Bu olayın, Reykjavik sakinleri üzerindeki etkisini anlatmaya çalışırsak... | Open Subtitles | محاولة لوصف التأثر على المواطنين هنا في ريكيافيك ريكيافيك: عاصمة آيسلندا |
Evet, Reykjavik'in biraz doğusunda, çok sayıdaki jeotermal alanların birindeyiz. | Open Subtitles | نحن الآن إلى الشرق قليلاً من ريكيافيك في واحدة من مناطق الحرارة الجوفية المنتشرة هنا |
Özel tim, Reykjavik'in 94 kilometre doğusundaki adrese doğru yola çıktı. | Open Subtitles | الآن القوات تتحرك لمكان معزول أربعة و تسعين كيلو شرق "ريكيافيك". |
Eskifjördur'dan Reykjavik'e ekspres otobüse bindik. | Open Subtitles | وقد اتخذنا الحافلة من اسكيفجودور إلى ريكيافيك |
- Reykjavik görevi hakkında konuşabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا التحدث لنتحدث عن مهمتنا فى ريكيفيك |
Reykjavik'de bir NATO hastanesi var. | Open Subtitles | تعامل مع ذلك , هناك مستشفى ناتو في ريكيافيك |
Reykjavik Polis Departmanı'nın soruşturması dosyayı hızlıca nihayete kavuşturmuştu. | Open Subtitles | وأن فريق تحقيق شرطة ريكيافيك كان همهم أولا هو انهاء القضية بسرعة |
Ben de kısa bir süre önce Eve Online hayranları festivalindeydim ve Reykjavik'te düzenlenen bu festival çok harikaydı. | TED | وكنت مؤخرا في مهرجان محبي "إفي أون لاين" في ريكيافيك الذي كانت مذهلة للغاية. |
İzlanda'daki Reykjavik kentinin hemen dışına bir yere düşmüş. | Open Subtitles | لقد استقر خارج ريكيافيك في أيسلندا |
Kesinlikle Reykjavik de araştırma yapmam gerek. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الضروري ان تنضم إلي في "ريكيافيك" لمزيداً من الأبحاث *ريكيافيك= عاصمة آيسلندا* |
Ama 12 yaşındayken babası ölünce annesiyle Reykjavik'e taşındılar. | Open Subtitles | لكن بعد وفاة أبيه وهو في عمر الثانية عشرة "انتقل هو وأمّه إلى "ريكيافيك |
Merhaba. Reykjavik polisi. Mahkeme celbinizi veriyorum. | Open Subtitles | "مرحباً، أنا من شرطة "ريكيافيك لديّ أمر استدعاء إليك |
Reykjavik'in göbeğindeki striptiz kulübü Venus'ün sahibi olarak tanınırlığını arttırmış. | Open Subtitles | "أصبح ذائع الصيت كمالك لملهى "فينوس مِفْصل أساسي "في قلب العاصمة "ريكيافيك |
Reykjavik'ten çıkıp Bucharest üzerinden Atina'ya gitti. | Open Subtitles | قيد الحركة غادرت "ريكيافيك" وبطريقها للسفر إلى "أثينا" من خلال "بوخارست" |
Hoş bir gençlik aşkı yaşıyorduk, öğle arasında sadece el ele tutuşmak ve beraber eski merkez Reykjavik'de turlamak için buluşurduk. | TED | تشاركنا قصة حب جميلة في فترة المراهقة، وكنّا نلتقي في وقت الغداء لنشابك أيدينا فقط ونتجوّل في وسط مدينة (ريكيافيك) القديمة. |
Sen, altın dişli olan, eğer bizi Reykjavik'e götürürsen, ...sana daha çok altın veririm. | Open Subtitles | أيها الشاب ذو السن الذهبي، سأعطيك ذهباً أكثر إذا أرشدتنا إلى (ريكيافيك). |
En azından öyle bir yer var. Stockholm'daki gazetelerden birinde bir makale vardı, ...Reykjavik'den gelen bir rapor. | Open Subtitles | هناك قصاصة من صحيفة من (ستوكهولم) عن بعثة من (ريكيافيك). |
Reykjavik'i ikiye bölüyoruz. | Open Subtitles | ،سوف نقسِّم "ريكيافيك" إلى قطاعين |
WikiLeaks organizasyonunun temsilcilerini Reykjavik'te bir konferansa çağırdılar. | Open Subtitles | دعّوُا مُمثلين من مُنظمة "ويكيليكس"، (لكي يتحدثوا فى مؤتمر فى (ريكيافيك. |
Erik bana saatini Reykjavik'te bulduğunu söylemişti. | Open Subtitles | و اريك , اخبرنى انة عثر على ساعتة فى ريكيفيك |
Reykjavik hakkında bildiğim tek şey, Björk'ün oralı olması. | Open Subtitles | انا اعرف شيئا واحدا فقط عن (ريكفيك) و هو ان( بجرك) من هناك |