ويكيبيديا

    "otobüsle" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الحافلة
        
    • حافلة
        
    • الباص
        
    • بالحافلة
        
    • بالباص
        
    • الحافله
        
    • بالحافله
        
    • بحافلة
        
    • الحافلات
        
    • باص
        
    • بالحافلات
        
    • حافله
        
    • الأتوبيس
        
    • الحافلةَ
        
    • بالأتوبيس
        
    Chicago'dan otobüsle gelirken bile bu akşam sahnede oynadığımdan daha iyi oynadım. Open Subtitles كنت أفضل على الحافلة القادمة من شيكاجو.. مما كنت على المسرح الليلة
    Kim inanırdı ki beni seveceklerine ve sonra bir otobüsle Santa Fe'ye dönüceklerine. Open Subtitles من يصدق أنهم كانوا يحبوني و تركني في الحافلة لأعود لسانتا في القديمة
    Çok yakında bir tankla dönebilirdik ama şimdi otobüsle döneceğiz. Open Subtitles كان يمكننا أن نعود بالدبابة قريبا لكننا سنأخذ الحافلة اليوم
    Ailece tatile otobüsle gidebiliyorduk desem, nasıl bir şey olduğunu anlarsınız herhâlde. TED ولتكونوا مدركين لمعنى ذلك، عندما ذهبت عائلتي في عطلة، كان لدينا حافلة.
    Bu otobüs de ilerdeki otobüsle aynı yere mi gidiyor? Open Subtitles هل يذهب هذا الباص الى نفس مكان الباص السابق ؟
    Yolculuğumuz otobüsle 1 hafta sürdü ve neredeyse birkaç defa yakalanıyorduk. TED إستغرقت الرحلة أسبوعاً بالحافلة وكاد أن يتم القبض علينا عدة مرات
    Umarım veterinerden buraya otobüsle geldiğim için benden özür dilemek amacıyla çağırmışsındır. Open Subtitles أرجو أنّكِ اتّصلتِ لتعتذري عن تركي استقلّ الحافلة من عند الطبيبِ البيطريّ.
    Deah otobüsle okuldan yeni dönmüş, Razan akşam yemeğine gelmişti, Yusor'la evdeydi. TED ضياء كان قد نزل من الحافلة عائدًا من جامعته، رزان كانت في زيارة لتناول الغداء، وقد كانت في المنزل مع يسر.
    Kestiriyordum, seni beklemiyordum. Anlayacağın, Mildred otobüsle gitti. Open Subtitles لقد كنت فى غفوة, ولم اتوقعك, ان ميلدريد استقلت الحافلة
    Konuşmayı reddediyor ve ilk otobüsle şehri terk edecek. Open Subtitles هى لن تتحدث وستغادر البلدة فى الحافلة القادمة
    Umarım bu akşam otobüsle dönmen sorun olmaz. Ateşli bir randevum var. Open Subtitles أرجو ألا تمانعي ركوب الحافلة إلى البيت الليلة، فلدي موعد ساخن
    Dünya rekorunu tek otobüsle kaçırdığınızı düşünün. Open Subtitles فكّر بالأمر, لقد خسر الرقم العالمي بفارق حافلة واحدة الحافلة الأخيرة
    Biliyor musun, işe otobüsle gitmek çok güzel? Open Subtitles كما تعلمون، هناك الكثير من الفضائل في اتخاذ الحافلة إلى العمل ، كما تعلمون.
    Bir Chevette kullanıyorsun. Karın işe otobüsle gidiyor. Ne için? Open Subtitles و تقود سيارة شيفي, زوجتك تستقل حافلة للعمل, لأجل ماذا؟
    Donald Trump'a 75 sent vermek için boktan bir otobüsle buraya geliyorsunuz. Open Subtitles لقد جئت الى هنا على حافلة سيئة لإعطاء دونالد ترامب 75 سنت
    otobüsle şehrin süslü kısmına gidiyordum. TED أخذت حافلة مدرسة إلى الطرف الراقي من المدينة.
    Ortaokuldayken, okula otobüsle giderdim; her gün 2 saatim yolda geçerdi. TED فعندما كنت في المدرسة الثانوية كنت أستقل الباص الى المدرسة لمدة ساعة كل يوم
    Devlet, okula iki saat uzaklıktaki çocuklar otobüsle taşınmalı dedi. Open Subtitles وقد قالت الولاية إن عليها أن تسافر ساعتين بالحافلة للمدرسة
    Beş yaşında, daha iyi eğitim almak için uzak bir yere otobüsle bir saat yol gitmek zorunda kaldım. TED في عمر الخمس سنوات، كان عليّ القيام برحلة تستغرق الساعة بالباص إلى مكانٍ بعيد للحصول على تعليم أفضل.
    Jetonlu telefonlardan arıyor ama oraya otobüsle gidiyor. Open Subtitles يستخدم الهواتف العوميه ولكن يأخذ الحافله ليذهب إليها أوه، راي، دقيق جداً دائماً
    otobüsle gideriz, iş buluruz ve yaşayacak bir ev tutarız. Open Subtitles يمكننا أن نصعد بالحافله ونحصل على وظائف ونجد مكان لنقطن به
    New York'tan o kadar yolu buraya otobüsle mi geldin? Open Subtitles جئتِ طوال الطريق من نيويورك إلي هنا بحافلة ؟
    Şimdi? Bütün gece dolaşıyorum. otobüsle, metroyla. Open Subtitles لا شيء، اتسكع فى الحافلات والانفاق وعلى الارصفة.
    Hayir, anne. otobüsle Main Street'e gittim ve bir elbise için kumas aldim. Open Subtitles كلا، أمي، لقد أخذت باص إلى وسط البلدة و أشتريت فُستان لكيّ ألبسه.
    Görüşmende otobüsle alakalı çok soru olacak. Hazır mısın? Open Subtitles سيكون هناك الكثير من الأسئلة المتعلقة بالحافلات في هذه المقابلة، أأنت مستعد؟
    Fredrica bir iş başvurusu için otobüsle Chicago'ya gitti. Open Subtitles ذهبت فريدريكا الى شيكاجو على متن حافله للبحث عن وظيفه
    Ama ben ona saygısızlık edip, evine otobüsle gitmesine sebep olan pislik değildim. Open Subtitles لكن لم أكُن أنا الأحمق الذى قام بعدم إحترامها وجعلها تأخذ الأتوبيس للمنزل
    Gerçek bir delikanlı asla bir prensesin otobüsle gitmesine izin vermezdi. Open Subtitles أي رجل حقيقي لا يَتْركَ جولة الأميرةَ التي الحافلةَ.
    Kendi arabamla gelmeyeceğim. otobüsle geleceğim. Bir kaç blok ötede inip yürüyeceğim. Open Subtitles - لن اقود, سآتى بالأتوبيس, وسأنزل قبل المنزل بعدة مبانى ,ثم امشى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد