Tümü panikle yapılmış. Katil sembolik olarak hareket etmiyordu. | Open Subtitles | لقد حدث كلّ ذلك بسبب الذعر القاتل لم يتصرّف بشكل رمزي |
..panikle kaçıp, sonra da Özür dilemek için geri gelmenle alakalıydı | Open Subtitles | كان المصعد لحظة من العاطفة تبعه لحظة من الذعر من طرفك كما يبدو |
Polislerin bunun bir terör saldırısı olduğunu düşüneceğini ve kitlesel panikle uğraşmaktan cinayet ihtimalini akıllarına getirmeyeceklerini sandın. | Open Subtitles | وكنتِ تعتقدين بأنّ الشرطة يحسبون ذلك هجوم إرهابيّ وهم سينشغلون بحالة الذعر ولم يفكرون بجريمة القتل |
panikle kalp masajı yapmayı denemiş ama kaburgasını kırmış. | Open Subtitles | فيحاول إنعاشها ولكنّه يكسر ضلعها لأنّه مذعور |
O panikle binanın dışında onu gördüm. | Open Subtitles | رأيته خارجا من المبنى وهو مذعور |
panikle şüphenin başlangıçla sonun arasındaki farkı anlamaz. | Open Subtitles | بين التوتر والإثارة، الذعر والشك، البداية، |
Doğru, panikle ayağa kalkıyorum, sandalyem devriliyor. | Open Subtitles | صحيح، أنا قفزت في حالة من الذعر وقعت من على مقعدي |
talep yarattı ve istediği şekilde bir talep ancak panikle gelebilir. | Open Subtitles | : لقد فعل ما يفعله رجال الاعمال خلق الحاجة تلك الحاجة التي تأتي إلا من خلال زرع الذعر |
panikle net kar getirmesi ya da değer kaybetmesi beklenen hisseleri alıp satmak gibi. | Open Subtitles | لشراء أسهم قصيرة معروفة بتحقيق مكاسب كبيرة أو خسائر في حالة الذعر. |
Millet panikle hepsini almış olmalı. | Open Subtitles | يبدو بأنه يوجد نوعا ما من شراء الذعر |
Ve de çaresiz bir panikle, kafein yüklü bir beyinle yazışın... | Open Subtitles | -وبعدها الكتابة في حالة من الذعر اليائسة -الناجم عن شرب الكافيين؟ -ذلك الأسلوب؟ |
Reagan hala benimle telefonda seks yapmak istiyor ve daha yeni panikle 200 dolarlık Çin yemeği siparişi verdim. | Open Subtitles | ريغان لا يزال يريد ممارسة الجنس عبر الهاتف مع لي، و وأنا فقط الذعر التي أمرت $ 200 قيمة الطعام الصيني. أنت تعرف ماذا يا رجل؟ |
- Bu panikle alınmış bir karar. | Open Subtitles | هو مذعور. |
Joe panikle beni aradı. | Open Subtitles | جوى) استدعانى وهو مذعور) |