Çocuklardan biri hamile olup olmadığımı sordu ben de evet dedim, ağzımdan kaçtı. | Open Subtitles | واحد من الأطفال سألني إن كنت حاملاً نعم.. زل لساني فقمت بتأكيد الموضوع |
Demek istediğim, şu an istediğin şeyleri sana verebilecek durumda olup olmadığımı bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا أقول فقط .. لا أعلم إن كنت سأستطيع تقديم ما تحتاجين الآن |
Ona, bir erkek yerine bir kadınla beraber olduğumu söylediğimde, inanmamış gibiydi, ve bana ebeveynlerimin tepkileriyle ilgili bir çok soru sordu ve de çocuk sahibi olamayacağım için üzgün olup olmadığımı. | TED | عندما شرحت لها أنني مرتبطة بإمرأة بدلا من رجل، إنتابتها الشكوك، وطرحت الكثير من الأسئلة بشأن ردة فعل والدايّ وسواء إن كنت حزينة أم لا لكوني لن أتمكن أبدا من إنجاب أطفالا. |
Cara, yeğenlerimden biri, Cumartesi günü piyano resitali veriyordu ve annem benim orada olmadığımı görünce iyi olup olmadığımı öğrenmek için beni aradı. | Open Subtitles | كارا، إحدى بنات أخواتي قدّمت حفلة بيانو يوم السبت وحين رأت أمي أنني لم أكن موجودة اتّصلت لترى إن كنتُ على ما يرام |
Bana uzun uzun bakınca masum olup olmadığımı anlayacağınızı mı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تظن أنك بتحديقك بي كفاية ستعرف ما إذا كنت بريئاً؟ |
Bana vazgeçmeye hazır olup olmadığımı sordu. | Open Subtitles | سألني عمّا لو كنتُ مُستعدّاً للإستسلام. |
Bir keresinde Nijeryalı bir tanıdığım bana, erkeklerin benden çekinebileceğinden endişeli olup olmadığımı sordu. | TED | سألتني إحدى معارفي النيجيرية عما إذا كنت أخشى من أن يَهَابَنِي الرجال. |
Ve seni düşünüp senin için yeterince iyi olup olmadığımı düşündüğümde. | Open Subtitles | وعندما افكر بشأنكِ وعندما اتساءل إذا كنتُ جيداً كفايةً من اجلكِ |
Hemen şu anda, bana sıtma olup olmadığımı söyleyebilir. | TED | فيمكنها أن تخبرني إن كنت مصابًا بالملاريا أم لا. |
Evli olup olmadığımı sordu. | Open Subtitles | لقد سألنى إن كنت متزوج لقد رأيت مسدسا فى يده أين الفتاه ؟ |
Ama biriyle çıkmaya hazır olup olmadığımı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لكنني لا أعرف إن كنت مستعدة لمواعدة أحد بعد |
Bana bakıp uçmaya hazır olup olmadığımı sordu. | Open Subtitles | وكان ينظر لي وسألني إن كنت مستعدة للتحليق |
Dinler tarihinden biri olup olmadığımı sordun, benim gibi başkaları olup olmadığını, gelecek için yeni kimlikler yaratıp yaratmadığımı. | Open Subtitles | سألتموني عن التاريخ الديني إن كان هناك آخرون مثلي إن كنت كونت شخصيات مستقبلية |
Zaten psikotik olup olmadığımı sormuştum ki bu da olmadığımın bir kanıtıymış. | Open Subtitles | أنا سألت بالفعل إن كنت ذهُّان و لكن من الواضح أن هذا يؤكد أنى لست كذلك |
Yarbayım telefon açtı, aktif görev için hazır olup olmadığımı öğrenmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | تلقيت إتصالاً من قائد جناحي إنه يحاول أن يعرف إن كنت مستعداً للخدمة الميدانية |
Gazete okumaya devam etti ve... kalktı bana doğru geldi ve öğrenci olup olmadığımı sordu. | Open Subtitles | كان يجلس هناك، يتظاهر أنه يقرأ الصحيفة ومن ثم نهض وتوجه نحوي و سألني إن كنتُ طالبة |
Bak, benim için endişelenmiş, iyi olup olmadığımı görmek için gelmiş, ki evet bu aptalca ama suç değil ya affedilmez bir günah hiç değil. | Open Subtitles | إنها كذلك، كانت قلقة بشأني وجاءت لترى إن كنتُ بخير وهو غباء، ولكنها ليست جريمة أو خطيئة مميتة |
Bu yapmak için yeterince güçlü olup olmadığımı bilmediğim bir büyü. | Open Subtitles | هذه هي التعويذة، لستُ أعلم ما إن كنتُ قويّة كفاية لتنفيذها أم لا. |
Herhangi bir izleme listesinde olup olmadığımı kontrol için federal hükûmeti aradılar. | TED | اتصلوا بالحكومة الاتحادية لمعرفة ما إذا كنت على أي لوائح مراقبة. |
Hayatını mahveden adamın ben olup olmadığımı öğrenmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أعرف ما إذا كنت أنا المتسبب في تدمير حياته |
Kabin amirinin kontrolünden sonra, kimse benim bir yolcu olup olmadığımı anlayamayacaktır. | Open Subtitles | بعد التأكد من الجميع ، لا احد سيعرف ما اذا كنت من المسافرين انا ام لا |
Hiç bebek sahibi olup olmadığımı söylemenizi istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان تفحصيني عن اذا استطيع الانجاب. |