paniği önlemek ve hayatınızı kurtarabilecek olan o birkaç saniyeyi kullanmayı öğrenmek için bu şart. | Open Subtitles | من أجل تفادي الذعر, وإستغلال تلك الثواني القليلة الّتي قد تنقذ حياتك. |
paniği artırmaya gerek yok. | Open Subtitles | حتّى لا يرتفع مستوى الإرهاب لا داعي لنشر الذعر |
Ona, olanları sana anlatacağımı söylediğimde yüzündeki paniği gördüm. | Open Subtitles | عندما اخبرتها بانني سوف اخبرك بما حدث رأيت الذعر على وجهها |
Abby'de de işte bu paniği gördüm. | Open Subtitles | لأنه في اي دقيقة سيرن الهاتف وسينتهي وقتي وذلك الفزع هو ما رأيته في آبي |
Şimdi Fox haber merkezinde yarattıkları paniği hayal edebilirsiniz. | TED | و الآن يمكن تصور الهلع الذي كان من الممكن أن يتولد في غرفة الأخبار في فوكس. |
bir ruh çağırma toplantısında... şaman duyumsal bir paniği yönetir. | Open Subtitles | في جلسة استحضار الارواح الشامان-الوسيط الروحي - يقود ذعر حسّي |
paniği hissettin mi? | Open Subtitles | هل تتالم ؟ |
Ne kadar çabuk gelirsek paniği o kadar çabuk defederiz. | Open Subtitles | نعم كلما اسرعنا بالوصول كلما اسرعنا في اخماد الذعر |
Yani, şirketinde yayılacak paniği düşünsene akbabaların el koyup ziftlenmesi kolaylaşacak. | Open Subtitles | أعني تخيّل الذعر الذي سيجتاح شركتك والذي سيسهل الأمر على النسور للاِنقضاض على الوليمـة |
Bunun sebep olabileceği paniği anlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تتفهم اي نوع من الذعر من الممكن ان يسببه ذلك؟ |
Korku paniği, panik çaresizliği getirir ve çaresizlik durumda her zaman bir kazanç vardır. | Open Subtitles | و الخوف يجلب الذعر و الذعر يجلب اليأس و دائمًا هناك فائدة من اليأس |
Hastam, geldiği gece... konfeksiyonda H1N1 paniği vardı. | Open Subtitles | مريضي، الليلة التي جاء فيها كان قد أنتشر الذعر في المدينة بسبب حالات الإنفلونزا |
Basına bir şeyler söyleyip paniği engellemem lazım. | Open Subtitles | علي أن أتعامل مع الإعلام وأخفف الذعر |
Bu konuya istediğin gibi bakabilirsin ama buradan kaçtığında Brandon'ın gözlerindeki paniği gördüm ve ilk gün sorgu odasına girdiğimizde Eric'in gözlerindeki panik tam aynısıydı. | Open Subtitles | هل يمكن أن ننظر في هذه أي بالطريقة التي تريدها، ولكن رأيت الذعر في عيون براندون عندما نفد من هنا. وكان هذا هو نفس الذعر المحدد الذي كان في عيون اريك |
Kimseyi uyaramayız, paniği görürse bombayı patlatır. | Open Subtitles | إذا كنا تنبيه أي شخص، ثم الذعر قد تمهد لها والقنبلة. JJ: |
Sanırım paniği fitilleyen buydu. | Open Subtitles | أعتقد انه بسسب هذا بدأ الفزع |
Büyük bir paniği önlemek için de -- | Open Subtitles | ...لذا لتجنب نشر الفزع |
Onlara; "Olduğunuz yerde kalın ve yollara dökülmeyin!" dediysek de paniği önleyemedik ve kaçış başladı. | Open Subtitles | بربكم أبقوا حيث أنتم لا تخرجوا للطرقات لكنهم جميعاً أصابهم الهلع و غادروا منازلهم |
Çünkü toplum içine çıkmak paniği tetikler, değil mi? | Open Subtitles | حيث يمكن أن يستثار الهلع بطريقة لا يمكن التنبوء بها, صحيح؟ |
Üzgünüm Sayın Başkan Yardımcısı ama piyasadaki paniği önlemek için önlem alınsa da yüzde onluk düşüş, milyarlarca zarar demek. | Open Subtitles | أنا آسفة، سيدي نائب الرئيس ولكن حتى مع وجود فواصل الدائرة في مكانها لوقف ذعر السوق |
paniği hissettin mi? | Open Subtitles | هل تتالم ؟ |
Çok güzel, son dakika paniği de oynayabileceğiz. Daisy. | Open Subtitles | جيد ، والآن لدينا من يلعب دور المذعور في اللحظة الاخيرة دايزي |