Sadece bir iletişim sorunu olduğunu ve yukarıda her şeyin yolunda olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | أأمل أن تكون فقط مشكلة في الاتصالات وأن يكون كل شئ بخير هناك |
Doktor sağlıklı olduğunu ve rüyalarının çakmalar kadar gerçek olabileceğini söyledi, değil mi? | Open Subtitles | أعني بأن الطبيب قال أنك معافى وأن أحلامك قد تكون دقيقة قدر الومضات |
Senin görevin ona tatlı olduğunu ve kulağını temizlemesini söylemek. | Open Subtitles | عمـلك أن تقولي لـه أنه جميل و أن ينظف أذنيه |
Onu asla sevmediğini, aptal biri olduğunu ve kendisini hak etmediğini söyledi. | Open Subtitles | قال بانه لن يحبها أبدا وأنها كانت غبية وأنها لم تستحق الحب |
Uykunun karmaşık olduğunu ve yaşamınızın 32 yılını kapladığını söyledik. | TED | قلنا بأن النوم معقد وأنه يستغرق 32 سنة من حياتنا. |
Bu tek tanrı bütün insanların eşit olduğunu ve kimsenin köle olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | هذا الرب الواحد يقول أن جميع الناس سواسية و أنه لا وجود للعبيد |
Bu reaksiyon, renkte bir değişiklik yaratarak numunenin pozitif olduğunu ve bireyin virüse maruz kaldığını gösterir. | TED | بذلك ينتج عن هذا التفاعل تغيّر في اللون، مشيرًا أن نتيجة فحص العينة إيجابية وأنّ الشخص قد أُصيب بالفيروس. |
O yüzden faşizmin aslında ne olduğunu ve milliyetçilikten farkını birkaç dakika irdeleyelim. | TED | لذا دعونا نأخذ القليل من الوقت لتعريف معنى الفاشية، وكيف تختلف عن القومية. |
Okyanusların bahçemiz olduğunu ve bizi balinaların hayatta tuttuğunu anlamalılar. | Open Subtitles | بأن المحيط هو حديقتنا وأن الحيتان تبقينا على القيد الحياة |
Müvekkilim, son kocasına bağlı olduğunu ve mutlu bir evlilikleri olduğunu açıkladı. | Open Subtitles | قالت موكلتي أنها كانت مخلصة لزوجها الراحل وأن حياتهما الزوجية كانت سعيدة |
Onunla ilişkisi olduğunu ve onun ölümünde kullanılan arabanın, onun olduğunu. | Open Subtitles | أن نكتشف عن علاقته مع جيني هيرن وأن سيارته كانت تقتلها. |
İkinizin aradığı şeyin Filozof taşı olduğunu ve canlı insanları kurban ederek yaratıldığını.. | Open Subtitles | أعـرف أنـكم تـبـحثون عـن حـجـر الـفـلسـفـة و أن ذلك يُصـنـع بالتـضحية بأرواح الـبشر |
Fonlarımın artık hazır olduğunu ve çeşitlendirme yapma zamanının geldiğini söylüyor. | Open Subtitles | يقـول أن أمـوالـك بـاتـت معتّـقـة و أن الـوقـت قد حـان لتـوظيـفهـا |
Sizinle küresel mülteci krizi hakkında konuşacağım ve amacım size bu krizin çözümlenemez değil, yönetilebilir olduğunu ve size bu konunun ön saflardaki mülteciler kadar bizler ve kim olduğumuz hakkında da bir dava olduğunu anlatacağım. | TED | سأتحدث إليكم عن أزمة اللاجئين العالمية وهدفي أن أريكم أن هذه الأزمة قابلة للإدارة وأنها ليست بلا حل، لكن أيضًا أن أريكم أن هذا الأمر يعنينا نحن ومن نكون كما يعني ذلك امتحاناً لللاجئين على الحدود. |
İntenetin devrimsel bir araç olduğunu ve hepimizi birleştireceğini söylemek birkaç yıl önce çok popülerdi. | TED | تعلمون، قبل سنوات قليلة، كان من الشائع حقًا القول أن شبكة الإنترنت كانت أداة ثورية وأنها ستجمعنا معًا. |
Fakat annesi çok uzakta olduğunu ve oraya gitmeye paralarının yetmeyeceğini söyler. | TED | لكن ترد أمها بأن المسافة بعيدة للغاية ولا تستطيع تحمل تكلفة الرحلة. |
İki gün önde olduğunu ve göze batmayacağını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت أنه سبقنا بيومين و أنه يمكنه الإندماج و الإختباء |
Bana gelip bu defterde bir çok üst seviyedeki politikacı kadına ait isimlerin olduğunu ve bunların kurbanla ilişkisi olduğunu, sonra katilin de muhtemelen içlerinden biri olduğunu söyledin. | Open Subtitles | اللآتي كنّ على علاقة حميميّة مع الضحية في قضيتك وأنّ القاتلة كانت على الأرجح أحد أؤلئك النسوة. |
Ne olduğunu, nasıl olduğunu ve arkasında kimler olduğunu öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | لا بد أن نعرف ماذا حدث، وكيف حدث، ومن ورائه؟ |
Peki neyin tam olarak sağlıkla alakalı veya gerçekten umut veren bir çare olduğunu ve neyin daha inandırıcı olduğunu nasıl bilebilirsiniz? | TED | فكيف لك إذن أن تعرف ما الذي يمثّل شاغلاً صحياً حقيقياً أو ما هو العلاج الواعد حقاً، وما هو العلاج الأقل إقناعا؟ |
Nereli olduğunu ve ne iş yaptığını tam olarak biliyorum, çünkü detayları önemsiyorum. | Open Subtitles | أناأعرف من أين هو و بالضبط ما فعل لهذا أنا مهتم بالتفاصيل هيي.. |
Annene mesaj at, benimle olduğunu ve evin yolunda olduğumuzu yaz. | Open Subtitles | أرسل رسالة لأمك، أخبرها بأنك معي وأننا في طريقنا إلى المنزل |
Sizi bir konsere götürecekti ama siz bir şey olduğunu ve onunla gelemeyeceğinizi söylediniz. | Open Subtitles | لقد كان سيقوم بأخذك إلى الكونسيرت و لكنك قلت أن شيئاً قد حدث و أنك لن تستطيعين الذهاب معه |
Benim gözetimim altında olduğunu ve kasaya nasıl girdiğini göstereceğini söylerim. | Open Subtitles | ساخبرهم أنك تحت عهدتي وأنك هنا لتريني كيف دخلت الى القبو |