O taraflara ancak biliyorsan gidersin bu da kişinin yerli olduğunu gösterir. | Open Subtitles | تلك المناطق لا تذهب إليها إلا مستقصدًا مما يعني أنه شخص محلي |
Eğer arabayı kendi tamir ettiyse bu onun bir uzman olduğunu ve gerekli aletlere sahip olduğunu gösterir. | Open Subtitles | إن أصلح السيارة بنفسه فذلك يعني أنه خبير وأن لديه الأدوات الضرورية لذلك. |
Bu, küfün üremenin seks aşamasında olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هذا يعني أنّ العفن في المرحلة الجنسية من التكاثر. |
Söylediğimi direk üstüne alman kibirli ve bencil olduğunu gösterir. | Open Subtitles | حقيقة ظنّك بأنّ التعليق موجّهٌ لك تجعلك أنانيًّا ومغرورًا في نفس الوقت |
Köşede oturman tedbirli olduğunu gösterir. Çevreni kontrol etme ihtiyacı. | Open Subtitles | زاوية المقعد تخبر أنّك مُحتَرِس ومحتاج للسيطرة على بيئتكَ |
Bana bunun nerede olduğunu gösterir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين أن تريني أين هبطت؟ |
Eğer kalp dışarı bakacak şekilde takarsan kalbinin boş olduğunu gösterir. | Open Subtitles | إذا ارتديته والقلب باتجاهـ الخارج يعني أنّكِ حرة |
Bu, onun pek çok sorunu olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هذا يعني أنه يعاني العديد من المشــاكــل |
Evet, bu da senin hükümetin kadar benimkine göre de suçlu olduğunu gösterir. | Open Subtitles | نعم ، وهذا يعني أنه مجرم ومطلوب من قبل بلادي كما هو مطلوب من قبل بلادك |
Bu kadar ciddi bir burun kanaması gerçekten hasta olduğunu gösterir. | Open Subtitles | النزف الأنفي بهذه الكمية يعني أنه حقاً مريض |
- Bu da bu alanda olduğunu gösterir. | Open Subtitles | مما يعني أنه تعيش في مكان ما في هذه المنطقة |
Önceden sabıkası yok, bu da zeki ve eğitimli olduğunu gösterir. | Open Subtitles | لا سوابق لديه، مما يعني أنه ذكي وعلى الأرجح مثقف |
Bu yükseklikteki bir sonuç düşündüğünden daha az zamanın olduğunu gösterir. | Open Subtitles | ورقم بهذا الارتفاع يعني أنّ ما بقيَ لديكِ أقلّ مما كنتِ تتوقّعين |
Ki bu, kızımı incitme kapasiten olduğunu gösterir. | Open Subtitles | ممّا يعني أنّ لديك مقدرة كبيرة على إيذائها |
Plaklar parahipokampustaysa, beyne yayılacaklardır bu da akciğerlerin sırada olduğunu gösterir. | Open Subtitles | وإن كان في المنطقةِ قرب الحصين فسيمتدُّ إلى جذع الدماغ مما يعني أنّ الرئتين هما المحطّة القادمة |
Söylediğimin direk üstüne alman kibirli ve bencil olduğunu gösterir. | Open Subtitles | حقيقة ظنّك بأنّ التعليق موجّهٌ لك تجعلك أنانيًّا ومغرورًا في نفس الوقت |
Köşede oturman tedbirli olduğunu gösterir. Çevreni kontrol etme ihtiyacı. | Open Subtitles | زاوية المقعد تخبر أنّك مُحتَرِس ومحتاج للسيطرة على بيئتكَ |
Sorunun tam olarak ne olduğunu gösterir misin? | Open Subtitles | أبمقدورك أن تريني المشاكل بالتحديد؟ |
Yani bu %100 şeytan olduğunu gösterir. Tamamen şeytanım. | Open Subtitles | %إذاً ذلك يعني أنّكِ شريرة 100. |
Bu da senin 50 adım ötede olduğunu gösterir. | Open Subtitles | حسناً، هذا يضعك على بُعد 50 قدماً مِن حيث مكان اِنفجار القنبلة. |
Bu sadece, hâlâ aklınızın başınızda olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هذا يدل فقط على أنك لا زلت عاقلاً |
Giysileri parçalanmış ama yanmamış. Bu da bize, sevk maddesinin hızının düşük olduğunu gösterir. | Open Subtitles | ملابسه قد تمزقت ولم تحترق، مما يشير إلى إندفاعية بسرعة قليلة |
Kanındaki östrojen seviyesi çok yüksek. Bu, kronik bir koşul olduğunu gösterir akut değil. | Open Subtitles | معدلات الإستروجين مرفعة بدمه أيضاً هذا يشير لحالة مزمنة لا حادة |
Bu senin sadık ve güvenilir bir arkadaş olduğunu gösterir ve buna saygı duyarım. | Open Subtitles | هذا يظهر أنك وفى و جدير بالثقة, و أنا أحترم هذا |
Bu senin suçlu olduğunu gösterir, değil mi? | Open Subtitles | على أساس أن هذا سيورطك في جريمة ؟ |