Salınım hareketi, üstünde çok belirgin izler bırakmış. | Open Subtitles | بالتالي الحركة تتأرجح وتركت علامة واضحة للغاية |
Ve işte bu da artan problemler ile, mesela CO2 in gittikçe birikmesi ve artıp tepe noktasına ulaşması gibi, azalan problemler arasındaki farktır, Burada da elimizdekini kaybederiz, bu öyle bir Salınım yapar ki elimizde olan her şeyi kaybederiz. | TED | هذا هو الفرق بين المشاكل المضافة , كغاز ثاني أكسد الكربون ، الذى يجعلنا نتصاعد تدريجياً ويخلق عدم توازن , والمشاكل التى تستنزفنا , التي نخسر فيها ما لدينا , التي تتأرجح , وتتأرجح حتى نخسر كل شيء حصلنا عليه . |
Balza ağacından bir Kötü Cadı yaptılar. Üst kısma kadar Salınım yaptırdılar. | Open Subtitles | لقد جعلوا ساحرة شريرة من (غابات بالسا) أن تتأرجح على قمتهِ |
Tüm bu zamanda, tüm bu toplantılar ve başka birçoğu boyunca, Salınım artmaya devam etti. | TED | وخلال كل هذه المقابلات ومقابلات أخرى كذلك، مازالت الانبعاثات في ارتفاع. |
Çünkü bu sırada Salınım yoğunlaşmış olacak. | TED | لأنه في هذه الأثناء، ستتراكم الانبعاثات. |
Kişi başına Salınım oranı yüksek ülkelerde yaşan insanlar olarak, diğerleri adına da seçim yapmış olacağız. | TED | كأشخاص يعيشون في بلدان مع نسبة انبعاثات عالية لكل فرد، نحن نقوم بهذا الاختيار في صالح الآخرين أيضا. |
Problemi ölçmek için, Çin'in bugün CO2 salınımı günlük 3.3 gton Amerika'nın ise 5.8 gton. İşler bugünkü gibi giderse 2050'de Çin 23 gton Salınım yapacak. | TED | لنفهم حجم المشكلة ، انبعاثات الصين من ثاني أكسيد الكربون حوالي 3.3 جيجا طن، وحجم الأعمال في الولايات المتحدة هو ضعف حجم الأعمال في الصين 5.8 مرة بحلول 2050 ، سيكون لدينا 23 جيجا طن من الصين. |
Salınım mı dedin? | Open Subtitles | هل قلتَ "تتأرجح"؟ |
Başka bir deyişle, eğer kısadan orta vadede salınımı düşürmezsek, daha sonrasında yıldan yıla çok daha fazla Salınım kısıtlamaları yapmamız gerekecek. | TED | يعني، إن لم نقم بتخفيض الانبعاثات على المدى القصير أو المتوسط، فسيكون من المهم القيام بتخفيضات هامة من سنة إلى أخرى. |
Yani bu aile güneş paneli kurarak sadece Salınım azaltımına yardımcı olmuyor aynı zamanda evin emniyet ve güvenliğini de sağlıyor. | TED | بتركيب الطاقة الشمسية، فإن هذه العائلة لا تساعد فقط على تقليل الانبعاثات بل توفر السلامة والأمن لأسرهم. |
Eğer aynı değerde karbon bütçesiyle kısıtlıysak, bu da demek oluyor ki, dünyanın bazı bölgelerinde Salınım artırılmalı, geri kalan bölgelerde ise azaltılmalı. | TED | والآن، إذا كنا كلنا مقيدين بنفس كمية الكربون، هذا يعني أنه في بعض أجزاء العالم هناك انبعاثات ينبغي أن ترتفع، وبالتالي بمناطق أخرى من العالم ينبغي أن تنخفض هذه الانبعاثات. |