorun olmasın. | Open Subtitles | افهم ذلك، لكن نظراً للدور الذي ستلعبه وزارة الموارد البشرية بهذا الحدث أعتقد أنه من الضروري أن نحصل على نفس المعلومات |
Yarım düzine olayda FKM ile birlikte çalıştı. | Open Subtitles | إنه يعمل مع المباحث الفدرالية فى الكثير من القضايا. |
Bir olayda, geçidin halka açıklanması kıyamete benzer bir dünya savaşına yol açtı. | Open Subtitles | وفي إحدى الحالات , وبإيحاء العامة بوابة النجوم تسببت في حرب عالمية مروعه |
Bu olayda gözler bizim üstümüzde. | Open Subtitles | موجّة علينا الكثر من الأنظار في هذه القضيّة |
- 32 gezegende 87 saat görev. Dört farklı olayda ön hatta çatışma. | Open Subtitles | 87ساعة بمهمات لـ32 كوكب قتال بالجبهة الأمامية بأربع مناسبات مختلفة |
Bu olayda zaten o kadar çok sarsak var ki, bir tane daha olsa, bir şey fark etmez herhalde. | Open Subtitles | هذه القضيه مليئه بالشقوق .شق واحد زائد لن يُحدث فرق |
Tate, her iki olayda da doğru olanı yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | لا شيء يتخطي محاولة تايت القيام بالصواب في كلا المرتين |
Diğer iki olayda çocuklar kafalarına darbe almışlardı. | Open Subtitles | في القضيتين الأخريتين الصبيين ضربا على رأسيهما |
Ve olayda her zamanki şüphelilerin etrafında dönen basit bir olay olmaktan çıkıp, – | Open Subtitles | ثم لن تكون قضيه بسيطه تجمع المشتبه بهم المألوفين |
Kusursuz bir holografik değişim cihazı, bu olayda Albay O'Neill'ı kopyalayan bir cihaz. | Open Subtitles | الأداة قادرة على إنشاء تمويه هولوغرافي ثلاثي الأبعاد دقيق في هذه الحاله , قلدت صورة الكولونيل اونيل |
Başka bir olayda, kazara Washington D.C.'deki bütün konuşmaları dinlediler. | TED | في حادثة أخرى هم إخترقوا كل المكالمات في واشنطون دي سي عن طريق الخطاء. |