Her zaman yanımda olduğunu, bana bir kulak olduğunu söylemek için bunun iyi bir vakit olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | وأعتقد ان هذا وقت مناسب لأخبرك أن هذا يعني لي الكثير انك كُنت دائما هنا وكنت اذنا مصغية إلي |
Sarısakal'ın oğlunun gemide olduğunu söylemek için geldim efendim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك أن ابن القرصان "يالوبيرد" على متن هذه السفينة. |
- Haklı olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد مررت لكي اقول لكي انكي على صواب |
Her şeyin yolunda olduğunu söylemek için aradım. - Yemeğin tadını çıkar. | Open Subtitles | -فقط أتصل لأخبرك بأن كل شيء جيد، استمتع بوجبتك |
15 yıl boyunca babamın Kraliyet'ten olduğunu söylemek için hiç boş dakika bulamadın mı? | Open Subtitles | على مدى 15 عاماَ لم يكن لديك الوقت لتخبريني أن أبي كان سليل عائلة ملكية ؟ |
Dinleyin, büyük annenizin hastanede olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | اسمعا , أردت أن أخبركما أن جدتكما في المستشفى |
Birisiyle olmadığı zaman onunla olduğunu söylemek için para alıyor. | Open Subtitles | أنه يأخذ المال ليقول بأنه كان معهم, مع العلم هذا ليس صحيحاً |
- Hayır. Eskiden bir ilişkimiz olduğunu söylemek için. | Open Subtitles | لأخبرك بأننا كنا على علاقة |
Salak bacaklarım hareket etsin diye irademi zorlardım, çıkıp seni bulabilmek için ve sana ne kadar ihtiyacım olduğunu söylemek için. | Open Subtitles | كنت أحاول علاج ساقَي لأسير من جديد وأبحث عنك لأخبرك كم كنت أحتاجك |
Ve ben, Amerika'daki silah terörünü durdurma hareketi için, o anın burası olduğunu söylemek için buradayım. | TED | وأنا هنا لأقول أن الحراك لإنهاء عنف الأسلحة النارية في أمريكا، يبدأ من هذه اللحظة. |
- Neyse, sana kahvenin olduğunu söylemek için gönderdi beni. | Open Subtitles | -على أية حال, أرسَلني لأخبرك أن القهوة جاهزة |
Ryan işinde iyisin ama ben de öyleyim ama ben, ağzından çıkanların sonuçları olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | - ساعدتها ،راين، أنت جيد في عملك ولكني جيدة في عملي كذلك وانا هنا لأخبرك أن لكلماتك عواقب |
- Haklı olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | لقد مررت لكي اقول لكي انكي على صواب |
Buraya, size Reinaldo'nun özel bir yeteneğe sahip olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لأخبرك بأن (رينالدو) لديه موهبة خاصة. |
Bay Coleman'ın hazır olduğunu söylemek için gelmiştim. | Open Subtitles | -لقد جئت لأخبرك بأن السيّد (كولمان) مستعد |
15 yıl boyunca babamın Kraliyet'ten olduğunu söylemek için hiç boş dakika bulamadın mı? | Open Subtitles | على مدى 15 عاماَ لم يكن لديك الوقت لتخبريني أن أبي كان سليل عائلة ملكية ؟ |
Dinleyin, büyük annenizin hastanede olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | اسمعا , أردت أن أخبركما أن جدتكما في المستشفى |
Birisiyle olmadığı zaman onunla olduğunu söylemek için para alıyor. | Open Subtitles | أنه يأخذ المال ليقول بأنه كان معهم, مع العلم هذا ليس صحيحاً |
Eskiden bir ilişkimiz olduğunu söylemek için. | Open Subtitles | لأخبرك بأننا كنا على علاقة |
Sana piç kurusu olduğunu söylemek için. | Open Subtitles | لأخبرك كم كنت أحمقاً |
Bu ikisinin dolandırıcı olduğunu söylemek için aradım. | Open Subtitles | مساء الخير، اتصلت لأقول أن هذين الاثنين محتالان |