ويكيبيديا

    "onun içinde" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بداخلها
        
    • بداخله
        
    • في داخلها
        
    • في داخله
        
    • الدامون
        
    • بأن أستخدمها
        
    Makineniz onun içinde çok eski bir iblis olduğunu gösterdi! Open Subtitles جهازك اثبت ذلك بأن هناك شيطان قديم بداخلها
    Emanete yanlış bavulu bıraktın. İstedikleri şey onun içinde değildi. Open Subtitles وضعت حقيبة زوجتى فى الأمانات هذا الصباح ولم يجدوا ما كانوا يريدونه بداخلها
    onun içinde büyüyen şey hakkında endişelenen bir tek ben miyim? Open Subtitles هل أنا الوحيدة القلقة من الشيء الذي ينمو بداخلها ؟
    Şu su bardağını görüyor musun? Dişlerini onun içinde tutuyor. Open Subtitles هل ترى كأس الماء الذي هناك انها تبقي أسنانه بداخله
    Çünkü şeytan sadece vücudu ele geçirmez, onun içinde de saklanabilir. Open Subtitles حتى لا يحتوي بالجسم وحسب, غير أنّ الشرّ قد يترصّد بداخله.
    - Seni burada tutmak istiyorum. - onun içinde ölmek istemiyorum. Open Subtitles انا اريدك ان تبقي هنا لا استطيع اني اموت في داخلها
    U-Haul dışarıda, sahip olduğum her şey onun içinde. Open Subtitles شاحنة النقل متوقفة بالخارج وكل شيء أملكه بداخلها
    Ve en önemlisi, baba, oğlum onun içinde görünmekten hoşlanmıyor. Open Subtitles و الأكثر أهمية يا أبي أبني لا يحب ان يرى بداخلها
    onun içinde gerçek altın parçaları var, tamam mı? Open Subtitles قطع من الذهب، ذهب حقيقي بداخلها هنا، حسنا؟
    Aydınlanma Kilisesi, buralarda bir yerde ve senin kapsülde onun içinde. Open Subtitles كنيسة الاستنارة هنا في مكان ما. واسطوانتك بداخلها.
    1 metreye 1.5 metre genişliğinde bir çukur kazdık. Kızınız onun içinde. Open Subtitles لقد حفرنا حفرة عمقها 4 أقدام وعرضها 3 أقدام وألقيناها بداخلها
    Karanlık senin müttefikin sanıyorsun. Ama sen karanlığı sonradan kucakladın. Ben onun içinde doğdum. Open Subtitles تظن أن الظلمة لعبتك، لكنكَ ببساطة تبنيتَ الظلام أما أنا، فأنا ولدتُ فيها، ترعرتُ بداخلها
    Lanet olası götveren, onun içinde laptopum vardı. Open Subtitles أيها الأحمق اللعين لقد وضعت حاسوبي المحمول بداخلها
    Hedefimi hayal ederek bahçede onun içinde saatlerce oturdum. TED قضيت ساعاتً جالسة بداخله في الحديقة أحلم بهدفي.
    Hayır, bu yanlış. onun içinde hazineler var. Open Subtitles لا، ذلك اعتقاد خاطئ بداخله توجد الكثير من الكنوز
    Evet. Kaplumbağam tüm otları yiyip ölmeden önce onun içinde yaşıyordu. Open Subtitles أجل, سلحفاتي كانت تعيش بداخله قبل ان تأكل كل العشب و تموت
    onun içinde kötü bir şey var, ve kendinde değil, tamam mı? Open Subtitles فقط يحمل بداخله شئ ما سئ و هو ليس نفسه الآن ، حسنا ؟
    Dişlerini onun içinde tutuyor. Open Subtitles هل ترى كأس الماء الذي هناك انها تبقي أسنانه بداخله
    Hiç bunun onun içinde olduğunu düşündünüz mü? Open Subtitles هل ظننت قط أنه كان يحمل بداخله كلّ تلك الشراسة؟
    Hemen bu kimyasal'dan edindim, küveti onunla doldurup yüzümü içine soktum. Ve onun içinde nefes almaya çalıştım, elbette ki bu imkansızdı. TED لذا ، حصلت على تلك المادة الكيميائية ملأت الحوض منها، ووضعت وجهي في الخزان وحاولت أن أتنفس في داخلها وقد كان ذلك من المستحيل حقا
    Gerçeğe asla bağlı kalmadı. Çünkü onun içinde gerçek yoktu. Open Subtitles "ولم يتقيّد بالحقيقة، إذّ أن لا صدق في داخله"
    - İblis onun içinde hayat buldu. Open Subtitles يعيش (الدامون) بداخلها.
    Uzun süre onun içinde kalmayi planlamiyorum tabii ama kendi basima gezinmem ve millete yük olmaktan vazgeçmem gerek artik. Open Subtitles لا أتوقّع بأن أستخدمها لمدة طويلة، لكن عليّ تدبير شؤوني الخاصّة وأتوقّف أن أكون عبئاً .على الجميع

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد