Evet, bugün şehirden getirmeye söz verdiğin pasta. Ben'in favorisi. | Open Subtitles | نعم الكعكة التي وعدت ان تحضرها من المدينة المفضلة لبين |
Yapman gereken tek şey, bazı kuruluşları benden uzak tutmak ve bana söz verdiğin her şeye sahip olmamı sağlamak... | Open Subtitles | فقط تعدنى بعودة القوى لى وتأكد بانى سأفعل كل ما وعدت بة |
Söz verdiğim gibi güvende. Norrington'la evlenecek, söz verdiği gibi sen de söz verdiğin gibi onun için öleceksin. | Open Subtitles | في أمان مثلما وعدت أنا وهي ستتزوج العميد مثلما وعدت هي |
Teşekkürler. Şana da, baba. Geri aldın, söz verdiğin gibi. | Open Subtitles | شكراً ، وشكراً يا أبي لقد استعدته ، مثلما وعدتني |
- Kemer çok sıkı. Şikayet etmeyi bırak ve söz verdiğin şeyi ver bakalım! | Open Subtitles | توقف عن التذمر مثل العاهرات وأعطني ما وعدتني به |
Aslında bakarsan söz verdiğin o içki için buluşmayı umuyordum. | Open Subtitles | في الحقيقة، كنتُ أرجو أن نحتسي الشرابَ الذي وعدتِ به. |
Sahte parayı yakıp bir daha kumar oynamayacağına söz verdiğin gibi mi? | Open Subtitles | ألم تفعل ذلك بطريقة أحراقك المال المزيف حيث وعدت بأنك لن تقامر ثانيةً ؟ |
söz verdiğin gibi aramayacağını biliyordum çünkü sen yalancısın. | Open Subtitles | أعلم أنك لن تتصل بي كما وعدت لأنني أعرف أنك كاذب |
Birinin ona gidip, söz verdiğin gibi düğüne odaklanmak yerine, küresel karışıklıklar ve kozmik radyasyon üzerine araştırmalar yaptığını söylemesi olur. | Open Subtitles | أن يخبرها شخص ما أنك كنت تحقق في الإضطرابات العالمية والإشعاع الكوني بدلا من أن تركز على الزفاف مثلما وعدت |
İşimiz bitti! Anahtarımı, posta kutuma koymanı ve söz verdiğin gibi hayatımdan defolup gitmeni istiyorum! | Open Subtitles | أريدك أن تضع مفتاحي بصندوق البريد وتخرج من حياتي كما وعدت |
Tamam, ama bize söz verdiğin o olağanüstü macera sözüne ne oldu? | Open Subtitles | واين الاشياء الغير عاديه التى وعدت بها ؟ |
Açık denizde batıya yelken açıp söz verdiğin gibi kara ve ganimet bulduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّك أبحرتَ غرباً، عبر البحر المفتوح الجهات، وعثرتَ على أرض وغنائم، كما وعدت. |
söz verdiğin gibi senato oyunu ver bağırsaklarını kolye olarak takmayacağın küçük de olsa bir şansın olsun. | Open Subtitles | الأن أنت ستسلم , تصويت مجلس الشيوخ كما وعدت و هنالك فرصة صغيره بأنك لن ترتدي . أمعائك مثل قلادة |
Bunların hepsi, birlikte yapacağımıza söz verdiğin şeyler. | Open Subtitles | انها فقط كل الأشياء التي وعدت باننا سنقوم بها معا. |
İçimden bir ses söz verdiğin hava kuvveti ve bakire kızların geçersiz olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | شيء يقولي ان كل القوات الجويّة والعرائس العذراء التي وعدت انها . خارج القائمة |
İşte, o kadınla tanıştım ve bana söz verdiğin yüzüğü istiyorum. | Open Subtitles | لقد التقيت بتلك المرأة و سأطلب منك ذلك الخاتم الذي وعدتني به |
- Bana söz verdiğin şeyi unutma yeter. O işi istiyorum, George. | Open Subtitles | لا تنس ما وعدتني به أريد وظيفة المراسل الأجنبي |
Açıkçası, eve, söz verdiğin gibi bugün gelemediğin için çok sıkkınım. | Open Subtitles | سأكون صادقة معك .. إنني منزعجة جداً أنك لن تأتي إلى المنزل اليوم كما وعدتني |
Beni inciteceksin ve ben de değişeceğim. Ayrılmayacağına dair söz verdiğin halde beni bırakıp gideceksin. | Open Subtitles | يمكن ان تتركني بعد ان وعدتني انك لن تفعل ، ماذا عن هذا؟ |
söz verdiğin şartları daha iyi olan yaşam bu mu? | Open Subtitles | ما هي هذه الحياة المُحسّنة التي وعدتِ بها؟ |
Dinleyicilerine söz verdiğin jenerik müziği mi? | Open Subtitles | هَلْ ذلك يَجِبُ أَنْ يَعمَلُ باللحن الرئيسي الجديدِ وَعدتَ مستمعيكَ؟ |
Daha iyi olacağım tabii söz verdiğin şeyi hazırladıysan. | Open Subtitles | سأصبح كذلك. ألديك ما وعدتَ به؟ |
Ona imza attırdığında söz verdiğin her şeyi yerine getirmeni sağlayacağım. | Open Subtitles | أنا من سيردعك في كل وعودك التي لم تفي بها عندما ابرمت العقد معها... |
Eğer söz verdiğin aletleri teslim etmezsen sen ve ailen bundan büyük zarar görür. | Open Subtitles | لذلك إذا لم تسلمنا الآلة التي وعدتنا بها عندئذ سيكون أنت و عائلتك ثمناً لها |
Ortadan kaybolmaya söz verdiğin için yaşamana izin verdim ama buradasın. | Open Subtitles | تركتكِ تعيشين لأنكِ وعدتيني بالاختفاء و مع ذلك، ها أنتِ ذا |
söz verdiğin inciler mi? | Open Subtitles | هل افتقدتني حقا؟ |
Çünkü yapmayı söz verdiğin halde beni Beyaz Saray'da işe almadın. | Open Subtitles | بسبب لم توظفيني في البيت الأبيض بعدما صرحت بوعدك بتوظيفي |
söz verdiğin eser madde incelemesine ne oldu? | Open Subtitles | حسناً أين الأثر الذي وعدتنا به ؟ |