Şu rehine olayını çözelim, dış politikanın akıbetini konuşacağız seninle. | Open Subtitles | سنناقش توابع السياسة الخارجية ما أن نحل مشكلة الرهائن تلك |
İnsanlar politikanın çekici olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. | TED | يبدو أن الناس يعتقدون أن السياسة جذابة. |
Modern politikanın en önemli faktörleri devletler ve milletlerdir. | TED | العناصر الأكثر أهمية في السياسة المعاصرة هي الدول والأمم. |
Başkan olmak istiyorsan politikanın ilk kuralını öğren: | Open Subtitles | تريد أن تكون رئيسا؟ دعني أخبرك القاعدة الأولى للسياسة |
Nadir elementlerin çıkarıcısı, yağ elde edicisi ve muhafazakâr politikanın şampiyonu. | Open Subtitles | ،مستخرج المعادن النادرة في الأرض مستخرج النفط ومناصر السياسات المقاومة للتغير |
Dolayısıyla sıtma ile başa çıkmaya çalışan toplumlar genellikle sıtmanın tehdit oluşturmadığı politikanın felç edici taraflarıyla sıkıştırılmamış toplumlar oldu. | TED | وأما الحملات الرئيسية ضد المرض فكانت تأتي من خارج هذه المجتمعات يقودها أناسٌ لا يخضعون لهذه القيود السياسية |
Yıllarca, bağış toplayan ve bir organizatör olarak politikanın güvenli kapıları ardındaydım ama kalben hep aday olmak istiyordum. | TED | لسنوات، كنت موجودة بأمان خلف الكواليس فيما يخص السياسة كجامعة تبرعات وكمنظمة ولكن بداخلي، لطالما أردت أن أترشح. |
Sınırlar ve kısıtlamalara bakılmaksızın bizi kapsamlı bir şekilde koruyan mevcut bir politikanın olması gerekmez mi? | TED | أليس من المفترض أن يكون لدينا نوعا من السياسة تحمينا بصورة عامة، بغض النظر عن الحدود والقيود؟ |
Anladım ki o da politikanın kurbanı olmuştu. | TED | كان واضحاً بالنسبة أنها أيضاً كانت من ضحايا السياسة |
ve bu, resmi politikanın büyük ölçüde sone ermesini sağladı. | TED | وقد ساعد ذلك بإيجاد نهاية لتلك السياسة. |
Yani izlenecek politikanın önceliği, inşaat sektörünün önündeki bu engelleri kaldırmak olmalı. | TED | أذا أولوية السياسة أن تكسر الإختناقات بتوسيع قطاع الإنشاءات |
Açık, net ve detaylı olarak böyle bir politikanın Alman halkının geleceğini yok edeceğini ve benim de bunu uygulamayı reddettiğimi bildireceğim. | Open Subtitles | أذكر فيها كل شيئ بوضوح هذه السياسة ستجلب نتائج كارثية على الشعب الألماني و أرفض تنفيذه |
politikanın bizi etkilediğini ve bizim politik süreci etkileyebileceğimizi düşünüyordum. | Open Subtitles | وجدتُ أنّ السياسة ذات معنى وأنّها تأثّر فينا |
Kesinlikle, bu politikanın nereden geldiği konusunda şüpheleri kalmaz. | Open Subtitles | القفاز هو الحديد، وينبغي أن يكون هناك لا ارتباك فيما يتعلق أين السياسة ينبع. |
Söylediğim gibi, Dr Jackson, politikanın, nereye giderseniz gidin ortak zorlukları vardır. | Open Subtitles | كما قلت دكتور جاكسون السياسة تنظم الأمر حيثما كان |
politikanın ilk kuralını hatırla Oy pusulaları sonucu belirlemez... | Open Subtitles | تَذَكَّرْ القاعدة الأولى فى عالم السياسة صناديق الإقتراع لا تصنع النتيجة |
Müttefikler'in tam ortağı olarak gelecek yıllarda bu politikanın şekillenmesinde büyük rol oynayacağına eminim. | Open Subtitles | الآن، كالأحدث الشريك الكامل للتحالف، أشعر بالثقة بأنّه سيلعب دور رئيسي في تشكيل تلك السياسة. |
Müttefikler'in tam ortağı olarak gelecek yıllarda bu politikanın şekillenmesinde büyük rol oynayacağına şüphem yok. | Open Subtitles | الآن، كالأحدث الشريك الكامل للتحالف، أشعر بالثقة بأنّه سيلعب دور رئيسي في تشكيل تلك السياسة |
Uzun zamandır politikanın içindeyim ve hizmetlerimden gurur duyuyorum. | Open Subtitles | كنت أعمل في السياسة لوقت طويل وأنا فخور بخدمتي |
Başkan olmak istiyorsan politikanın ilk kuralını öğren: | Open Subtitles | تريد أن تكون رئيسا؟ دعني أخبرك القاعدة الأولى للسياسة |
Hepimiz boğazımıza kadar politikanın içindeyiz. | Open Subtitles | رقم واحد: جميعنا مرتبطون وبشدة مع السياسات |
Birazdan bu politikanın etkilerine değineceğim. | TED | وسوف أتطرق إلى الآثار السياسية المترتبة على ذلك خلال لحظات |
Güç ve politikanın saçma sapan savaşında hayatımla kumar oynadım. | Open Subtitles | راهنت بحياتي في هذه الحرب التي لا معنى لها بلا سلطة سياسية. |