Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım. | Open Subtitles | أشعل عود الثقاب ليشعل سيجارة فقط و نظرت إليه فى السيارة وعرفت السبب |
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım. | Open Subtitles | حين إنصرفنا ،قام بخلع معطفه ووضعه على أكتافى ثم نظرت إليه |
ona baktım ve o hemen anladı beni fakat onun gözleri bunun için uygun zaman olmadığını söyledi. | Open Subtitles | نظرت إليها ففهمتني لكن عينيها أخبرتني أنه من الأفضل ألا أباشرها ذلك الحين |
Evet öyle, ona baktım. | Open Subtitles | إعتنيت به بالتأكيد ثلاث أيام بلياليها |
ona baktım ve çizelgeye doğru attım kahvemi ve "Siyahlara bürünmek nasıl bir duyguymuş?" dedim. | Open Subtitles | "يجب ان نكون في السواد" لذا نظرت اليه ,القيت قهوتي على الكتيّب وقلت "الأن كيف ذلك لأجل ان اكون في السواد؟" |
Onu yıkadım besleyip sağlığına kavuşana dek ona baktım. | Open Subtitles | لقد حممته... وأطعمته وقمت بتمريضه حتى شُفي. |
Ama, bebeği doğurduğumda ona baktım ve gördüğüm kişi babamdı! | Open Subtitles | ولكن حين ولدتُ طفلي ونظرت إليه فرأيت أنّه أبي |
ona baktım ve... | Open Subtitles | ...نظرت له و كان |
Sonra ona baktım ve o gitmişti. | Open Subtitles | نظرتُ إليه وكان قد قد فارق الحياة |
Ve birden ona baktım ve birlikte yaşadığımız onca an aklıma geldi. | Open Subtitles | ثم نظرت إليه فقط وفكرت في كل اللحظات التي عشناها معاً |
ona baktım ve ne demek istediğini anladım. | Open Subtitles | و نظرت إليه و رأيت ما كان يقصد |
Ben de ona baktım ve dedim ki: | Open Subtitles | "لقد كنت أنتظركِ طوال اليوم .. لذا نظرت إليه وقلت " آسف أيها الضابط |
Sonra ona baktım ve dedim ki, kastettiğin gerçekten bir sallanan sandalye alıp onda sallanarak beklememi istediğin mi? | Open Subtitles | و نظرت إليه و قلت، "هل حقاً تعني ما تريدني أن أفعل بأن أشتري كرسي هزّاز |
ona baktım ve "Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim." dedim. | Open Subtitles | نظرت إليه و قلت: شكرا لمساعدتي |
Sonra beni gördü. Ben ona baktım, o da bana baktı ve ... | Open Subtitles | لقد رآني نظرت إليه وهو نظر إلي |
İnsanlar var -- bir bayan günün birinde bana geldi, elinde bir parça beyaz kağıt vardı -- Michael, bundan hoşlanacaksın -- bana "Burada ne görüyorsun?" dedi. ona baktım ve "Oh, hiç birşey görmüyorum." | TED | هناك أناس -- جاءتني شابة في أحد الأيام، وكان لديها قطعة ورقية بيضاء -- مايكل، ستحب هذه القصة -- وقالت، " ماذا ترى على الورقة؟" ولقد نظرت إليها وقلت، " أوه، لا أرى أي شئ." |
ona baktım. Yani, sanırım evet. | Open Subtitles | لقد نظرت إليها هل من خطأ في هذا ؟ |
(Kahkaha) ona baktım ve birşey söyledim. Söylediğim o zaman biraz dramatik gelmişti, ama dramatikten çok, öngörülü çıktı. Dedim ki, | TED | (ضحك) ومن ثم نظرت إليها وقلت شيئا دراميا بعض الشيء في ذلك الوقت، لكنه أصبح تنبؤيا بدلا من دراميا. قلت، |
Bu suretle sana ve ona baktım. | Open Subtitles | -لهذا إعتنيت به و بك |
Ben ona baktım! | Open Subtitles | لقد إعتنيت به |
ona baktım ve dedim ki: "Hayır Doktor Cotter, yanılıyorsunuz." | Open Subtitles | و نظرت اليه و قلت لا دكتر انت مخطئ |
Adam Korman'ı öldürdükten sonra Direk olarak ona baktım. | Open Subtitles | بعد ان قتل ذلك الرجل"كورمان" نظرت اليه |
Onu yıkadım besleyip sağlığına kavuşana dek ona baktım. | Open Subtitles | ... لقد حممته وأطعمته وقمت بتمريضه حتى شُفي |
ona baktım ve "Aman Tanrım, ne kadar tatlısın" dedim. | Open Subtitles | ونظرت إليه "وكنت أقول "يا إلهي "انه وسيم جداً" |
ona baktım ve şöyle dedim, "Ben Beowulf'um!" | Open Subtitles | أنا نظرت له وقلت أنا (بيوولف) |
ona baktım..onlardan birine | Open Subtitles | لقد نظرتُ إليه لقد نظرتُ إليه |