Hayır, ama onun iyiliği kadar bizim iyiliğimiz için de bir çözüm bulmak zorundayız. | Open Subtitles | لا، لكن علينا إكتشاف حل لمصلحتها و مصلحتنا أيضا |
Bu onun iyiliği için. Teşekkürler. Telefona bakmalıyım. | Open Subtitles | ثقي بي، هذا لمصلحتها شكرا، يجب أن أخذ هذه المكالمه |
Bugün sana sadece onun iyiliği sayesinde hizmet veriyorum. | Open Subtitles | أنا هُنا اليوم فقط لخدمتك بسبب طيبة قلبه |
Bugün sana sadece onun iyiliği sayesinde hizmet veriyorum. | Open Subtitles | أنا هُنا اليوم فقط لخدمتك بسبب طيبة قلبه يُمكنكِ التحدث إليه أولاً |
Sadece onun iyiliği için yapıyormuş gibi davranma... çünkü öyle yapmıyorsun. | Open Subtitles | لكن لا تتظاهر أنك تفعل هذا من أجل خاطرها لأنك لست كذلك |
Umarım onun iyiliği için. | Open Subtitles | آمل من أجل خاطرها كنت لم تنتقل بعد |
Aldığım her karar onun iyiliği için. | Open Subtitles | وكل قرار أتخذه يصبّ في مصلحتها. |
Hem özellikle onun iyiliği konusunda pek hassas değilim. | Open Subtitles | ولا أشعر بأي عاطفة الآن من أجل رفاهيتها |
Kendimi kötü hissettim ama bu onun iyiliği için. | Open Subtitles | أشعر بالسوء تجاه هذا ، ولكن كان ذلك لمصلحتها |
Lux'tan vazgeçtiğimde kendime onun iyiliği için olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | عندما تركتُ لاكس قلتُ لنفسي أنهُ لمصلحتها |
onun iyiliği için, Holden'a yakın olmak için eve taşındığını söyleriz. | Open Subtitles | لمصلحتها , سنقول فقط أنك عدت إلى المنزل من أجل أن تبقى أقرب لهولدن , حسناً ؟ |
Lancelot'un kadehinden iç, onun iyiliği sana da geçsin. | Open Subtitles | اشرب من كأس (لينسولينت) و تقاسم شيئاً من طيبة قلبه |
onun iyiliği için. | Open Subtitles | من أجل خاطرها |
onun iyiliği için. | Open Subtitles | من أجل خاطرها |
onun iyiliği için. | Open Subtitles | لأجل خاطرها |
Charlie, bu onun iyiliği için. Başka bir hikâyeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | يا (تشارلي) إنهُ من أجلِ مصلحتها فهي تحتاجُ قصةً أخرى لترويها. |
Bu onun iyiliği için. | Open Subtitles | انه لاجل مصلحتها |
Endişem onun iyiliği için ve bu sizin de paylaştığınıza inandığım bir endişe. | Open Subtitles | قلقي على رفاهيتها قلق تشاركني أنت إياه |