"ortada yok" - Translation from Turkish to Arabic

    • مفقودة
        
    • مفقود
        
    • لا أثر
        
    • غير موجودة
        
    • لم يأتي
        
    • مختفي
        
    • مختفيان
        
    • شريككِ بذلك
        
    - Kızımız ortada yok. İyi olduğunu bilene kadar buradan ayrılmıyorum. Onu bulacağız, Dalia. Open Subtitles ابنتنا مفقودة أنا لن أغادر حتى أعلم أنها على ما يرام
    Bundan o kadar emin olmazdım, kardeşim. Kraliçe ortada yok. Open Subtitles ما كنت لأعتمد على ذلك يا أختاه الملكة مفقودة
    İşe gitmeden Ahmed'i aramam gerekiyordu ama cep telefonumu bulamıyorum, ortada yok. Open Subtitles من المفترض أن أكلم أحمد قبل العمل ولا أستطيع إيجاد هاتفي هاتفي مفقود
    Geçen hafta Billy Costa'yı aldılar. Ve hala ortada yok. Open Subtitles أخذوا "بيلي كوستا" الأسبوع الماضي ومازال مفقود.
    Türk hamamlarını bile arattım. Hildy ortada yok. Open Subtitles كما بحثت في الحمام التركي (لا أثر لـ(هيلدي
    Matematik henüz ortada yok. Open Subtitles عن طريقة حساب غير موجودة حتى الآن.
    30 dakika geçti, ama hala ortada yok. Open Subtitles مضت 30 دقيقة، لكن يبدو أنه مازال لم يأتي
    Dostumuz Bay Horrocks hâlâ ortada yok ve bu durum son derece şaşırtıcı. Open Subtitles ولكنها ستأتي حسناً,مايزال صديقنا هوريكس مختفي والذي يعتبر نوعاً ما لغز
    Daryl'la Carol da ortada yok. Open Subtitles (داريل) و(كارول) مختفيان أيضًا.
    - Şimdi de ortada yok. - Ne tür rüyalar? Open Subtitles الان هى مفقودة ما نوع الاحلام؟
    - ortada yok. Open Subtitles ولا ترد على هاتفها إنها مفقودة
    Kocası öldü. 250 bin dolar ortada yok ve tek kelime dahi etmiyor mu? Open Subtitles قتل زوجها. وهناك 250 ألف دولار. مفقودة.
    Ve bıçağı da onda olmalı çünkü ortada yok. Open Subtitles وأخذ سكينه المعصم لانها مفقودة
    Sadece 18 saattir ortada yok. Open Subtitles و لكنَها مفقودة فقط منذ 18 ساعة
    Halen esas kanıtlarımız ortada yok. Üzgünüm. Open Subtitles ،لا زال هناك دليل رئيسي مفقود آسف
    Öfkesinin fiziksel betimlemesi bu sefer ortada yok. Open Subtitles التعبير الجسدي لغضبه مفقود هذه المرة
    Bu arada TV kumandası dünden beri ortada yok. Open Subtitles جهاز التحكّم بالتلفاز مفقود منذ البارحة
    Violet. Her şeyi yerine koydum ama sonra fark ettim ki Balthazar ortada yok. Open Subtitles لقد أرجعت كل شيء لمـا كان عليه لكني إنتبهت إلى أن "بالتزار" مفقود.
    Ne Donnie ne de Helena ortada yok ve izin verirseniz kilisedeki sonbahar fuarındaki ayaklanmayı durdurmak zorundayım. Open Subtitles لا أثر لـ(دوني) أو(هيلاينا) وإن سمحتما علي إيقاف تمرّد بمهرجان الكنيسة الخريفيّ
    Bridget ortada yok ! Open Subtitles - بريدجت غير موجودة
    Bunca sorun varken Michael ortada yok. Çok normal! Open Subtitles كل هذا و مايكل لم يأتي بعد , هذا مثالي
    Belli ki Georgie Wits burada, Koca Stan'in mekanında işkence görüp öldürülmüş Koca Stan ise ortada yok. Open Subtitles اتضح أن (جورجي ويتز) تم تعذيبه ومات هنا على قطعة أرض (ستان) الكبير بينما (ستان) الكبير مختفي
    Daryl'la Carol da ortada yok. Open Subtitles (داريل) و(كارول) مختفيان أيضًا.
    Vries ve kız kardeşin de ortada yok. Open Subtitles كما هو حال (فريس) وشقيقتكِ لقد أردت إخبار شريككِ بذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more