| - Kızımız ortada yok. İyi olduğunu bilene kadar buradan ayrılmıyorum. Onu bulacağız, Dalia. | Open Subtitles | ابنتنا مفقودة أنا لن أغادر حتى أعلم أنها على ما يرام |
| Bundan o kadar emin olmazdım, kardeşim. Kraliçe ortada yok. | Open Subtitles | ما كنت لأعتمد على ذلك يا أختاه الملكة مفقودة |
| İşe gitmeden Ahmed'i aramam gerekiyordu ama cep telefonumu bulamıyorum, ortada yok. | Open Subtitles | من المفترض أن أكلم أحمد قبل العمل ولا أستطيع إيجاد هاتفي هاتفي مفقود |
| Geçen hafta Billy Costa'yı aldılar. Ve hala ortada yok. | Open Subtitles | أخذوا "بيلي كوستا" الأسبوع الماضي ومازال مفقود. |
| Türk hamamlarını bile arattım. Hildy ortada yok. | Open Subtitles | كما بحثت في الحمام التركي (لا أثر لـ(هيلدي |
| Matematik henüz ortada yok. | Open Subtitles | عن طريقة حساب غير موجودة حتى الآن. |
| 30 dakika geçti, ama hala ortada yok. | Open Subtitles | مضت 30 دقيقة، لكن يبدو أنه مازال لم يأتي |
| Dostumuz Bay Horrocks hâlâ ortada yok ve bu durum son derece şaşırtıcı. | Open Subtitles | ولكنها ستأتي حسناً,مايزال صديقنا هوريكس مختفي والذي يعتبر نوعاً ما لغز |
| Daryl'la Carol da ortada yok. | Open Subtitles | (داريل) و(كارول) مختفيان أيضًا. |
| - Şimdi de ortada yok. - Ne tür rüyalar? | Open Subtitles | الان هى مفقودة ما نوع الاحلام؟ |
| - ortada yok. | Open Subtitles | ولا ترد على هاتفها إنها مفقودة |
| Kocası öldü. 250 bin dolar ortada yok ve tek kelime dahi etmiyor mu? | Open Subtitles | قتل زوجها. وهناك 250 ألف دولار. مفقودة. |
| Ve bıçağı da onda olmalı çünkü ortada yok. | Open Subtitles | وأخذ سكينه المعصم لانها مفقودة |
| Sadece 18 saattir ortada yok. | Open Subtitles | و لكنَها مفقودة فقط منذ 18 ساعة |
| Halen esas kanıtlarımız ortada yok. Üzgünüm. | Open Subtitles | ،لا زال هناك دليل رئيسي مفقود آسف |
| Öfkesinin fiziksel betimlemesi bu sefer ortada yok. | Open Subtitles | التعبير الجسدي لغضبه مفقود هذه المرة |
| Bu arada TV kumandası dünden beri ortada yok. | Open Subtitles | جهاز التحكّم بالتلفاز مفقود منذ البارحة |
| Violet. Her şeyi yerine koydum ama sonra fark ettim ki Balthazar ortada yok. | Open Subtitles | لقد أرجعت كل شيء لمـا كان عليه لكني إنتبهت إلى أن "بالتزار" مفقود. |
| Ne Donnie ne de Helena ortada yok ve izin verirseniz kilisedeki sonbahar fuarındaki ayaklanmayı durdurmak zorundayım. | Open Subtitles | لا أثر لـ(دوني) أو(هيلاينا) وإن سمحتما علي إيقاف تمرّد بمهرجان الكنيسة الخريفيّ |
| Bridget ortada yok ! | Open Subtitles | - بريدجت غير موجودة |
| Bunca sorun varken Michael ortada yok. Çok normal! | Open Subtitles | كل هذا و مايكل لم يأتي بعد , هذا مثالي |
| Belli ki Georgie Wits burada, Koca Stan'in mekanında işkence görüp öldürülmüş Koca Stan ise ortada yok. | Open Subtitles | اتضح أن (جورجي ويتز) تم تعذيبه ومات هنا على قطعة أرض (ستان) الكبير بينما (ستان) الكبير مختفي |
| Daryl'la Carol da ortada yok. | Open Subtitles | (داريل) و(كارول) مختفيان أيضًا. |
| Vries ve kız kardeşin de ortada yok. | Open Subtitles | كما هو حال (فريس) وشقيقتكِ لقد أردت إخبار شريككِ بذلك |