Mutlu olmayan tek kişi, benim gibi olayı açıklamak zorunda kalan kişi. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الغير سعيد هو شخص مثلي الذي لديه توضيحا لكل شئ |
Bu çok sade; sade olmayan tek şey kızın inci küpesi. | TED | هذه بسيطة جداً والشيء الوحيد الغير بسيط هو قرطها الؤلؤي |
Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. | Open Subtitles | شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة |
Şu an ihtiyacım olmayan tek şey sıkıştırılmak. Beni aradın ve yardım istedin. | Open Subtitles | شىء واحد لا أريده , وهو المضايقة أنت من إتصل بى وطلب المساعدة |
Lake Monroe'da arabası olmayan tek son sınıf erkek öğrencisi benim. | Open Subtitles | قطعا انا الشاب الوحيد في بحيرة مونري الذي لا يملك سيارة |
Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. Ciddiyim. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها |
Çünkü orada patlamış mısırını paylaşacak kimsesi olmayan tek kişi benmişim gibi hissettim. | Open Subtitles | لأنه بدى لي كأنني الوحيدة التي لم يكن لديها شخص تتشارك معه الفشار |
Okulda çıktığı olmayan tek kız benim. | Open Subtitles | انا البنت الوحيدة في المدرسةِ التي لا تواعد. |
Sevgilisi olmayan tek kişi olmanın nasıl hissettirdiğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل لديكم أي فكرة كيف يكون الحال أن أكون الوحيد بدون فتاة حميمة ؟ |
Ben hiç beyaz kartı önemsemedim çünkü bu adadaki buraya ait olmayan tek insanla biraz vakit geçirmek istiyordum. | Open Subtitles | لم يسبق لي الاهتمام بالحصول على تصريح لأنني فقط أردت قضاء بعض الوقت مع الشخص الآخر الوحيد على هذه الجزيرة |
Seattle'daki sübyancı olmayan tek adam odur. | Open Subtitles | أنه يعتبر الشخص الوحيد فى سياتل الذى لا يستغل الأطفال جنسياً |
Günahın çirkin olmayan tek yanı, ona edilen tövbedir. | Open Subtitles | والنفع الوحيد من أي ذنب هو الفرصة للتوبة |
Hayatında mükemmel olmayan tek şey ben olduğum için özür dilerim. | Open Subtitles | أَنا آسفُة أَنا الشيءُ الوحيد الغير مثالي في حياتِكَ |
Uygun olmayan tek şey bu. | Open Subtitles | يجب ان تكون كذلك انه الشيء الوحيد الغير ملائم |
Bu olayda evli olmayan tek kişi kocanızla birlikte karavan da ölen kız sanki | Open Subtitles | يبدو أن الشخص الوحيد الغير متزوج هو الفتاة الميتة مع زوجك |
Eğer hayvan olduğunu biliyor musun olmayan tek Bushra ana Hangi oral seks uygulanan şempanze nedir? | Open Subtitles | هل تعرف أن الحيوان الوحيد الغير بشرى الرئيسى الذى مارس الجنس الفموى هو الشمبانزى؟ |
Temizlik işleri çarkında olmayan tek şey temizlik işleri ama önemli değil. | Open Subtitles | هناك شيء واحد لا يوجد في العمل المرتب الترتيب ,لكن هنا نحن محقين. اكثر متعة بهذه الطريقة. |
Senin ya da Karim'in ya da bebeğin zımbırtılarıyla dolu olmayan tek yer. | Open Subtitles | مكان واحد لا تنشغلي به مع وظيفتك أو أشياء كريم |
Ama bende olmayan tek bir şey var ve senin de bana verebileceğin tek şey o. | Open Subtitles | و لكن هناك شيء واحد لا أمتلكه و هذا هو الشيء الذي ستعطيه لي |
Cesedin üzerinde kurbana ait olmayan tek bir parmak izi var. | Open Subtitles | البصمة الوحيدة على الجثة تعود لشخصاً واحد لا غيره... |
Bu yine de elimizde olmayan tek şeye mal olacak, zaman. | Open Subtitles | سيتطلبُ ذلكَ الشيء الوحيد الذي لا نملكُه: الوَقت |
Alışveriş merkezinde güvenlik kamerası olmayan tek yer burası. | Open Subtitles | هذا القسم الوحيد للمجمع الذي لا يحتوي كاميرا مراقبة |
Hobin olmayan tek şey de o iş herhalde. | Open Subtitles | حسناً, إذاً هذه هي الهواية الوحيدة التي لا تملكها |
Evlilikten haberi olmayan tek kişi ben değilmişim. | Open Subtitles | أظن أني لم أكن الوحيدة التي لم تعرف بأمر الزواج |
okulda erkekarkadaşı olmayan tek kız benim. oh hayır değilsin. | Open Subtitles | أنا الفتاة الوحيدة في المدرسة التي لا تواعد |
Eleanor, o hisseleri yakinda cinayet sebebi olmayan tek kisi olan Woodman'la paylasmak zorunda kalacagindan süpheleniyordu. | Open Subtitles | اشتبهت (إليانور) أنّ تلك الأسهم سيتمّ تقاسمها قريباً مع (وودمان)، الذي هُو الشخص الوحيد بدون دافع، بالمُناسبة. |
Ben seçmedim, orası adanın resifle kaplı olmayan tek yeri. | Open Subtitles | لم أفعل، إنه الشاطئ الوحيد على الجزيرة الخالي من الشعب المرجانية. |
Söyleyebildiğim kadarıyla bu çevrede bu işten haberi olmayan tek grup Mike Zizzo ve L.O.D'ymiş. | Open Subtitles | على قدر ما استطيع ان اقول الفتى الوحيد فى المنطقة الذى لم يعرف " كان (ميك زيزو) و " ال او دى |
Burası bu binada kamera olmayan tek yer olduğu için şu anda buradayım zaten. | Open Subtitles | لا يوجد أي كاميرات، آنسة بوب. هذا الجزء الوحيد من المبنى حيث لا يوجد أي كاميرا. لهذا أنا هنا. |