postacıyla kaçmasın diye kocalık görevimi yerine getirmeliyim. | Open Subtitles | أواكب واجباتي الزوجية و إلا ستخونني مع ساعي البريد |
postacıyla aramızdaki bir espri. | Open Subtitles | أجل، إنها طرفة نلعبها مع ساعي البريد. قصة طويلة. |
Nah, o şimdi postacıyla uğraşıyor. | Open Subtitles | - كلا، إنّها منشغلة مع ساعي البريد - إنّها مجلّات رائعة |
postacıyla yarışmaya devam etmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب عليك ان تظل فى سباقاتك مع رجل البريد |
Son zamanlarda çok huzursuz duruyor ve postacıyla görüşmek için acele ettiğini gördüm. | Open Subtitles | إنها تبدو مُتململة جداً مؤخراً ورأيتها تُسرع للإلتقاء بساعي البريد |
Teşekkür ederim. Şu postacıyla konuşmam lazım. | Open Subtitles | شكراً لك، يجب أن أتكلم مع ساعي البريد |
postacıyla yaptığın gibi. | Open Subtitles | تماماً كما فعلتَ مع ساعي البريد |
Belki de postacıyla kaçmıştır. | Open Subtitles | حسناً، ربما إنها هربت مع ساعي البريد. |
Roger, Amerika'ya gittiğin zaman, bisikletli bir postacıyla tanışmıştın. | Open Subtitles | أنت كنت في (أميريكا) ماكان إسم ساعي البريد صاحب الدراجة الهوائية؟ |
Kasapla, postacıyla da yatabilirsin. Kimi istersen. | Open Subtitles | "بوسعكِ مضاجعة الجزار، ساعي البريد" |
Ted'le yatabilirsin. Kasapla, postacıyla da yatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تلهي مع (تد)، ومع" "الجزار ، ومع ساعي البريد |
postacıyla konuşuyordu. | Open Subtitles | يتحدث إلى ساعي البريد |
Bu postacıyla mı ilgili? | Open Subtitles | أهذا بخصوص ساعي البريد ؟ |
Altı hafta sonra diziyi izlerken bir de baktım ALF, Jay Pritchett adındaki yakışıklı bir postacıyla küstah küstah konuşuyor. | Open Subtitles | وبعد 6 أسابيع، كنت أتابع المسلسل. وكان هناك "ألف" يزعج ساعي البريد الوسيم ذلك الذي يدعى (جاي بريتشيت). |
Frankie Wolf, Federaller bir postacıyla dansetmekten arıyor A.D. Armstrong, kundakçılık, soygun cinayete teşebbüs ve bir atla evlenmeden aranıyor. | Open Subtitles | فرانكي ولف) مطلوب للسلطات) الإتحادية للرقص مع ساعي البريد أي.دي آرمسترونغ)، مطلوب) في جميع أنحاء البلاد للتخريب، والسرقة الهجوم بمحاولة لقتل والزواج من حصان |
postacıyla bu kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنك كنت مقرباً من رجل البريد |
Bütün bu din konuşmalarının hepsi numara. Çünkü postacıyla takılıyor oluşumdan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | كل هذه الامور الدينية مجرد تمثيل لأنك تكره ان ترانى اتسكع مع رجل البريد |
- Selam, gelirken sizin postacıyla karşılaştım. | Open Subtitles | مرحباً ، التقيتُ بساعي البريد بالصدفة هنا - شكراً لك - |