| Başının iki yanında beyzbol topu varmış gibi hissettiğini söylüyordu. | TED | كان يقول أنه شعر بهما كأنهما طابتين على جانبي وجهه |
| Binbaşı Benton'ın ön raporu Latonalılar'ın herhangi bir para birimi kullanmadığını söylüyordu. | Open Subtitles | يقول تقرير الرائد بنتن أن أهل لاتونانس لايستخدمون أى نوع من العملات |
| Hayatlarına inen bir ışık olduğunu söylüyordu. Bize umut getirdi. | TED | حيث قال لقد انارت هذه المسيرة نفسي جلبت لي الامل |
| Dük, o korkunç posayı kendisiyle birlikte mozolesine götüreceğini söylüyordu. | Open Subtitles | الدوق قال بأنه سيحمل ذلك الصوت المريع معه إلى الضريح |
| Onun görelilik teoremi hiçbir şeyin bu kadar hızlı gidemeyeceğini söylüyordu. | Open Subtitles | نظريته للنسبية قالت انه لا شيء يُمكنه أَن يسافر بتلك السرعة |
| Bu da demek oluyor ki yüzde 19 ihtimalle doğruyu söylüyordu. | Open Subtitles | مما يعني أن هنالك إحتمال بنسبه 19 أنه كان يقول الحقيقة. |
| Her birinizin bir cevabı vardı, ama kaçınız gerçeği söylüyordu? | Open Subtitles | ،ولكل منكم إجابته ولكن كم عدد من كان يقول الحقيقة؟ |
| Hatırlıyorum da zamanında Goose da benim için böyle şeyler söylüyordu. | Open Subtitles | أتذكر عندما غوس تستخدم ل يقول أشياء من هذا القبيل عني. |
| oldukça rahatsızdım ve fotoğrafçı sırtımı eğmemi ve elimi o çocuğun saçlarına koymamı söylüyordu. | TED | كنت غير مرتاحة تماما، والمصور كان يقول لي قوسي ظهرك ووضع يدي في شعر هذا الرجل. |
| Fakat bu konuşmanın özünde şunu söylüyordu: Bu roller ve alanlar sürekli genişliyor ve evriliyor. | TED | ولكن كان يقول أيضاً أن جوهر هذا الحديث: تتوسع هذه الأدوار والنطاقات وتتطور باستمرار. |
| O, özünde şunu söylüyordu; Afrikalılar tarih dışı insanlardı, zaman üzerinde veya ilerleme sürecinde hiç etkileri olmamıştı. | TED | كان يقول بشكل أساسي أن الأفارقة هم أناس خارج التاريخ وليس لديهم أي تأثير على الوقت أو على مسيرة التقدم. |
| Yani Jack Renauld üvey babasının öldürüldüğü gece Cherbourg'ta olduğunu söylerken yalan söylüyordu. | Open Subtitles | اذن كان جاك يكذب عندما قال انه كان فى شيربو عند مقتل والدة |
| Kenara çektim, birden arabadan fırlayıp boğazın izleme noktasına gitti ve oraya çıktı ayrıca seni çağırmazsam kendini öldüreceğini söylüyordu. | Open Subtitles | فتوقفت وقام هو بالهرب إلى مكان المشاهدة و وقف على الحافة و قال بأنه سوف يقتل نفسه إذا لم أناديك |
| Onca zaman iş başında olduğunu söylüyordu. Ben de inanıyordum. | Open Subtitles | لقد صدقته عندما قال أنه كان في العمل طوال الوقت |
| Öyleyse Pierre doğru söylüyordu. Onu öldürmek için biri dışarıdaydı. | Open Subtitles | أذن بيري قال الحقيقة شخصا ما أرغمه على فعل ذلك |
| Daha fazla müşteri istediğini söylüyordu, ben de nefes almamız gerektiğini. Kalabalıkta göze çarpmasını sağlayacak bir çözüm buldum. | Open Subtitles | هو قال أنه يريد المزيد من الزبائن فقلت له نحن نريد أن نتنفس فكرت بطريقة تجعله واقفاً بين الزحام |
| Sizin şişman, kendini beğenmiş, kötü huylu zalimin biri olduğunuzu söylüyordu. | Open Subtitles | قالت ببساطة أنك سمينة، وظالمة ورديئة المزاج وعجوزة |
| Üç, Leydi Edgware hiç mektup almadığını söylediğinde yalan söylüyordu. | Open Subtitles | ثالثا: الليدى ادجواير كذبت عندما قالت انها لم تستلمه |
| Ailen ile ilgili olayları açıklayabileceğinizi söylüyordu. | Open Subtitles | قالت أنك قد تقومين بإيضاح بعض الأشياء عن تاريخ أسرتها |
| Dostum Jake, senin Texas'ın en iyi aşçısı olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | صديقي جيك هنا كان يخبرني أنك أفضل طباخة في تكساس |
| Annem her zaman kötü bir sonum olacağını söylüyordu. | Open Subtitles | دائما ما كانت تقول أمي أن سينتهي بي المطاف بشكل سيء |
| Asyalı bir bebeği evlat edinmiş ve bunun hayatını değiştirdiğini söylüyordu. | Open Subtitles | ولقدتبنتطفلمنآسيا , وقالت ان ذلك غير حياتها |
| Bugün kader, mutlu ölüm meleği takımımızın Der Waffle Haus'u geride bırakmasını söylüyordu. | Open Subtitles | و اليوم القدر يخبر جماعتنا النشطة من ملائكة الموت ان نتحرك من بيت الوافل |
| 10 dakika dinsel konuşma yaptıktan sonra, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyordu. | Open Subtitles | كانَ يعطينا خطبة لمدة 10 دقائق ثم يخبرنا ماذا نفعل بعدها |
| Deli deli konuşuyor, zulasını çaldıklarını söylüyordu ve sonra birden bıçak çekti. | Open Subtitles | كان يتحدث بجنون تام قائلاً أنهما سرقا مدخراته, وثاني ما أعلمه, أنه أخرج سكيناً |
| Bana hep imalarda bulunuyordu, gerçek bir erkek olmadıklarımı söylüyordu. | Open Subtitles | لطالما تقوم بالصراخ عليّ قائلة لم نكن رجلاً حقيقياً |
| Gölge'yi öldürmem gerektiğini söylüyordu. | Open Subtitles | قالَ بأنّني كان لا بُدَّ أنْ أَقْتلَ الظِلَّ. |
| Doktor, aynasının özel odasına taşınmasını istediğini söylüyordu. | Open Subtitles | الطبيب كان يخبرنى ان تنقل المرآه إلى الكابينه |
| Çoğu uzman bunun mümkün olmadığını söylüyordu, ve annemin de bu fikri çok beğendiğini söyleyemem. | TED | لقد كان عمري 26 عاما. الكثير من الخبراء كانوا يقولون أن هذا مستحيل، ولم تكن أمي مرتاحة لهذه الفكرة. |
| Doğru söylüyordu. Memura rüşvet verdim. - Bu yüzden kaba kuvvet kullandı. | Open Subtitles | لم يُحطئ , لقد رشوت ذاك الرجل لم يأتِ بالتفتيش لهذا السبب |
| Şartlı tahliye kurulunun, evine kimin gideceğine karar vermesini çok merak ettiğini söylüyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث عن كم سيعني للجنة إطلاق سراحه أن تستمع إلى الذي سيسكن والدك معه |