Mike Tyson girişir ve o bir kelime bile etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | مايك تايسون في ويخوض وهو الآن يرفض أن أقول كلمة واحدة. |
İğneleri almayı reddediyor ve bana nasıl yardımcı olabileceğini biliyorum, Victoria. | Open Subtitles | انه يرفض اخذ العقار وانا اعرف تماما كيف ستساعديني يا فكتوريا |
Sekiz yıldır nişanlıyız ama nikâh tarihi belirlemeyi reddediyor. Bu beni üzüyor. | Open Subtitles | لقد خطبنا لمدة ثمانيه أعوام و لكنها ترفض أن تضع معيادا للزواج |
Avrupa'daki sınırlar onları reddediyor veya kabul etmek için saldırıyor. | Open Subtitles | كل الحدود في أوروبا ترفض لهم أو التهم بشجاعة لقبولهم. |
Üsteğmen Şafağın yansıması saygılı bir şekilde itaat etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | دع التسجيل يُظهِر أن الملازم الأول رفض أن يستجيب بإحترام |
Pentagon ona onay verdi, ama gizlilik anlaşmasını imzalamayı reddediyor. | Open Subtitles | تم تصفيتها من قبل البنتاجون,ولكنها رفضت التوقيع على اتفاقية الخصوصية |
Hasta onuru yüzünden tedavi olmayı reddediyor, kardeşiyse onuru yüzünden velisi olmayı reddediyor. | Open Subtitles | المريض كان يرفض العلاج بسبب الشرف و شقيقه يرفض ان يكون الوصي عليه |
Herkes bu adamın avukatıyla röportaj ayarlamak istiyor ama tüm teklifleri reddediyor. | Open Subtitles | الجميع يسعى للحصول على مقابلة مع محامى هذا الرجل و لكنه يرفض |
diğer yanda, derin bir ataerkilliğin hakim olduğu bir toplum ve erkek-kadın önceliğini tehdit eden herhangi bir şeyi reddediyor. | TED | من جهة أخرى، يعتبر مجتمعا بنظام أبوي صارم. يرفض أي شيء قد يهدد النظام المتبع بين الذكر والأنثى. |
Bu yaz katılacağı halka açık törenlerin... programını değiştirmeyi kesinlikle reddediyor. | Open Subtitles | يرفض التعديل علي أية حال الجدول الصيفي لظهورة العامي. |
Binbaşım, şahıs yardımcı olmayı reddediyor. | Open Subtitles | حضرة الرائد، الهدف يرفض الانصياع للأوامر |
Madalyasını almayı reddediyor. | Open Subtitles | إنه يرفض إستلام ميداليته .. و الجميع في إنتظاره. |
Çok daha geçerli bir alternatifi ortaya çıkıyor ve kendi ameliyat olmayı reddediyor. | Open Subtitles | عندما يكون هناك بديلاً مجدياً للغاية رغم أنها ترفض إجراء العملية على نفسها |
Firmam, yasal harcamalarımı ödemeyi reddediyor. - Ama babam yardım edebilir. | Open Subtitles | الشركة ترفض أن تدفع فواتيري القانونية لكن أبي على استعداد للمساعدة |
Ama artık küçük olmayı reddediyor. O gün küçük olmayacak. | Open Subtitles | لكنها ترفض أن تبقى صغيرة ، ليس في ذاك اليوم |
Şu an araçlar okyanus zemininde duruyor ve Almanlar kazayı temizlemeyi reddediyor. | Open Subtitles | حتى الآن، والسيارات تبقى في قاع المحيط كما رفض الألمان لتنظيف كارثة. |
Ama Goa'uld bunu reddediyor. | Open Subtitles | سكارا طلب منا تحريره من الجوؤولد الخاص به , لكن الجوؤولد رفض |
Oh, ayrıldık, duygusal olarak. Fiziksel olarak ise burada yaşıyor çünkü metresi onunla ilgilenmeyi reddediyor. | Open Subtitles | نحن كذلك عاطفياً إنه يعيش هنا فقط لأن عشيقته رفضت الاعتناء به |
Belli ki kendisi onların gözde adamlarından biri ve tacizi reddediyor. | Open Subtitles | على مايبدو، أنّه واحد من أفضل رجالِهم وهو ينكر أمر المضايقة |
Şişman aktivizmiyse bu korkuya izin vermeyi reddediyor. | TED | ناشطي موضوع السمنة يرفضون تعزيز ذلك الخوف |
Michael Francis Rizzi, Şeytanı reddediyor musun? | Open Subtitles | مايكل فرانسيس ريزى هل تنكر رجس الشيطان ؟ |
Hiyerarşik sistemdeki uyum kaybolup otorite seviyesinde ihtilaflar baş gösterdiği anda denek bundan faydalanıyor ve itaat etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | بمجرد إختفاء الترابط التسلسلي الهرمي للنظام وظهور عدم الموافقة، عند مستوي السلطة ستأخذ الحالة إفضليتها وترفض أن تطيع |
Ama NASA'daki yetkililer, bunun dünya dışı bir uygarlığın işareti olabileceğini reddediyor. | Open Subtitles | ومع هذا أنكر موظفوا ناسا بأنها تثبت وجود حياة لحضارة من الفضاء |
Biz sigara içilmeyen bölümde oturuyoruz... ve şu adam purosunu söndürmeyi reddediyor. | Open Subtitles | نحن نَجْلسُ في قسمِ غيرِ المدخنين وذلك الرجلِ يَرْفضُ اطفاء سيجاره |
Davacı özür dileme olmadan anlaşmayı reddediyor. | Open Subtitles | المُدّعي يأبى التسوية دون أخذ الفضل |
Faturalarınızı ödemeyi reddediyor. | Open Subtitles | تماما. السيد إيسموند ينفي مسؤوليته عن فواتيركن |
Büyüyen beyin çatlakları var ve ameliyat olmayı reddediyor. | Open Subtitles | لديه تكدّماتٌ دماغيّةٌ منتشرة، ويرفض الجراحة |
10 yıldır bu şerefsiz rektör beni reddediyor. | Open Subtitles | عشر سنوات و ذاك العميد اللعين يرفضني , باريس |
Her kullanışında, yeni hücreler aktifleşiyor ve vücudun da onları reddediyor. | Open Subtitles | كل مرة تستخدمينها، خلايا جديدة تتشط، وجسدك يرفضها |