| Bir pusulam olmadan emin olamam demişti. | Open Subtitles | قال بأننا لا يمكن أن نكون متأكدين بدون بوصلة. |
| Yani benim ahlak pusulam tam kuzeyi göstermez ama bir şey yanlış diyorsam, yanlıştır. | Open Subtitles | انا اعرف ان بوصلة الاخلاق لا تشير مباشرة الى الشمال , ولكن اذا اقول شيئا خطىء... |
| Tamam, biliyorum, ahlak pusulam tam kuzeyi göstermez ama eğer bir şeye yanlış diyorsam, yanlıştır. | Open Subtitles | انا اعرف ان بوصلة الاخلاق لا تشير مباشرة الى الشمال , ولكن اذا اقول شيئا خطىء... فشيئا خطىء |
| Lazerim hiçbir noktayı göstermiyor. Daha da tuhafı pusulam dönüyor. | Open Subtitles | مُؤشر الليزر هذا لا يصل إلى الجانب البعيد، والأمر الأكثر غرابة، بوصلتي تدور حول نفسها. |
| Yar, düzenli bir din olmadan, ruhsal pusulam yönünü şaşırdı. | Open Subtitles | أجل، بدون جمعيات دينية فقدت بوصلتي الأخلاقية |
| Şuna bakın Efendim. Sanırım pusulam kafayı yedi. | Open Subtitles | إنظر إلى هذا يا سيدى أعتقد أن بوصلتى الخاصة قد جن جنونها |
| Beni bugüne kadar hiç yanıltmayan bir pusulam var. | Open Subtitles | لدي بوصلة داخليه التي لم تخذلني أبداً |
| Bir de pusulam vardı. | Open Subtitles | ولدى بوصلة |
| Denys'in verdiği bir pusulam vardı. | Open Subtitles | حصلت على بوصلة من (دنيس) |
| pusulam kırıldı. "Dragon Araştırma"yı bu yüzden artık kullanamam. | Open Subtitles | لقد كُسرت بوصلتي "لذا لا استطيع استخدام تقنية "السّعي إلى التّنّين |
| Benim pusulam çalışıyor. | Open Subtitles | بوصلتي تعمل بشكلٍ جيّد |
| Hayır, hayır, hayır, hayır. Memur Wilson, o benim pusulam. | Open Subtitles | لا، لا، لا، لا الضابط (ويلسون) سيكون بوصلتي |
| İçinde pusulam var. | Open Subtitles | بوصلتي في الجيب أيها الفتى |
| Ahlakî pusulam ileriyi gösteriyordu ve anlamıştım ki Matty McKibben aslında oldukça iyi bir arkadaştı. | Open Subtitles | بوصلتي الأخلاقية كانت تشير إلى الشمال وكما تبين، في الواقع (ماتي) كان صديق رائع جداً. |
| İç pusulam dev bir felek şaşması yaşıyor. | Open Subtitles | و بوصلتى الداخلية يوجد بها نوبة صرع كبيرة |
| pusulam. | Open Subtitles | بوصلتى. |