Karaciğer ve diğer organlar bembeyaz, sanki bir damla kan değmemiş gibi. | Open Subtitles | الكبد و باقي الاعضاء بيضاء لون انا لا أري أي قطره دماء |
Dokular organlar gibi aynı zamanda çıkarılmaz, buda neden morgda yapıldığının nedeni, ama sadece bağışlayan ölmüş biri olmalıdır. | Open Subtitles | لا يوجد للأنسحة نفس الاطار الزمني مثل الاعضاء لهذا تتم في المشرحة ولكن هذا عندما يكون المتوفي متبرع فقط |
Diğer organlar yerine niye beyine saldırdığı hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | ألديكِ أية فكرة لِمَ قام بمهاجمة الدماغ بدلاً من الأعضاء الأخرى ؟ |
Ama organlar çürümeye başlayınca mikroskobik patolojik değişimleri fark etmek zor olur. | Open Subtitles | ولكن تتغيّر المرضيّات الميكروسكوبية ويصبح من الصعب تحليلها حين تبدأ الأعضاء بالتعفّن |
Ama bu kompleks yapının daha ötesine geçmiş başka içi boş organlar da var. | TED | ولكن هناك اعضاء مجوفة أخرى بمزيد من التعقيد. |
Tamam. Onlar diğer organlar için geliyorlar, ama böbrekler benim. | Open Subtitles | حسنا, سيأتوا ليأخذو أعضاء أخرى ولكن هذه الكُلية ستكون لي. |
Vücuttaki tüm organlar tarafından metabolize edilebilir. | TED | يمكن استقلابه من قبل جميع الأجهزة في الجسم. |
Kuzunun yeni kesilmiş olması gerek. organlar da aynı günde pişirilmeli. | Open Subtitles | ينبغي أن يكون الحمل مذبوحاً لتوه والأعضاء تطبخ في اليوم ذاته |
Ama organlar beklemez. Onlarla vedalaşamadan ameliyata girdim. | TED | لكن الاعضاء لا تنتظر أحداً فدخلت الى العملية الجراحية قبل ان أتمكن من توديع عائلتي |
Armutlar genital organlar şeklinde kurudular. | TED | حيث كانت تجفف الكمثرى لتعطي شكل الاعضاء التناسلية |
İçi boş organlar kadar kompleks değillerdir. | TED | وهي لا تقترب حتى من تعقيد الاعضاء المجوفة. |
İçi boş organlar çok yüksek kompleks yapılara sahiptir, çünkü bu organların gelen talebe uygun şekilde davranmasını istiyorsunuz. | TED | الأعضاء المجوفة على درجة عالية جدا من التعقيد, لانك تطالب تلك الاعضاء أن تعمل عند الحاجة. |
Ve en kompleks yapıda olanlarda sıra, içi dolu (solid) organlar. | TED | و اكثر الأعضاء تعقيدا هي الاعضاء المصمتة. |
Çünkü aslında bizim için en zor olanı katı organlar. | TED | لأنه في الواقع، التحدي الأكبر أمامنا هي الأعضاء المصمتة. |
Her ne kadar insanların bir erkek veya bir kadın cinsel organı olsa da cinsel organlar sizin cinsiyetinizi ve hatta gerçekte cinsel kimliğinizi belirlemez. | TED | وعلى الرغم من وجود أعضاء تناسلية ذكرية أو أنثوية لدى الناس لا تحدد تلك الأعضاء جنس المرء ولا حتى هويته الجنسية |
Hücreler dokuları, dokular organları, organlar bizi oluşturur. | TED | الخلايا تشكل الأنسجة الأنسجة تشكل الأعضاء و الأعضاء تشكلنا نحن |
İç organlar, lenf sistemi, her şey. | Open Subtitles | ,اعضاء داخلية .الجهاز اللمفاوي.. ذلك الشي |
Bütün sergiler aynı zaten tuvalet kapakları ve cinsel organlar. | Open Subtitles | كل معرض هو نفسه مقاعد المرحاض و اعضاء الجنس |
Beni, postayla organlar alan ve kadın giysileri giyen denizci ilgilendiriyor. | Open Subtitles | أنا مهتم أكثر بالبحار المتحول جنسياً الذي يتسلم أعضاء جسديه بالبريد |
Biz de dişi kök hücrelerinin yaralanmayı belirlemede biraz hücresel tamirat yapmada, yada hatta yeni organlar oluşturmada ki bu da kök hücre terapisinde yapmaya çalıştığımız şeylerden biri daha iyi olabileceği hipotezini kurduk. | TED | لذلك افترضنا أن الخلايا الجذعية لدى النساء أفضل مما هي عند الرجال في تحديد الإصابة والقيام بالعلاج الخلوي أو حتى بإنتاج أعضاء جديدة وهو أحد الأشياء الذي نحاول القيام به عبر العلاج بالخلايا الجذعية |
Bu sırada, diğer önemli organlar merkez tüpten ayrılır ve esas pozisyonlarına doğru büyürler. | TED | في الوقت نفسه، تخرج الأجهزة الرئيسية الأخرى من الأنبوب المركزي وتنمو نحو مواقعها النهائية. |
Vücudumuzdaki diğer organlar gibi, beynimiz ayrıca mikrobesinlerin stabil olarak sağlanmasından faydalanır. | TED | مثل باقي الأجهزة في أجسامنا، تستفيد أدمغتنا أيضا من توريد منتظم من المغذيات الدقيقة. |
Ciğerler ve iç organlar biraz daha uzun sürer. | TED | لكن الكبد والأعضاء الداخلية تأخذ وقتاً أطول, |
Filmdeki organlar 100 vatlık ampul gibi parlıyor. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد شئ كل عضو بالفحص مضئ كمصباح مئة وات |