Açıklık, eşitliği sağlamanın en iyi yolu olarak görünüyor. Maaş saydamlığı buna yardımcı oluyor. | TED | يبقى الكشف عن الأجور الطريقة الأفضل لضمان النزاهة والعدالة. وتعمل شفافية الأجور على ذلك. |
Herkesin güvenliğini sağlamanın en emin yolu... senin işine devam etmen. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لضمان سلامة الجميع هى أن تكمل عملك |
Sana söylenen yerde kalmanı sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة لضمان انك ستبقين فى مكانك |
...beni fark etmeni sağlamanın tek yolu kitabı yaşamaya başlamaktı. Ve bil bakalım ne oldu? | Open Subtitles | ان الطريقة الوحيدة لجعلك ترينى هى ان اعيش الكتاب، لكن خمنى ماذا ؟ |
Ayrıca, onun bana saygı duymasını sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | بجانب ذلك, هذه هي الطريقة الوحيدة لجعلها تحترمني |
Belki bir gün, anlamalarını sağlamanın bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | يوماً ما، ربما ستجد طريقة لجعلهم يتفهمون ما نقوم به |
Sınırlarımızın güvenliğini sağlamanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة لضمان . الأمن على حدودنا |
Ve güvenliğini sağlamanın tek yolu ailemle olan tüm bağlarını kesmek şu andan başlayarak. | Open Subtitles | والطريقة الوحيده لضمان سلامتك هي بقطع علاقتك بعائلتي تماما حالاً |
Kaynaklarımızı bir araya getirmek herkesin beslenmesini sağlamanın en iyi yolu. | Open Subtitles | لكن تجميع مواردنا هي أفضل طريقة لضمان إطعام الجميع |
Barışı sağlamanın tek yolu da savaş ihtimalini sıfıra indirmek. | Open Subtitles | و الوسيلة الوحيدة لضمان السلام هي من خلال جعل احتمال حدوث حرب , يبدو أمرا مستحيلا |
Bana yardım etmeni sağlamanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت الطريقة الوحيدة لضمان مساعدتكَ لي. |
Evet, Charlotte'un icabına bakmak suçun onun üzerinde kalmasını sağlamanın, tek yolu fakat, şey... | Open Subtitles | نعم، قتلها سيكون الوسيلة الوحيدة لضمان... أن تبقى هي الملومة لكن... |
dedim. (Gülüşmeler) Her gün, kadınların seslerini yükseltmek ve barış süreçleri ve çatışma çözümündeki katkılarını ve deneyimlerini vurgulamak için çalışıyorum ve işim gereği kadınların dünya çapında katılımlarını sağlamanın tek yolu dini aslına döndürmektir. | TED | (ضحك) كل يوم أعمل لدعم صوت النساء، ولتسليط الضوء على تجاربهن ومشاركاتهن في عمليات السلام و حل النزاعات. وبسب عملي أدركت أن الطريقة الوحيدة لضمان المشاركة الكلية للنساء عالميًا هي عن طريق استعادة الدين. |
Bunu anlamanı sağlamanın tek yolu, senin ayrılmana izin vermekti. | Open Subtitles | جعلك ترحل، كانت الطريقة الوحيدة لجعلك تُدرِك ذلك |
Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum ama mutlu olmanı sağlamanın bir yolunu bulmak istediğimi bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريد حقاً أن أجد طريقة ما لجعلك سعيداً. |
Senin gitmeni sağlamanın en iyi yolu buydu. | Open Subtitles | إنها أفضل طريق لجعلك تعيش. |
Dinlemesini sağlamanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | تحتاج إلى العثور على وسيلة لجعلها تستمع. |
Ölü kalmasını sağlamanın başka bir yolu var mı? | Open Subtitles | ألديكما فكرة أفضل لجعلها تظل ميتة |
Efendim, insanların size yardım etmesini sağlamanın yolunun zorbalıktan geçtiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | {\pos(192,200)}آنستي، لا أظن أن تخويق الناس هو الطريقة المُثلى لجعلهم بصفّك |
- Anlamalarını sağlamanın tek bir yolu var ve umarım bu gece sorun çözülecek! | Open Subtitles | لديهم طريقة واحدة لجعلهم يفهمون وأتمنى بأن يتم ذلك الليلة! |
Ve böylece sınıfa girdiğimizde, çok karmaşık olan beyin hakkında düşünmelerini sağlamanın bir yolu, onlara sinir bilimi hakkında çok basit bir soru sormak ve bu soru da: "Neyin beyni vardır?" | TED | وعندما ندخل فصلاً دراسياً، فهناك طريقة لجعلهم يندمجون في التفكير عن الدماغ، الذي هو في غاية التعقيد، أن نسألهم سؤالاً في غاية البساطة عن علم الأعصاب، وهو: "ما الذي لديه دماغ؟" |