Kökler iyice derinlere giderse bunu yapabilirler, yüzeye yakın gezinmedikleri sürece. | TED | وهذا لن يتحقق إلا بوجود جذور أعمق يمكنها التوغل في التربة. |
Okyanusları çok daha disiplinlerarası bir düşünce tarzıyla incelemediğimiz sürece problemleri çözemeyiz. | TED | لا نستطيع حل المشكلات إلا اذا بدأنا بدراسة المحيط بطرق متعددة جداَ |
Kanıtlar aksini göstermediği sürece bunun kötü bir şeyin, hatta kıyametin habercisi değil, sıradan bir deprem olduğunu varsaymalıyız. | Open Subtitles | و مالم يظهر ما يثبت غير ذلك، أفترض أنه كان مجرد حركة لطبقات الأرض و ليس إنذارا لكارثة وشيكة |
Hayır, veremem. Burda olduğum sürece, gelişmeler benim kontrolüm dışında. Üzgünüm. | Open Subtitles | لا، لا استطيع، ما دمت هنا أنها خارج سيطرتي، أنا آسف |
J. Jonah Jameson, Daily Bugle İletişimleri'nin CEO'su olduğu sürece New York, Örümcek Adam'ın sonunu görmeden bana uyku yok. | Open Subtitles | لطالما انا جي جون جميسون مدير الشركة الصحفية فانا لن يهدا لي بال في نيويورك حتى يروا اخر سبايدر مان |
Sıcak su ve temiz çarşaflar olduğu sürece bir süre orada kalacağım. | Open Subtitles | لذا ما دام هناك ماء دافى و ملائات نظيفه سأبقى هناك لفتره |
Bu akıllı bir plan değildi. Gerçekten bizi öldürmek istemiyordu sürece. | Open Subtitles | لم تكن خطة ذكية إلا إذا لم تكن تريد أن تقتلنا |
Benim bilmediğim bir kızın olmadığı sürece senin kızın sayılırım. | Open Subtitles | إلا إذا كان لديك بنت لا أعلم عنها فأنا فتاتك |
Şeker hastası olmadığın sürece. Burada çalışanlar senin için değil, benim için çalışıyor. | Open Subtitles | إلا إن كنت مصابة بالبول السكري المصففون هنا يعملون لدي ولا يعملون لديك |
Benim bir başkası olduğumu düşündüğü sürece artık bu olamaz. | Open Subtitles | ليست هناك بعد الأن إلا إذا إعتقد أنني شخصاً أخر |
Giriş listesinde isminiz olmadığı sürece sizi içeriye alma yetkim yok. | Open Subtitles | إسمع، ليس لدي السلطة لأدعكم تدخلون مالم تكونوا على تلك القائمة |
- Doğru yolda ilerlemediğimiz sürece hepimiz öyle olmayacak mıyız? | Open Subtitles | ألسنا جميعاَ كذلك مالم نأخذ المسار الذي يقودنا جميعاَ ؟ |
İşin aslı, yakılmış olduğunuz sürece hiç bir yere gidemezsiniz. | Open Subtitles | خلاصة القوم ما دمت مطرودا فأنت لن تذهب لأي مكان |
Ding Dong Donna bunu başına kakmadığı sürece sorun olmaz. | Open Subtitles | لطالما دونا الخرقاء لا تذكر الموضوع ستكون على ما يرام |
Bu da diğerleri haklı olduğu sürece işe yarıyor. | TED | اقصد، إن هذا يعمل ما دام أنه صحيح للآخرين. |
Derisi bizden ince olmadığı sürece, bu piçe bir zararı olmaz. | Open Subtitles | هذا لن يدمر المخلوق الا اذا كان جلدة اخف من جلدنا |
Ama görselleştirme açık olduğu sürece bunun bir önemi yok. | Open Subtitles | لكن لايهم إن كان حقيقي مادام بإمكاني تخليه بشكل واضح |
Bu cihazlar orada bulunduğu ya da böyle bir şüphe olduğu sürece bu topraklara gerçek manada ulaşamazsınız. | TED | ما دامت هذه الأجهزة هناك، أو أن هناك اشتباه في وجود الألغام الأرضية، لا يمكنك دخول الأرض. |
Onu her zaman dövmediği sürece bu bile o kadar kötü değildir. | Open Subtitles | و حتى هذا لم يكن سيئاً إن لم يكن يضربها طوال الوقت |
Ben ilgilenmediğim sürece, bana karşı duyguları olması umrumda bile değil, | Open Subtitles | لا يهم إن كانت تكن لي مشاعر مادمت لا أهتم بها |
Ancak ilaçlar sayesinde etkisiz halde kaldığı sürece HIV tespit edilemez halde kalacaktır. | TED | ولكنّه طالما بقي خامدًا بفضل العقاقير، فسيكون الفيروس لا يزال غير قابل للكشف. |
Her neyse, ikimiz burada olduğumuz sürece korkmanıza gerek yok. | Open Subtitles | ولكن لا يجب ألا تكون خائفا ما دمنا نحن بجانبك |
Ama seni sevdiğim sürece, senin de benim kadar önem verdiğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن بما أني أحبك يجب أن أعلم أنك تهتم بقدر ما أهتم أنا |
Bu yüzden gerçek olmadığı sürece böyle konuşmasının nedeni yok. Güzel. | Open Subtitles | وبالتالي ليس لديه سبب لقول ذلك ما لم يكن صحيحاً جيد |
Bir sorun olmadığı sürece, kocanızla görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | إلاّ إذا كان حديثي مع زوجك سيكون مشكلة. ولماذا يكون حديثك معه مشكلة؟ |