ويكيبيديا

    "olmayan tek" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الوحيد الغير
        
    • واحد لا
        
    • الذي لا
        
    • الوحيدة التي لا
        
    • الوحيدة التي لم
        
    • الوحيدة في
        
    • الوحيد بدون
        
    • الوحيد على
        
    • الوحيد فى
        
    • الوحيد من
        
    Mutlu olmayan tek kişi, benim gibi olayı açıklamak zorunda kalan kişi. Open Subtitles الشخص الوحيد الغير سعيد هو شخص مثلي الذي لديه توضيحا لكل شئ
    Bu çok sade; sade olmayan tek şey kızın inci küpesi. TED هذه بسيطة جداً والشيء الوحيد الغير بسيط هو قرطها الؤلؤي
    Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. Open Subtitles شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة
    Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. Open Subtitles شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة
    Lake Monroe'da arabası olmayan tek son sınıf erkek öğrencisi benim. Open Subtitles قطعا انا الشاب الوحيد في بحيرة مونري الذي لا يملك سيارة
    Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. Ciddiyim. Open Subtitles حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها
    Çünkü orada patlamış mısırını paylaşacak kimsesi olmayan tek kişi benmişim gibi hissettim. Open Subtitles لأنه بدى لي كأنني الوحيدة التي لم يكن لديها شخص تتشارك معه الفشار
    Okulda çıktığı olmayan tek kız benim. Open Subtitles انا البنت الوحيدة في المدرسةِ التي لا تواعد.
    Sevgilisi olmayan tek kişi olmanın nasıl hissettirdiğini biliyor musunuz? Open Subtitles هل لديكم أي فكرة كيف يكون الحال أن أكون الوحيد بدون فتاة حميمة ؟
    Ben hiç beyaz kartı önemsemedim çünkü bu adadaki buraya ait olmayan tek insanla biraz vakit geçirmek istiyordum. Open Subtitles لم يسبق لي الاهتمام بالحصول على تصريح لأنني فقط أردت قضاء بعض الوقت مع الشخص الآخر الوحيد على هذه الجزيرة
    Seattle'daki sübyancı olmayan tek adam odur. Open Subtitles أنه يعتبر الشخص الوحيد فى سياتل الذى لا يستغل الأطفال جنسياً
    Günahın çirkin olmayan tek yanı, ona edilen tövbedir. Open Subtitles والنفع الوحيد من أي ذنب هو الفرصة للتوبة
    Hayatında mükemmel olmayan tek şey ben olduğum için özür dilerim. Open Subtitles أَنا آسفُة أَنا الشيءُ الوحيد الغير مثالي في حياتِكَ
    Uygun olmayan tek şey bu. Open Subtitles يجب ان تكون كذلك انه الشيء الوحيد الغير ملائم
    Bu olayda evli olmayan tek kişi kocanızla birlikte karavan da ölen kız sanki Open Subtitles يبدو أن الشخص الوحيد الغير متزوج هو الفتاة الميتة مع زوجك
    Eğer hayvan olduğunu biliyor musun olmayan tek Bushra ana Hangi oral seks uygulanan şempanze nedir? Open Subtitles هل تعرف أن الحيوان الوحيد الغير بشرى الرئيسى الذى مارس الجنس الفموى هو الشمبانزى؟
    Temizlik işleri çarkında olmayan tek şey temizlik işleri ama önemli değil. Open Subtitles هناك شيء واحد لا يوجد في العمل المرتب الترتيب ,لكن هنا نحن محقين. اكثر متعة بهذه الطريقة.
    Senin ya da Karim'in ya da bebeğin zımbırtılarıyla dolu olmayan tek yer. Open Subtitles مكان واحد لا تنشغلي به مع وظيفتك أو أشياء كريم
    Ama bende olmayan tek bir şey var ve senin de bana verebileceğin tek şey o. Open Subtitles و لكن هناك شيء واحد لا أمتلكه و هذا هو الشيء الذي ستعطيه لي
    Cesedin üzerinde kurbana ait olmayan tek bir parmak izi var. Open Subtitles البصمة الوحيدة على الجثة تعود لشخصاً واحد لا غيره...
    Bu yine de elimizde olmayan tek şeye mal olacak, zaman. Open Subtitles سيتطلبُ ذلكَ الشيء الوحيد الذي لا نملكُه: الوَقت
    Alışveriş merkezinde güvenlik kamerası olmayan tek yer burası. Open Subtitles هذا القسم الوحيد للمجمع الذي لا يحتوي كاميرا مراقبة
    Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. Open Subtitles حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها
    Evlilikten haberi olmayan tek kişi ben değilmişim. Open Subtitles أظن أني لم أكن الوحيدة التي لم تعرف بأمر الزواج
    okulda erkekarkadaşı olmayan tek kız benim. oh hayır değilsin. Open Subtitles أنا الفتاة الوحيدة في المدرسة التي لا تواعد
    Eleanor, o hisseleri yakinda cinayet sebebi olmayan tek kisi olan Woodman'la paylasmak zorunda kalacagindan süpheleniyordu. Open Subtitles اشتبهت (إليانور) أنّ تلك الأسهم سيتمّ تقاسمها قريباً مع (وودمان)، الذي هُو الشخص الوحيد بدون دافع، بالمُناسبة.
    Ben seçmedim, orası adanın resifle kaplı olmayan tek yeri. Open Subtitles لم أفعل، إنه الشاطئ الوحيد على الجزيرة الخالي من الشعب المرجانية.
    Söyleyebildiğim kadarıyla bu çevrede bu işten haberi olmayan tek grup Mike Zizzo ve L.O.D'ymiş. Open Subtitles على قدر ما استطيع ان اقول الفتى الوحيد فى المنطقة الذى لم يعرف " كان (ميك زيزو) و " ال او دى
    Burası bu binada kamera olmayan tek yer olduğu için şu anda buradayım zaten. Open Subtitles لا يوجد أي كاميرات، آنسة بوب. هذا الجزء الوحيد من المبنى حيث لا يوجد أي كاميرا. لهذا أنا هنا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد