Şu an benim yerimde olmadığın için çok mutlu olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكونى سعيدة للغاية لأنك لست فى مكانى الآن |
Belki de görgü tanığı olmadığın için tek rahatsız olan sensindir. | Open Subtitles | ربما أنت غير مرتاح لأنك لست معتاد على أن تكون شاهد |
Ben, sen olmadığın için konser verebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لأنك لست هنا ، لا أعتقد بأني قادر على أداء العرض |
Masum erkek, kadın ve çocuklar, sen özgür olmadığın için bu dünyada, bir gün fazla yaşayabilecek. | Open Subtitles | رجل برئ او امراة او طفل سوف يحظى بيوم اضافى على هذه الارض لانك لست حراً |
Komik olmadığın için insanları güldüremiyorsun istediğinde ağlayamıyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تستطيعين أن تضحكي الناس لأنك غير مضحكة وانت لا تستطيعين أن تبكي |
Şu anda her şeyi getiremem ama bugün benimle olmadığın için çok şanslısın. | Open Subtitles | لا يمكنني الوصول لكل شيئ الآن لكنك كنت محظوظة لأنك لم تكوني معي اليوم |
Dostum, şu anda burada olmadığın için dua etmelisin yoksa ellerim boğazındaydı. | Open Subtitles | من الافضل لك أن تصلي لأنك لست أمامي و إلا لكنت خنقتك بيدي |
Üye olmadığın için bisiklet odasından ileriye geçemezsin. | Open Subtitles | ـ لا حسناً، لا يمكننا أن ندخلك بعد غرفة الدراجات لأنك لست عضواً |
Lauren sen olmadığın için ameliyat olmayı reddediyor. | Open Subtitles | لورين ترفض أجراء عملية ستنقذ حياتها لأنك لست موجود |
Hükümet çalışanı olmadığın için ödülden bir servet indireceksin cebine. | Open Subtitles | لأنك لست موظفاَ مع الحكومة الأمريكية تفتح جيب الثروة من مال الجوائز |
senin gibi birisi benimle birlikte seni diğerleri gibi olmadığın için seçtim sen farklısın | Open Subtitles | شخص مثلكِ مع غبي مثلي اخترتك لأنك لست مثل الآخرين، أنت مختلف |
Yapılması gereken şeyi yapacak kadar yürekli olmadığın için koca ülke darmadağın olacak! | Open Subtitles | وستتدمر الجمهورية كاملة لأنك لست قوية كفاية لكي تفعلي ما يجب أن تفعليه! |
Kral ile evli olmadığın için sen kraliçe değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الملكة لانك لست متزوجة من الملك |
Onu istediğini biliyorsun, ama normal olmadığın için onunla olamayacağını düşünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنك تريدها، ولكنك تعتقد أنك لا تستطيع الحصول عليها لأنك غير طبيعي |
Sesimin tonundan hoşlanmadığın için üzgünüm, bana dürüst olmadığın için bir arkadaş kaybettim. | Open Subtitles | آسفة إذ لم تعجبك نبرة صوتي، لكنني خسرت صديقاً لأنك لم تكوني صادقة معي |
Sebebini sana söyleyeyim, henüz bir erkek olmadığın için! | Open Subtitles | سأخبرك كذبة لأنّك لست رجلاً بعد. إتفقنا؟ |
Benim kadar romantik olmadığın için. | Open Subtitles | ذلك لأنك لستي رومانسية مثلى |
Sen yeterince iyi olmadığın için yeniden başlaması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عليه البدأ من جديد لأنك لم تكن جيدا كفاية. |
-Tamam... Sınıfın en iyisi olmadığın için üzülüyorsun | Open Subtitles | اعلم، ما زلت غاضبة لانك لم تحصلي على الدرجة الأولى |
Ama sen sendikalı olmadığın için seni işe aldırmak için bir sürü yalakalık yapmam gerekti. | Open Subtitles | ولأنك لست في النقابة فكان عليّ أن أستدعي بعض من رجالي المفضلين لتنضمي إلي الطاقم |
Kocamla olmaya hazır olmadığın için rahatsız hissetmiyorsun. | Open Subtitles | انت تشعرين بالانزعاج ليس بسبب انك ستكونين مع زوجى |
Diploması olmadan bir çocuğu işe almama izin verdiğin için veya bunun farkında olmadığın için dikkatsiz görüneceksin. | Open Subtitles | ستبدين متهوّرةً بكونكِ تركتِني أعيّن الولد بدون شهادة أو حمقاء بكونكِ لستِ على علم بفعلتي. |
Evet, onun yerine senin olmadığın için minnettarım. | Open Subtitles | نعم، أنا سعيد لأنني الحصول عليها. |
Yahudi olmadığın için bunu anlayamazsın. | Open Subtitles | أنتِ لا تفهمين الامر لأنكِ لستِ يهودية، حسنٌ؟ |
Evimizi neredeyse yakıp yıkarlarken bizimle olmadığın için mi? | Open Subtitles | أنك لم تكن بالمنزل عندما كانوا سيحرقون بيتنا؟ |
Burada olmadığın için bunu bilemezsin. | Open Subtitles | لا تعلمين هذا بسبب أنك لم تكوني موجودة هناك |