Bu sorun, Dünya'yı evrenin merkezi olarak görürseniz ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | هذه المشكلة ظهرت لأنهم يرون أن الأرض تستوي كمركز الكون |
Ben düzeltiyorum. Sonra atlar ortaya çıkıyor, ardından da bir test şekli. | Open Subtitles | قمتُ بإصلاحه ثمّ ظهرت الخيول تليها نمط الإختبار |
Bu yüzden de her yıl milyonlarca yusufçuk, milyonlarca milyonlarca yusufçuk ortaya çıkıyor. | TED | إذاً، لماذا كل سنة الملايين من اليعسوب، الملايين، الملايين من اليعسوب تظهر فجأة. |
Sahip olduklarımız bir buluta dönüştükçe, bulanık bir çizgi ortaya çıkıyor, benim olan ile senin olan arasında ve bizim olan arasında. | TED | الأن كما هو الحال ممتلكاتنا تختفي في السحاب، هنالك خط ضبابي يظهر بين ما هو لي وما هو لكم، وما هو لنا. |
Ne zaman bir şey yapmaya kalksam silahlı adamlar ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | كل مرة أحاول فعل شيء يظهرون و معهم الرشاشات |
Maiden ruhu onun doğru bildiği şeyler üzerine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkıyor, ve o tamamıyla bozulamaz. | Open Subtitles | روح مایدن يأتي من تركيزه الموسيقية في ما يعتقد أنه هو الصحيح. وغير قابل للفساد تماما. |
Dolayısıyla, ortaya çıkıyor ki, daha az kazanmanın ve övülmenin avantajları vardır-- en azından toplum için. | TED | لذا تبين ان الاجور الاقل .. والتقدير الادنى لاعمالنا .. له جانباً إيجابياً للمجتمع على الأقل |
Testisler ortaya çıkıyor -- başparmak gibiler, böyle dosdoğru sana geliyor -- | TED | الأعضاء بدأت بالظهور و إنها تبدومثل الابهام، قادمة نحوك. |
Üzgün ya da kızgın olduğunda, yeteneğin ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | . . عندما أصبحتِ مستاءة أو غاضبة ظهرت قدرتكِ |
Birkaç gündür kaçak şeylerle dolu bir torba ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | قبل عدة أيام .. ظهرت حقيبة تحوي أشياء مهربة |
Bunun ona ait olduğunu sanmıyorum ve esrarkeş Angie gece birden evimde ortaya çıkıyor... uyuşturucuyu bulmamdan hemen önce. | Open Subtitles | وأنها ليست من شيمه، وأنجي مدخنه حشيش ظهرت بالصدفه مباشرة ببيتى الليله قبل أن أجد المخدّرات فيه |
Bilim adamları nereden geldiklerini ya da neden ortaya çıktıklarını bilmiyor ama bu imajinal hücreler tırtılın içerisinde ortaya çıkıyor ve diyor ki "hadi coş, tırtıl! | Open Subtitles | العلماء لايعلمون من اين اتت أو لماذا ظهرت لكن هذه الخلايا التخيلية تظهر داخل اليرقات |
Hiç yoktan ortaya çıkıyor ve kızın olduğunu mu söylüyor? | Open Subtitles | إذن ، هذه الفتاة تظهر من العدم وتخبركَ أنها إبنتكَ؟ |
Bu kısa motifleri sürekli tekrar eden kelimeler gibi düşünebilirsiniz ve bu kelimeler cümlelerde ortaya çıkıyor. | TED | يمكنك التفكير في تلك الانماط القصيرة والتي تتكرر مراراً ومٍٍراراً كأنها كلمات وتلك الكلمات تظهر في جُمل. |
olmalı. Değil mi? Bu belirli ilaç için, yan etkiler hastaların yüzde beşinde ortaya çıkıyor. | TED | بالنسبة لهذا الدواء تظهر الآثار الجانبية على خمسة بالمئة من المرضى |
Böyle bir odak noktası sağladığınızda, sürü istihbaratı ortaya çıkıyor. | TED | عندما تقدم مسألة مركزة من هذا النوع، يظهر ذكاء السرب. |
Bana kalırsa bu adamlar önemli anlarda ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّهم يظهرون عند الأحداث المهمّة. |
İnsanların başı derde girdiğinde birden ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | يأتي من العدم عندما يكون الناس بورطة. |
Ancak bazen de şiirin gerçekten korkutucu olduğu ortaya çıkıyor. | TED | ولكن تبين في بعض الأحيان ، أنه يمكن للشعر أن يكون مخيفا حقا. |
Tüm bu farklı Doktorlar gidip geliyor ancak değişmeyen tek öğe şu sahte polis kulübesi. Tarihin her anında birdenbire ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لكن العامل المشترك الوحيد هو أن كابينة الهاتف المزيفة هذه تستمر بالظهور عبر التاريخ |
Çünkü arada sırada doğru oldukları ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | لأن، من وقتٍ إلى آخر، بعضها تنكشف بأنها حقيقية |
Her şey artık ortaya çıkıyor babalık. | Open Subtitles | الكريمة قادمة الينا الان بوبس |
Fakat ortaya çıkıyor ki, baba orada (evde) var ise | TED | ولكن اتضح أن الأب عليه أن يجعل نفسه حاضراً. |
Ve ortaya çıkıyor ki okuma-yazma bilmeyen insanlar yetki aktarma üstatlarıdır. | TED | وتبين لنا أن الأشخاص الأميين هم خبراء في فن التفويض. |
Onlardan çok, bizim hakkımızda bir şeyler söyleyen bir düzen ortaya çıkıyor. | TED | وثمة نموذج بدأ في الظهور ويقول الكثير بشأننا أكثر مما يقول بشأنهم. |