Pek çok kızgın seyirci, oyuncuların fazla paragöz olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | بعض المشجعين غاضبين لانهم يشعرون ان اللاعبين اصبحوا جشعين جدا. |
Çok sabırlıdır. oyuncuların eksiklerini analiz etmekte de çok iyidir. | Open Subtitles | و هو صبور جداً و بارع في تحليل أخطاء اللاعبين |
Ben sadece bütün bunların geçmesini ve bazı oyuncuların kendi içlerinde halletmelerini umuyorum. | Open Subtitles | لقد تمنيت فقط ان ينتهي الامر وبعض اللاعبين بدأو يبحثون حول الامر بانفسهم |
Birisi bana bu oyuncuların ne yapmaları gerektiğini söyleyebilir mi? | Open Subtitles | هلا أخبرني أحدكم ما يجب أن يفعله هؤلاء الممثلين ؟ |
oyuncuların nasıl hareket ettiklerine bakabilir ve atış tipini kestirebiliriz. | TED | لعدة مهاجمين، يمكننا ان نرى كيف يتحرك اللاعبون و تنبؤ نوعية المحاولة. |
Ve bu kilit oyuncuların özünde ülkeler içinde farklı çıkarları temsil eden gruplar yatıyor. | TED | وجوهر اللاعبين الرئيسيين هم المجموعات والتي تمثل توجهات مختلفة داخل الدول |
Yine, içeriği kendileri yarattıklarında oyuncuların hissettiği empati çok büyük. | TED | التعاطف أن اللاعبين عندما يخلقون المحتوى تكون كمية هائلة، في هذه اللعبة عندما يقوم اللاعبين بخلق المحتوى، |
Yapmak istediğim bir anlamda, oyuncuların hayallerinde kurdukları bu dünyayı onlara asgari zahmet vererek hayata geçirmek. | TED | بمعنى أني أريد اللاعبين أن يبنوا هذا العالم في مخيلتهم ثم يستخرجونه منها، مع قليل من الألم. |
İşin özünde, oyuncuların bol miktarda hata yapabilecekleri bir ortamı keşfedip deneyler yapmalarını istiyorum -- işte bir şehir gitti. | TED | أريد اللاعبين أن يكونوا قادرين على تجربة واستكشاف الإخفاق في الفضاء، هنا اختفت مدينة واحدة. |
Ama biz işin özünde oyuncuların aktivite çeşitliliğiyle oynamalarını istiyoruz. Temel olarak, bilirsiniz, "The Day the Earth Stood Still" [Dünyanın Durduğu Gün], | TED | لكن نريد في الأساس أن ننوع أنشطة اللاعبين من خلال هذا، أريد أن أكون قادر على اللعب، |
oyuncuların oyun oynayarak geçirdikleri zamandan, oyun oynayarak geçirmeleri için onları teşvik ettiğim zamandan pişmanlık duymasını istemiyorum. | TED | لا أريد أن يندم اللاعبين على الوقت الذي قضوه في اللعب، الوقت الذي شجعتهم على قضائه |
Koçlar, oyuncuların iyi sayılar atmalarını isterler. | TED | المدربين يريدون اللاعبين لاتخاذ ضربات جيدة. |
Ve ilginç olan da şu, pazar bizzat oyuncuların kendileri tarafından kuruldu. | TED | والمشوق أن هذه السوق بنيت من اللاعبين أنفسهم |
Kargaşa sonrası elimizdekiler, farklı öncelikleri olan çeşitli oyuncuların olduğu bir kalabalıktır. | TED | حالة مابعد الحرب عادة مثل حديقة الحيوان مختلف اللاعبين ، مع أولويات مختلفة |
Kitap, ifade etmek istedikleri her tür duyguya karşılık olarak, oyuncuların vücutlarındaki her bir kası nasıl hareket ettireceklerini gösteriyordu. | TED | يري ها الكتاب الممثلين كيفية تحريك كل عضلة في الجسم لتوافق كل احساس يريدون اظهاره |
oyuncuların çabası şahaneydi. | TED | التحدي الذي واجهه الممثلين كان تحديًا صعبًا؛ |
Ve diyor ki, oyuncuların sanal dünyada gerçek dünyadakinden daha fazla zaman harcaması mantıklı geliyor. | TED | يقول أنه من المنطقي حالياً أن يمضي اللاعبون وقت أكبر في العالم الإفتراضي من الحقيقي. |
oyuncuların giydikleri gibi uyan şapkalardan istiyor. | Open Subtitles | يريد قبعات مضبوطة كالتي يرتديها اللاعبون. |
Çünkü en iyi oyuncuların bazıları belki de zirvede değil. | Open Subtitles | لأن، حسب إعتقادي أفضل الممثلين و الممثلات ربما ليسوا في القمة |
Oda arkadaşım beyaz oyuncuların çektiğim resimlerinden onu tanıdı. | Open Subtitles | من الصور التي أخذتها للاعبين تعرفت على لاعب ابيض. |
Oyunculuk dersine girdik ve bize nasıl nefes alınacağını öğrettiler, ...oyuncuların nasıl nefes aldıklarını. | Open Subtitles | ذهبنا إلى فصل التمثيل وقد درّسونا كيف نتنفّس وكيف يتنفّس الممثلون |
Oyun kurucu piyasasında, boşta olan oyuncuların adını ver. | Open Subtitles | أعطني أسماء لاعبي الظهير الربعي المتوافرين في الدوري |
Gerçekleri konuşalım. Ligdeki oyuncuların % 70'i zenci. | Open Subtitles | لنتحدث عن الحقائق 70% من لاعبيّ الدوري من أمريكيون-أفارقة |
oyuncuların rahatlamasını sağlayabilmem için bana duyguları taklit etme yeteneği verildi. | Open Subtitles | لقد تمّ إعطائي القدرة على محاكاة المشاعر حتى يشعر اللّاعبون بالراحة رفقتي |
Ticaret Dükkanı'nda oyuncuların kısıtlı boşluk kart sayısını gösteren bir sıralama listesi var. | Open Subtitles | في ورشة التبادل مُدرجة الرُتب بأسماء اللّاعبين وبإجمالي بطاقاتهم الموسّمة. |
Anna, oyuncuların çok da değişmediğini söylüyor. | Open Subtitles | آنـّا أخبرتني أنّ اللاّعبين لمّ يتغيروا كثيراً. |
O salonda oturup, oyuncuların rol yapmasını ve konuşmalarını izleyebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أنني أستطيع الجلوس في مسرح واشاهد ممثلين يتظاهروا ويتحدثوا |
Sistem tüketiciye fiyat verirken, oynayan takımların ligdeki durumuna, hangi oyuncuların karşılaşacağına ve hatta hava durumuna bile bakıyor. | TED | يأخذ في الحسبان كل شئ إبتداء من لاعب البيسبول إلى الطقس، إلى سجلات الفريق في وضع تسعيرة للمستهلك |