Ama onunla beraber olmak güzeldi ve rahatlattı ve neden bir ilişki istemediğimi bana hatırlattı. | Open Subtitles | لكن تعلمين أن تكونين شيء جميل وكان مريح و أنه يذكرني لماذا لانكون في علاقه |
Ama biliyor musun, Marcy beni çok rahatlattı: | Open Subtitles | لكن، كما تعلمون، كان مارسي مريح جدا. |
Büro'nun isteğimize cevap verip sizi göndermesi, beni rahatlattı. | Open Subtitles | أنا مرتاح جدا إن مكتب المباحث الفيدرالية قد إستجاب لنا و قام بإرسالك |
Hayır, açıkçası kasettekilerin sen ve Peyton olmaması beni rahatlattı. | Open Subtitles | لا,في الحقيقة أنا مرتاح لأن الشريط لم تكن به بايتون معك |
- Bunu duymak beni rahatlattı. - Davranışlarıyla değerlendirirsin. | Open Subtitles | هذا أمر مطمئن - بل يكون الحكم عليهم من خلال تصرفاتهم - |
Zeminde tekrar yüzeye çıkmak oldukça rahatlattı. | Open Subtitles | كان من المريح العودة إلى السطح مجدداً فوق الأرض |
Ama daha önemlisi, ileri seviye lazımlık eğitimi fikri insanları rahatlattı. | TED | ولكن الأهم من ذلك، شعروا بالراحة مع فكرة نونية التدريب المتقدمة للأطفال. |
Bu yükü atmak beni o kadar rahatlattı ki. | Open Subtitles | إنّه من دواعي الإرتياح للحُصُول على ذلك مِنْ صدرِي. |
Buraya saplandığımızı düşününce, bu içimi rahatlattı. | Open Subtitles | هذا مريح بأخذ إعتبار وجودنا هنا |
Bu rahatlattı. | Open Subtitles | - اجل ، انا متأكد - حسناً ، هذا أمرٌ مريح - |
Bu rahatlattı. Kontrol ettin mi? | Open Subtitles | حسنا , هذا مريح هل سجلت خروجك ؟ |
-Bunu duymak içimi rahatlattı. | Open Subtitles | هذا مريح جداً الآن |
Ama vajinanın hala dar olduğunu bilmek beni inanılmaz derecede rahatlattı. | Open Subtitles | ولكني مرتاح حقاً لانني علمتانفرجكِلازالضيقاً. |
En azından birimizin bunun ne manaya geldiğini anlayacak kadar genç olması beni çok rahatlattı. | Open Subtitles | أنا مرتاح جدا أن أحدنا شاب كفاية ليعلم معنى ذلك |
Söylemeden edemeyeceğim, bu sıkıntıyı çözmek beni hayli rahatlattı. | Open Subtitles | يجب أن أقول، أنني مرتاح جداً أننا تمكنا من حل هذه المشكلة |
Bu biraz da olsa rahatlattı. Ama o bunu yapmayı nasıl becerdi? | Open Subtitles | هذا مطمئن بطريقة ما لكن كيف قامت بهذا؟ |
Kabul etmeliyim ki bu işi halletmek beni rahatlattı. | Open Subtitles | يجب أن أعترف من المريح انتهاءنا من ذلك الأمر |
Michael için bir şeyler hissetmediğimi bilmek, beni nasıl rahatlattı anlatamam. | Open Subtitles | إنه شعور كبير بالراحة أن أعلم بأنه لا مشاعر لي تجاه مايكل |
Yeteneğimi biriyle paylaşabilmek beni biraz rahatlattı. | Open Subtitles | في الواقع كان نوعاً ما من الإرتياح لتكون قادراً على مشاركة أحداً ما في قدراتك |
Bu söylediğiniz içimi rahatlattı, ayrıca yönlendirmelerinize de tamamıyla hazırım. | Open Subtitles | لقد ارتحت لسماعك تقول ذلك، وأنا على استعداد تام لأحذو حذوك. |
Teşekkürler. Bu gerçekten beni rahatlattı. | Open Subtitles | شكراً ، إن هذا يريح عقلى |
Size açılmak beni rahatlattı. Bazen delireceğimi hissediyorum. | Open Subtitles | كم أشعر بالإرتياح لثقتي بكِ أحياناً أشعر بالغضب |
Bu da beni rahatlattı çünkü onunla ilk kez konuştuğumuzda sadece bir paket hakkında konuşmuştuk ve kısa sürmüştü. | Open Subtitles | وهو الإغاثة ، وذلك لأنالمرة الأولى التي تحدث كان فقط حول حزمةوكانت قصيرة. |
Beni rahatlattı. | Open Subtitles | لقد كان يواسيني |
Uzun zamandır kendimi çok yalnız hissediyordum nihayet bir yoldaş bulmak içimi rahatlattı. | Open Subtitles | أشعر وكأني كنت وحيدة لوقت طويل، إنه لأمر يبعث على الراحة أن تجد شخصاً مماثلاً. |
Aslında, senin düğününden kovulmak beni rahatlattı. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو إغاثة الّتي سَتَكُونُ مَطْرُودَ مِنْ زفافكَ. |
Harika. Bu beni rahatlattı. | Open Subtitles | عظيم هذا أمر يبعث على الارتياح |