Başkente döndüm. Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك اي شيء أستطيع فعله له في كل طريق عودتي الى العاصمه |
Ne Onun için yapabileceğim bir şey var... ne de sizin için. | Open Subtitles | ليس هناك ما أستطيع فعله له أَو لَك |
Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني القيام به لها |
Onun için yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني القيام به لها |
- Onun için yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | - لا يوجد ما يمكنني فعله له . |
O her ne kadar beni kan denizinden kurtarmışsa da Onun için yapabileceğim sadece bu kadardı. | Open Subtitles | كان هذا كل ما أستطيع فعله من أجلها فمع أنها حملتنى فوق بحار من الدماء |
Burada Onun için yapabileceğim fazla birşey yok. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير مما أستطيع فعله له هنا |
Onun için yapabileceğim bir şey olabilir. | Open Subtitles | هناك شيء قد أستطيع فعله له |
Onun için yapabileceğim bir şey olabilir. | Open Subtitles | هناك شيء قد أستطيع فعله له |
Çünkü Onun için yapabileceğim en iyi şey bu ve aynı zamanda sana yapabileceğim en kötü şey de bu. | Open Subtitles | لأنّ هذا هو أفضل شيء بوسعي فعله من أجلها. كما أنّه أسوأ شيء بوسعي فعله لك. |
Eğer o kana laboratuvara erişmeden önce ulaşamazsanız Onun için yapabileceğim hiçbir şey kalmaz. | Open Subtitles | إن لم تحضر لها تلك الدماء قبل أن تصل إلى المخبر لن يبقى لي ما أستطيع فعله من أجلها |