Evet, duyuyorum ve hala O şeyin bir tekne olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أجل بالفعل، ما زلت لا أصدق أن هذا الشيء هو قارب. |
Eseri her dinleyişinizde "Aman Tanrım" diyorsunuz, Aynı odada olduğuma inanamıyorum. Bunun gerçekte olduğuna inanamıyorum. | TED | كل مرة أستمع فيها لذلك التسجيل نتابنى حالة, ..يا إلهى, لا أصدق أننى بنفس القاعة. لا أصدق أن هذا يحدث. |
Charlie, onca yılın ardından hâlâ bekar olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | تشارلي ، لا أصدق أنك مع كلّ هذه السنوات ما زلت عازب. |
Bunun aynı at olduğuna inanamıyorum. Daha almamız gereken çok yol var. | Open Subtitles | لا أصدق أنه نفس الحصان لا تزال أمامنا طريق طويلة |
- Barış Gücü ne katılcak herhangi bir oğlumum olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أن ابني انضم إلى قوات حفظ السلام. |
lzzy Mandelbaum ile başka bir dersim daha olduğuna inanamıyorum.. | Open Subtitles | لا أصدّق أن عندي جلسة أخرى مع إيزي ماندلبام. |
Bunun sen olduğuna inanamıyorum, Ten Kıyafetli Adam nasıl böyle vefasız hareket yaparak suç işleyebildi. | Open Subtitles | لا أصدق أن مثل تلك الخيانة تصدر منك أنت، رجل بذلة الجسد. |
Elbette haberim var, sadece kışın gelmiş olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أجل أنا أعرف عن ذلك لكنني لا أصدق أن الشتاء قد حل |
Bu binanın bu kadar küçük olduğuna inanamıyorum.Şok oldum. | Open Subtitles | لا أصدق أن الصاله ضيقه هكذا ذلك محبط للأمال |
O kurbağanın 100 milyonluk teklifinin başımıza bela olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن عرض المليون دولار هذا سبب لنا كل هذة المتاعب |
Senin de benim gibi Rahip Gyatso'yla arkadaş olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك كنت صديق للراهب كياتسو مثلي تماماً |
Bana bunu yapmayı aklından bile geçirme. Bana bunu yapıyor olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا تجرؤ على فعل ذلك لا أصدق أنك تفعل ذلك |
Kendine ait bir psikopat sapığın olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك حقيقة كان لك مريض نفسي معجب بك يتعقبك |
Galakside hâlâ kölelik olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق أنه لازالت هناك عبودية في المجرة. |
O an orada bulunan fizikle uğraşan bir sürü inek, "Aman Tanrım, Bu muhteçem. Bunun olduğuna inanamıyorum." diyor. | TED | وهناك كل أولئك الفيزيائيّين المهوسين يفكّرون، "يا إلهي! هذا امر لا يصدق. لا أستطيع أن أصدق أن هذا حدث." |
Bunun olduğuna inanamıyorum. Birkaç saniyeliğine dışarı çıkmıştım. | Open Subtitles | لا أصدّق أن ذلك حدث، لقد تغيبت لثانية فقط. |
En son bir maç izleyeli 100 gün olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّ 100 يوم قد مضى مذ رأيتُ مباراةً |
Bir türlü hayranlarım olduğuna inanamıyorum. Hayatım boyunca bunu beklemiştim. | Open Subtitles | لا اصدق ان لدى جمهور لقد تمنيت هذا طوال حياتى. |
- Susan,bu konu hakkında bu kadar mükemmel olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | سوزان لا أستطيع أن أصدق كم أنك رائعة بهذا الخصوص |
Evet, sadece onca zaman orada yatıyor olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أجل , فقط لا أصدق أنها كانت ترقد هنا طوال الوقت |
- Bunun gerçekten olduğuna inanamıyorum. - Ben de öyle. | Open Subtitles | لا أصدق بأن هذا يحدث في الحقيقة ولا أنا أيضاً |
Gizli bir bowling oyuncu olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أنك الرامى الكلاسيكية. |
Onun burada olduğuna inanamıyorum. Mick Jagger ile buluşmak gibi. | Open Subtitles | اوه انا لا اصدق انه هنا كأني التقي بـ مايك جاكر |
Yarının Stars Hollow Lise'sindeki son günüm olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق بأن غدا أخر يوم لي في المدرسة العامة |
Şu an yatağımda olduğuna inanamıyorum. İçeri pencereden girdiğine inanamıyorum. Biliyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكِ في سريري ولا أصدق أنكِ أتيتِ عبر النافذة |
Burada olduğuna inanamıyorum. Burada olduğumuza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنك هنا لا أصدّق أننا هنا |