ويكيبيديا

    "söylüyordu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يقول
        
    • قال
        
    • قالت
        
    • يخبرني
        
    • كانت تقول
        
    • وقالت
        
    • يخبر
        
    • يخبرنا
        
    • قائلاً
        
    • قائلة
        
    • قالَ
        
    • يخبرنى
        
    • كانوا يقولون
        
    • لم يُحطئ
        
    • كان يتحدث
        
    Başının iki yanında beyzbol topu varmış gibi hissettiğini söylüyordu. TED كان يقول أنه شعر بهما كأنهما طابتين على جانبي وجهه
    Binbaşı Benton'ın ön raporu Latonalılar'ın herhangi bir para birimi kullanmadığını söylüyordu. Open Subtitles يقول تقرير الرائد بنتن أن أهل لاتونانس لايستخدمون أى نوع من العملات
    Hayatlarına inen bir ışık olduğunu söylüyordu. Bize umut getirdi. TED حيث قال لقد انارت هذه المسيرة نفسي جلبت لي الامل
    Dük, o korkunç posayı kendisiyle birlikte mozolesine götüreceğini söylüyordu. Open Subtitles الدوق قال بأنه سيحمل ذلك الصوت المريع معه إلى الضريح
    Onun görelilik teoremi hiçbir şeyin bu kadar hızlı gidemeyeceğini söylüyordu. Open Subtitles نظريته للنسبية قالت انه لا شيء يُمكنه أَن يسافر بتلك السرعة
    Bu da demek oluyor ki yüzde 19 ihtimalle doğruyu söylüyordu. Open Subtitles مما يعني أن هنالك إحتمال بنسبه 19 أنه كان يقول الحقيقة.
    Her birinizin bir cevabı vardı, ama kaçınız gerçeği söylüyordu? Open Subtitles ،ولكل منكم إجابته ولكن كم عدد من كان يقول الحقيقة؟
    Hatırlıyorum da zamanında Goose da benim için böyle şeyler söylüyordu. Open Subtitles أتذكر عندما غوس تستخدم ل يقول أشياء من هذا القبيل عني.
    oldukça rahatsızdım ve fotoğrafçı sırtımı eğmemi ve elimi o çocuğun saçlarına koymamı söylüyordu. TED كنت غير مرتاحة تماما، والمصور كان يقول لي قوسي ظهرك ووضع يدي في شعر هذا الرجل.
    Fakat bu konuşmanın özünde şunu söylüyordu: Bu roller ve alanlar sürekli genişliyor ve evriliyor. TED ولكن كان يقول أيضاً أن جوهر هذا الحديث: تتوسع هذه الأدوار والنطاقات وتتطور باستمرار.
    O, özünde şunu söylüyordu; Afrikalılar tarih dışı insanlardı, zaman üzerinde veya ilerleme sürecinde hiç etkileri olmamıştı. TED كان يقول بشكل أساسي أن الأفارقة هم أناس خارج التاريخ وليس لديهم أي تأثير على الوقت أو على مسيرة التقدم.
    Yani Jack Renauld üvey babasının öldürüldüğü gece Cherbourg'ta olduğunu söylerken yalan söylüyordu. Open Subtitles اذن كان جاك يكذب عندما قال انه كان فى شيربو عند مقتل والدة
    Kenara çektim, birden arabadan fırlayıp boğazın izleme noktasına gitti ve oraya çıktı ayrıca seni çağırmazsam kendini öldüreceğini söylüyordu. Open Subtitles فتوقفت وقام هو بالهرب إلى مكان المشاهدة و وقف على الحافة و قال بأنه سوف يقتل نفسه إذا لم أناديك
    Onca zaman iş başında olduğunu söylüyordu. Ben de inanıyordum. Open Subtitles لقد صدقته عندما قال أنه كان في العمل طوال الوقت
    Öyleyse Pierre doğru söylüyordu. Onu öldürmek için biri dışarıdaydı. Open Subtitles أذن بيري قال الحقيقة شخصا ما أرغمه على فعل ذلك
    Daha fazla müşteri istediğini söylüyordu, ben de nefes almamız gerektiğini. Kalabalıkta göze çarpmasını sağlayacak bir çözüm buldum. Open Subtitles هو قال أنه يريد المزيد من الزبائن فقلت له نحن نريد أن نتنفس فكرت بطريقة تجعله واقفاً بين الزحام
    Sizin şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu zalimin biri olduğunuzu söylüyordu. Open Subtitles قالت ببساطة أنك سمينة، وظالمة ورديئة المزاج وعجوزة
    Üç, Leydi Edgware hiç mektup almadığını söylediğinde yalan söylüyordu. Open Subtitles ثالثا: الليدى ادجواير كذبت عندما قالت انها لم تستلمه
    Ailen ile ilgili olayları açıklayabileceğinizi söylüyordu. Open Subtitles قالت أنك قد تقومين بإيضاح بعض الأشياء عن تاريخ أسرتها
    Dostum Jake, senin Texas'ın en iyi aşçısı olduğunu söylüyordu. Open Subtitles صديقي جيك هنا كان يخبرني أنك أفضل طباخة في تكساس
    Annem her zaman kötü bir sonum olacağını söylüyordu. Open Subtitles دائما ما كانت تقول أمي أن سينتهي بي المطاف بشكل سيء
    Asyalı bir bebeği evlat edinmiş ve bunun hayatını değiştirdiğini söylüyordu. Open Subtitles ولقدتبنتطفلمنآسيا , وقالت ان ذلك غير حياتها
    Bugün kader, mutlu ölüm meleği takımımızın Der Waffle Haus'u geride bırakmasını söylüyordu. Open Subtitles و اليوم القدر يخبر جماعتنا النشطة من ملائكة الموت ان نتحرك من بيت الوافل
    10 dakika dinsel konuşma yaptıktan sonra, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyordu. Open Subtitles كانَ يعطينا خطبة لمدة 10 دقائق ثم يخبرنا ماذا نفعل بعدها
    Deli deli konuşuyor, zulasını çaldıklarını söylüyordu ve sonra birden bıçak çekti. Open Subtitles كان يتحدث بجنون تام قائلاً أنهما سرقا مدخراته, وثاني ما أعلمه, أنه أخرج سكيناً
    Bana hep imalarda bulunuyordu, gerçek bir erkek olmadıklarımı söylüyordu. Open Subtitles لطالما تقوم بالصراخ عليّ قائلة لم نكن رجلاً حقيقياً
    Gölge'yi öldürmem gerektiğini söylüyordu. Open Subtitles قالَ بأنّني كان لا بُدَّ أنْ أَقْتلَ الظِلَّ.
    Doktor, aynasının özel odasına taşınmasını istediğini söylüyordu. Open Subtitles الطبيب كان يخبرنى ان تنقل المرآه إلى الكابينه
    Çoğu uzman bunun mümkün olmadığını söylüyordu, ve annemin de bu fikri çok beğendiğini söyleyemem. TED لقد كان عمري 26 عاما. الكثير من الخبراء كانوا يقولون أن هذا مستحيل، ولم تكن أمي مرتاحة لهذه الفكرة.
    Doğru söylüyordu. Memura rüşvet verdim. - Bu yüzden kaba kuvvet kullandı. Open Subtitles لم يُحطئ , لقد رشوت ذاك الرجل لم يأتِ بالتفتيش لهذا السبب
    Şartlı tahliye kurulunun, evine kimin gideceğine karar vermesini çok merak ettiğini söylüyordu. Open Subtitles كان يتحدث عن كم سيعني للجنة إطلاق سراحه أن تستمع إلى الذي سيسكن والدك معه

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد