. Ve ordayken, rastladığım en parlak programlarının ne olduğunu düşünmemdi. | TED | وعندما كنت أعمل معهم .. رأيت أحد افضل البرامج الرائعة التي يقومون بها |
TV programlarının birinde olabilir miydim? | Open Subtitles | إذاً انا استطيع ان اقدم احد هذه البرامج التليفزيونية؟ |
Bu eğitim programlarının bile kesintiye uğraması bekleniyor. | Open Subtitles | حتى هذه البرامج التريبية بدأ ينخفض انتاجها |
Bir şekilde programlarının dışına çıktılar ve bizlerin aksine kendilerini düzeltemezler. | Open Subtitles | بهم , بطريقة ما تجاوزوا برنامجهم وخلافنا , لا يستطيعون تصحيح أنفسهم |
Müzik programlarının parası kesilecekmiş. | Open Subtitles | الآن، لقد أخبرني أن برنامجهم الموسيقي سيفقد تمويله |
Ve bu matematik şu anda sahip olduğumuz en iyi makine öğrenimi programlarının çekirdeğini oluşturuyor. | TED | وهذه القواعد الرياضية هي الأساس لأفضل برامج تعلم الآلة التي لدينا الآن. |
4.000 şirketle bir çalışma yürüttük ve onlardan liderlik geliştirme programlarının etkinliğini göstermelerini istedik. | TED | لقد أجرينا دراسة شملت 4000 شركة، وسألناهم، لنرى فعالية برامج تنمية القيادة الخاصة بهم. |
Şimdi, bilgisayar programlarının en başta gelen özelliği bu tip ufak değişikliklere olan hassasiyetidir. | TED | السمة المميزة لبرامج الكمبيوتر هي هذه الحساسية لأصغر التغييرات |
Birçok kişi senin izlenme oranlarından bahsediyor Torben. Bense programlarının sürekli yüksek kalite notu almasından bahsedeceğim. | Open Subtitles | أود ان اتحدث عن البرامج التي يحبها مشاهدوك |
Yani suyla yeni bir ilişkisi olan yeni bir yaşam şekli hayal edebilirsiniz, ve aynı zamanda eğlence ve bilim programlarının denetlenmesinin melezleştirilmesini de. | TED | بحيث يمكنك أن تتخيل نوع من طريقة جديدة للعيش مع علاقة جديدة مع الماء، وكذلك التهجين من البرامج الترفيهية والعلوم من حيث الرصد. |
Ancak Mister Rogers sabırla ve mantıklı bir şekilde çocuklara yönelik iyi kalitedeki yayıncılığın; en sıradan ailelerden bahseden televizyon programlarının, neden hepimiz için önemli olduğunu ortaya koydu. | TED | لكن (مستر روجر) الصبور والعقلاني أدلى بالتالي لماذا جودة برامج الأطفال التفلزيونية والإذاعية، البرامج التفلزيونية التي تتحدث عن الأحداث التي تحدث في معظم الأسر العادية، ذات أهمية لنا جميعاً. |
- Eğer seçilirseniz ulus çapındaki TV programlarının gelişimine katkıda bulunacaksınız, ...bu hizmetinizin karşılığında da her ay 286 dolar para alacaksınız. | Open Subtitles | - إذا تم إختيارك،ستشاركين... لتشكيل البرامج التلفزيونية على صعيد الأمة وستستلمين شيكاً برصيد 286 دولار شهرياً |
Şirketimiz, 20. yüzyıl uzay programlarının bıraktığı yerden devam etmeyi kendine görev edinmiştir. | Open Subtitles | تم تكليف شركتنا للمضي قدما من حيث توقفت البرامج الفضائية للقرن الـ 20 عشرة أمتار للرسو - ... أعتقد أن - |
Boston'daki tanıdığım, Meredith'in programlarının ilk tercihi olduğunu söylediğinden bahsetmişti sanki. | Open Subtitles | زميلتي في "بوسطن" قد تكون ذكرت بأن (ميرديث) قالت أن برنامجهم هو خيارها الأول. |
O nedenle birden, yoksullukla mücadele programlarının çoğunun neden işe yaramadığını anladım. | TED | أدركت فجأة لم لا تنجح الكثير من برامج مكافحة الفقر لدينا |
Eğitimimi tamamlayabilmem için, --bir yetime sponsor ol-- eğitim programlarının biri tarafından bir fırsat sunuldu ve desteklendim. | TED | عبر أحد برامج رعاية الأيتام، تمت رعايتي وإعطائي فرصة لتلقي تعليم. |
Hükümet, gözetim programlarının sonlandırılmasını isteyen grubun kim olduğunu henüz tespit edemedi. | Open Subtitles | الحكومة لم تكن قادرة على التعرف على المجموعة التي تطلق على نفسها التفكيك المنهجي لبرامج مراقبة البيانات الأجتماعية للولايات المتحدة |