Kızın evine girecek, tuvaleti deşecek, idrarı alacak, test yapacak, yalanı ortaya çıkaracak birini tutmanız gerek. | Open Subtitles | أحصل على شخص ليقتحن منزلها يجهز المرحاض يحصل على البراز و يختبره و تكشف الكذبه |
Bu toz cadılar için, ve şeytanları ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | إنها قادمة من السحرة أنفسهم وسوف تكشف الأشرار |
Bu doğru, Kanal6, günde iki dakika ve beş adımda gerçeği ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | هذا صحيح، القناة 6 ستكشف الحقيقة في سلسلة من خمس أجزاء دقيقتان كلّ يوم. |
Bu makine gerçeği ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | هذه الآلة ستكشف الحقيقة |
- Düşünüyorum... Zayıflığını ortaya çıkaracak yeni bir yol düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا افكر بطريقه جديده ومُبتكره لكشف نقاط ضعفك. |
Neler yapabileceğine dair bilgimiz yok ve şirketi ortaya çıkaracak bir risk alamayız. | Open Subtitles | لا أحد يعرف ما قد تفعل و لا نستطيع مخاطرة فضح الشركة |
Evet, yakalanmadan önce teröristlerin planını ortaya çıkaracak bir ekipteydi. | Open Subtitles | أجل، كانت تعمل خليّة نائمة، تكشف مؤامرة إرهابية قبل أن يتم القبض عليها |
Alıcılarını ortaya çıkaracak ve bana avantaj sağlayacak bilgiler. | Open Subtitles | معلومات تكشف المتلقي وتفيدني ايضاً |
Rahipler, birleştikleri zaman quondism'in korunan hazinesinin son bekleme yerini ortaya çıkaracak olan dokuz tane taş işaret yarattılar. | Open Subtitles | والتي إذا ما تم جمعها من المفترض أن تكشف عن مخبأ كنز (الكويندوسوم) |
Hakkımdaki gerçek, onunkini de ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | الحقيقة مني تكشف حقيقة لها |
- Eminim. Yalanımızı ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | وهي، لا، هي ستكشف تخفينا |
Duruşma senin Malcolm Merlyn'in parmağının ucunda yaşadığın gerçeğini ortaya çıkaracak. Her şeyi ortaya çıkaracak. Evet. | Open Subtitles | ستكشف المحاكمة أنّك كنت قيد سيطرة (مالكولم ميرلن) كلّ شيء سينكشف. |
Bu hikayeler... kendilerini ortaya çıkaracak, ister beğen ister beğenme... ve tahminim beğenmeyeceksin. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}هذه القصص ستكشف نفسها سواء أحببتَ ذلك أمْ كرهته {\pos(190,210)}وأشعر أنّك ربّما لن تحبّ ذلك |
Siobhan her şeyi ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | (شيفون) ستكشف الغطاء عن كلّ شيءٍ. |
Saldırganın kim olduğunu ortaya çıkaracak bir planım var. - Mina'yı bulup... | Open Subtitles | وضعت خطة لكشف هذا الشخص لكننا بحاجة إلى (مينا) |
Yani görünen o ki, eğer tedaviyi bulmak istiyorsak avcının dövmesindeki haritayı ortaya çıkaracak kadar yeterli vampir öldürecek bir vampir avcısı bulmak zorundayız. | Open Subtitles | جليًّا أنّنا إذا أردنا إيجاد الترياق ... فعلينا بإيجاد صيّاد مصّاصين دماء ليقتل ما يكفي من مصّاصي الدماء لكشف الخريطة في علامة الصيّاد |
Az önce Leo'yu tüm komployu ortaya çıkaracak hamleyi yapması için gazladın. | Open Subtitles | لقد هيّئتِ (ليو) لكشف المؤامرة بأكملها |
Hiçbirimiz, hikayelerimizi diğer tarafın yanlışlarını ortaya çıkaracak kadar iyi bir şekilde saklamıyor. | Open Subtitles | لا أحد منا يسيطر على أفعاله بشكل كافٍ لكي يستفيد شيئاً من فضح آثام الآخر |
Elimde bu olayı ortaya çıkaracak delil var. | Open Subtitles | لدى دليل الذى يمكنه فضح التغطية كلها |
Tüm bu örtbası ortaya çıkaracak kanıtım var. | Open Subtitles | لدى الدليل الذى يمكنه فضح التغطية كلها |