Kafamda kurduğum sahnelerin üzerinde uçarken huzur içindeyim. | TED | و حين أحلق فوق المشاهد التي في عقلي فإني أشعر بسلام. |
Düşündüm de... burada olduğumuza ve Smithie'nin evinin yapımı başladığına göre burada geçen bazı sahnelerin üzerinden geçebiliriz. | Open Subtitles | فكرت بما أننا هنا و العمل فى منزلسميثى قد بدأ ربما يجب أن نراجع بعض المشاهد التى ستصور هنا |
Ben silinmiş sahnelerin filmdeki sahneler olduğunu, filmdeki sahnelerin de silinmiş sahneler olduğunu duydum. | Open Subtitles | و سمعت ان المشاهد المحذوفة هي المشاهد المعروضة و أن المشاهد هي المشاهد المحذوفة |
Yeni birkaç parça ve bazı sahnelerin tekrar sahnelenmesini düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونتكلم بخصوص بعض الأرقام الجديدة ربما نسجّل بعض المشاهد |
Bu sahnelerin duygusal etkisi inanılmaz derecede kötü olabilir bu sebeple, genç yaştaki çocukların izlemesine izin verilmemesini öneriyoruz. | Open Subtitles | وآثارها المدمرة. أثر هذه المشاهد على العاطفة قد يكون مؤذي, |
Tamam, sahnelerin bir kısmını yolla. İzlerim. | Open Subtitles | حسناً، أرسل المشاهد سألقي نظرة |
sahnelerin çoğunda Charlie atın üstünde, merdivenle çıkıp eyerin üstüne çıkıyor ve birisi ipi tutuyordu. | Open Subtitles | وخصوصاً المشاهد التي كان (شارلي) ممتطياً فيها الجواد كان يصعد على السرج بسُلّم وبعض الساسة يمسكون بالحصان |
Hope ile sahnelerin yarısını çektiniz. | Open Subtitles | (هوب) صورت نصف المشاهد. |