O olmadığını söylediğime göre, sanırım çok geçmeden çıkar değil mi? | Open Subtitles | حيث أنني قلت أنه ليس هو فأفترض أنه سيخرج قريباً ؟ |
Gerçeği söylediğime inanmanız için nasıl bir kanıt gerekli? | Open Subtitles | ما البرهان الذي تطلبه على أني أقول الحقيقة؟ |
Bunu söylediğime inanamıyorum, ama ben başka birini yaptım. Hı? | Open Subtitles | لا أصدق أنني أقول هذا , لكنني صنعت امرأة غيركِ |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama, ayini tamamlayıp babamı buraya getirmelisin. | Open Subtitles | لا أصدق بأنني سأقول هذا, لكنكَ يجب أن تكمل الطقوس من أجل أن تحضر ابي هُنا. |
Sana kötü bir adam olduğunu söylediğime inanamıyorum. Ama eğer yaptıysam, özür dilerim. | Open Subtitles | لا أصدق أني قلت بأنك رجل سيء ولكن إن فعلت ذلك فأنا آسفه |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | لا أصدق أني سأقول ذلك لكن لا أعتقد أنه لدينا خيار |
Bunu söylediğime inamıyorum ama 40.000 veririm. | Open Subtitles | لا أصدق بأني أقول هذا ولكنني سأدفع أربعون ألفا لا ؟ |
O korkunç şeyleri söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني قلت مثل هذه الكلمات الفظيعة |
Şimdi de ikiye katlamalıyım, çünkü bunu söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | والآن علي أن أضاعف هذا الوقت لأنني لا أصدق أنني قلت هذا للتو |
Bunu söylediğime inanamıyorum. Ufak tefek şeyler, değil mi? | Open Subtitles | لا أصدق أنني قلت ذلك حسناً ، بما أن سركم قد انكشف |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama teşekkürler Zuko. | Open Subtitles | لا أصدق أني أقول هذا و لكن شكراً لك يا زوكو |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama kovuldun. | Open Subtitles | لا أصدق أني أقول هذا لكن أنـت مطرود ماذا؟ |
Ben de bana inanacak tek insanın doğruyu söylediğime inanacak tek insanın sen olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد أعتقدت أنك الوحيد الذي سيصدقني لأنك الوحيد الذي يعلم أنني أقول الحقيقة |
Bunu söylediğime inanamıyorum, ama bu hiç te fena bir fikir değil. | Open Subtitles | لا أصدّق أنني أقول ذلك، ولكنها ليست بفكرة سيئة |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama eğer odanı geri almak konusunda çok ısrarcıysan o hobit deliğinde kalırım. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق بأنني سأقول الآتي ولكن إن كنتَ يائساً جداً لاستعادة غرفتك سأذهب للمكوث في حفرة الأقزام |
Sana kötü bir adam olduğunu söylediğime inanamıyorum. Ama eğer yaptıysam, özür dilerim. | Open Subtitles | لا أصدق أني قلت بأنك رجل سيء ولكن إن فعلت ذلك فأنا آسفه |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama sen her zaman dürüst olamazsın. | Open Subtitles | لا أصدق حتى أني سأقول هذا... لكني أعتقد أنك لا يمكن... أن تصدق مع الناس دائماً |
Chuck, ben bunu söylediğime inanamıyorum, ama bu gerçekten çok tatlı. | Open Subtitles | تشاك, أنا لا أصدق بأني أقول هذا, لكن هذا كان رائعاً حقاً |
Üzgünüm, bunu söylediğime üzgünüm, ama... | Open Subtitles | انا آسف لقولي ذلك، لكن... أنتِ الشيء الوحيد المتبقي لدي... |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama Glee kulübünde olmayı da çok seviyorum. | Open Subtitles | ولا اصدق انني اقول ذلك لكني احب انني في نادي الغناء |
"Beni hakladılar", bunu söylediğime inanabiliyor musun? | Open Subtitles | لقد نالوا مني هل تصدق هذا؟ هل تصدق انني قلت هذا؟ |
Baba olabileceğini söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق بأنني قلت فعلاً بانه يمكنك أن تكون والداً |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama bu, kulağa hiç de saçma gelmiyor. | Open Subtitles | لا اصدّق اني اقول ذلك لكنه لا يبدو جنونيا كما تقول |
Bunu sesli bir şekilde söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنني سأقول هذا بصوت مسموع، ولكن.. |
- Harika! - Evet! Bunu söylediğime inanamıyorum ama Michael, Holly'i tavlıyor. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّي سأقول هذا ،لكنّ "مايكل"ْ يبلي بلاءا حسنا مع "هولّي"ْ |
Tanrım, bunu söylediğime inanamıyorum. Özel olmadığından değil ama kulağa çok şey gelmiş olmalı... | Open Subtitles | يا آلهى, لا أصدق أننى قلت ذلك, لكى, و لكنه بدا كـ... |