Bu şehir benim için bitti. En azından bir süre için. | Open Subtitles | هذه البلدة قد انتهت بالنسبة لي على الأقل لفترة من الوقت |
Ari ve Uzi'yle birlikte bir süre için benimle kalacak. | Open Subtitles | هو و آري و أوزي سيبقون سيبقون معي لفترة بسيطة |
Bu hafta sonundan sonra Bir süre için sizi görmek istemiyorum. | Open Subtitles | أعتقد بعد عطلة نهاية الأسبوع تلك يمكنني الإستغناء عن رؤيتكم لفترة |
Güzel giyimli güzel kadınlar görüyorsunuz. Evet, bir süre için hoş. | Open Subtitles | جميل أن تكون المرأة بملابس جميلة نعم، إنها لطيفة لبعض الوقت |
Sanırım bir süre için senin arabanı kullanmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | اعتقد بأنني سأحتاج توصيل بالسيارة منك لبعض الوقت الآن كلا.. |
Bir süre için dünya senindir. | Open Subtitles | إن العالم لك لوقت ما ، و سيكون شيئاً مأساوياً حين تدرك أن الأوان قد فات |
Savunma isterse, kısa bir süre için ara verebilirim. | Open Subtitles | اذا كان الدفاع يرغب سأقوم برفع القضية لوقت قصير |
NSA'nın yaptıklarının en güçlüsü. Bir süre için yardım edebilir. | Open Subtitles | إنها أقوى ما تصنعه وكالة الامن القومى سوف تساعدك لفترة |
Çocuklar güvensiz addedildikleri için evden alınır ve belli bir süre için devlet himayesinde olur. | TED | إما سيُعتبر الأطفال في وضع غير آمن وسيُؤخذون من المنزل، ويوضعون في كفالة الدولة لفترة محددة من الزمن، |
ve sadece kısa bir süre için değil, muhtemelen yüz milyonlarca yıldan bahsediyoruz. | TED | وليس لفترة قصيرة من الزمن، ربما لمئات الملايين من السنين. |
Dr. Poirot'ın, kısa bir süre için burada çalışacak bir öğrencisini | Open Subtitles | حسنا، وهو تلميذ الدكتور بوارو وهو ذاهب للقيام ببعض الأعمال هنا لفترة قصيرة. |
- Hayır. Son seans bir süre için yeterli olacaktır, sayenizde. | Open Subtitles | الجلسة الأخيرة كانت بها ما يكفى لفترة, والفضل يعود اليك |
Dürüst konuşmanızla beni bir süre için kandırdınız Bay Hannassey. | Open Subtitles | خدعتني لفترة طويلة، سيد هاناسى، بكلامك الواثق بنفسه |
Bir süre için kendini kandırır ve bekar bir erkekle beraber olduğunu düşünürsün. | Open Subtitles | لفترة معينة، تحاول الفتاة خداع نفسها بأنها تخرج مع رجل أعزب |
Aynı zamanda onlara bir süre için uzakta olabileceğini söylemiş. | Open Subtitles | وبعض معدات التخييم, كما أخبرهما أنه قد يغيب لبعض الوقت. |
Damadın bir süre için gereğinden fazla alıngan davranması normaldir. | Open Subtitles | العريس عرضة ليكون حساس بشكل مبالغ فيه لبعض الوقت |
Bir süre için, bir kenara koymuştum size vermekte tereddüt ettim. | Open Subtitles | لقد وضعتها جانباً لبعض الوقت لكنني ترددت بمنحك إياها |
Kısa bir süre için bu cesede az bir ücret karşılığında sahip olabilirsin. | Open Subtitles | لوقت محدود فقط، يمكنك ايضا ان تحصل على هذة البشرة الممتازة |
Yani, bir süre için eğlenceliydi ama sen de aptal gibi hissetmeye başlamadın mı? | Open Subtitles | انا اعني، انه كان نوع من المتعة لوقت قصير ولكن ألم تشعري بأن الامر بدا سخيفا؟ |
Biliyorum uzun bir süre için gideceksin, fakat dinle. | Open Subtitles | أنا أعلم بانك ذاهب بعيدا لوقت طويل, لكن أسمع |
Kuş yumurtaları mevsimlik bir besindir ve kısa bir süre için bolca bulunabilir. | Open Subtitles | بيض الطيورِ وجبة خفيفة موسميّة ولفترة قصيرة، وهنا الكثير مِنْه |
Uzun bir süre için sadece bir kristal vardı. | Open Subtitles | لقد كانت بلورةً واحدةً فقط لفترةٍ طويلةٍ جداً |
Vampirlere bir süre için dinlenme izni vermeye karar verdim. | Open Subtitles | اعتقدت اني تركت مصاصي الدماء يسترحون لفتره |
Elbette, kısa bir süre için. | Open Subtitles | بالطبع ، فقط للحظه. |