Tüm saçmalıklar bir yana... ve herkes adına şunu söyleyebilirim... sizi seviyoruz. | Open Subtitles | دعوا الهراء جانباً أتكلم نيابة عن كل شخص نُحبكم الله يُباركُ لكم |
Yine şu melankolik saçmalıklar. Gittikçe Louis'ye daha çok benziyorsun. | Open Subtitles | المزيد من الهراء والجنون في يوما ما ستصبحين مثل لويس |
Yine şu melankolik saçmalıklar. Gittikçe Louis'ye daha çok benziyorsun. | Open Subtitles | المزيد من الهراء والجنون في يوما ما ستصبحين مثل لويس |
Bütün bunlar okumasına izin verdiğin o saçmalıklar yüzünden oluyor. | Open Subtitles | هذا كله من جراء تلك التفاهات التي سمحت لها بقراءتها |
Senin vucudunu yere indirdikten sonra zamanından önce yaptığım şeyle bu saçmalıklar oluşmaya başladı. | Open Subtitles | بعد أن ألقيت جثتك، حيث، أعترف بأني فعلت ذلك، مبكراً قليلاً أمور جنونية بدأت بالحدوث |
Kendine çok güveniyor olmalısın ki buraya gelip hakkımda böyle saçmalıklar anlatıyorsun. | Open Subtitles | لديك الكثير من الوقاحة لتأتي هنا و تقول كل هذا الهراء عنيّ. |
Bürokratik saçmalıklar o soygunculardan bile tehlikeli olabilir. Rehinelerin kurtulmasını istiyor musun? | Open Subtitles | قد يكون الهراء البيروقراطيّ أكثر خطراً من المحتجزِين، ولكن أتريد إخراج الرهائن؟ |
Hatırlarsanız, bu saçmalıklar bombalama eyleminden önce bu birimin üzerine yüklenmişti. | Open Subtitles | إذا تَتذكّرُ هذا الهراء ان هذه الادارة كانت مثقلة قبل التفجير |
Bizim Şövalyenin prensibi, onur ve cesaretle ilgili saçmalıklar içinde yaşamayı gerektiriyor. | Open Subtitles | القانون الذي يعيش به فارسنا هو كلّ هذا الهراء بشأن الشرف والشهامة |
Benim aileme girmekle beraber gelen bir saçmalıklar dalgası var. | Open Subtitles | أجل هناك عاصفة من الهراء تأتي مع وجودي في العائلة |
Ne kadara ihtiyacınız var? Genelde böyle saçmalıklar için iyi bir radarım olurdu. | Open Subtitles | في مساعدتنا للعودة على أقدامنا. كم تحتاج؟ عادة اكتشف هذه الهراء بشكل جيد. |
Kiminle konuşmak istiyorsan konuş. Bizim kendi reklamlarımızda yazdığımız saçmalıklar yerine, düşündüğün gelinin olduğumuzdan emin ol. | TED | كن متأكدا أننا العروس التي كنت تظن و ليس الهراء الذي نزين به اعلاناتنا. |
Tüm saçmalıklar ve gülüşmeleri çıkarırsak büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz. | TED | حسنا، بصرف النظر عن الهراء والضحك، يتعلق الأمر بشيء ما اعتادت جدتي على قوله. |
Benim sirkimde, ağ varken uçacaksınız. Bu geceki gibi saçmalıklar olmayacak. | Open Subtitles | ستقفزون في سيركي ، ولكن في وجود الشبكة لن أسمح بهذا الهراء كما الليلة |
LA gitmek zorundayım ve Böyle saçmalıklar için vaktim yok | Open Subtitles | هذه الرحلة ستكون آمنة، يجب أن أصل إلى لوس أنجليس وليس لدي الوقت لهذا الهراء |
Kimsenin gelip bana saçmalıklar anlatmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا تخبرني بهذا الهراء سانتزع راسك هل هذا واضح؟ |
Ve kurbanlarını korkutmak için kullandığın bu saçmalıklar... bana sökmüyor. | Open Subtitles | وتستخدم كل هذه التفاهات لتخيف ضحاياك وهذا لا يؤثر فى |
İnsanları vurmak gibi saçmalıklar yapmadan öfkemi dağıtma şansı bu. | Open Subtitles | فرصة للتنفيس عن نفسي قبل أن افعل امور جنونية مثل إطلاق الرصاص على الناس |
Ve aklıma şu geldi, biri öldüğünde, her zaman bütün şu hukuksal saçmalıklar ortaya çıkar. | Open Subtitles | وأفكر لو أن شخص مات تأتي الترهات القانونية |
Amerika'nın Körfezdeki varlığını yanlış bulan olağan saçmalıklar. | Open Subtitles | ذلك كان الكلام الفارغ المعتاد عن الوجود الأمريكي في الخليج |
Tüm bu saçmalıklar kafamı bozdu. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أني أتعصب بسبب كل هذه الهراءات |
-Bunu nasıl yapıyorsunuz bilmem. Bütün bu duygusal saçmalıklar insanı yoruyor. | Open Subtitles | لا أعرف كيف تفعلونها كل تلك السخافات العاطفية |
Her zaman. Böyle saçmalıklar için zamanım yok,Jimmy. | Open Subtitles | (لا وقت لدي لهذا النوع من التفاهة يا (جيمي |
Pekâlâ, sokakta uyuşturucu satan serserilerde bile işe yaramayacak saçmalıklar söylemeden önce kendine gel. | Open Subtitles | حسناً، غادر المكان حالاً قبل أن تقول لي تفاهات لن يصدقها تاجر ممنوعات في الشارع |
Demek bu masada özgeçmişinde "paçoz saçmalıklar" olan tek insanlar Marshall ve benim. | Open Subtitles | اذن انا و مارشال الوحيدون على هذه المنضدةِ مَع "الفضلات " على سيراتنا الذاتية |
Tüm saçmalıklar bir yana rahibe, | Open Subtitles | لنَضَعَ الهُراء جانِباً أيتُها الأُخت |
Hep dedikodu ve diğer saçmalıklar. | Open Subtitles | أنتِ لا تتفوّهين سوى بالنميمة والهراء الغبي |
Gördüğümüz şeylerin büyük çoğunluğu dijital saçmalıklar, fakat sonra bunu fark ettim. | Open Subtitles | معظم ما رأيناه كان مجرد هراء رقمى ولكنى بعد ذلك لاحظت هذا |
Böyle saçmalıklar söylerken kafanda müzik de çalıyor mu? | Open Subtitles | بصراحة، أهناك موسيقى في رأسك... عندما تتلفظ بهراء كهذا؟ ... |