ويكيبيديا

    "sallayıp" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • التلويح
        
    • هز
        
    • يلوح
        
    • تهز
        
    • أومئ
        
    • ألوح
        
    • تلوح
        
    • بهز
        
    • نلوح
        
    • يهزون
        
    • يلوّح
        
    • لزعزعة
        
    • رأسها
        
    - Bebeğimizi doğuracaktı. - Evimde silahını sallayıp durma. Open Subtitles ـ لقد كانت تحمل طفلنا ـ توقف عن التلويح بمسدسك في منزلي
    Bir kadına yalan söylediğim zaman kafa sallayıp onaylayacaksın. Open Subtitles عندما أقول كلاما غير صحيح هز رأسك و وافقني على كلامي
    Silahı sallayıp duruyor. Bu işin sonu ceset torbasında bitecek. Open Subtitles يحب أن يلوح بهذا الشيء كثيراً سينتهي أمرنا بكيس الجثث
    Eğer kötü adam geldiyse, kuyruğunu sallayıp arkadaş olamazsın tamam mı? Open Subtitles لا يمكن أن تهز ذيلك وتكون صديقاً لرجل شرير حسناً ؟
    Alex'in eğlenceli hikayelerini dinlerken benim için sadece başımı sallayıp karar vermeyi ertelemek oldukça kolaydı. TED و في حضرة القصص المضحكة التي قصَّتها ألكس في الجلسة أثناء الجلسة كان من السهل علي أن أومئ برأسي بينما كنا نمضي الوقت.
    Kollarımı deli gibi Beyaz Saray'a doğru sallayıp Başkan'ın dikkatini çekmeye çalışırken ahmak gibi hissediyorum. Open Subtitles ألوح يدي باتجاه البيت الأبيض كشخص مجنون، يحاول جذب اهتمام الرئيس.
    Sihirli değneğini sallayıp beni tekrar 16 yapar mısın? Open Subtitles هل لك أن تلوح بعصاتك السحرية لتعيدنى إلى سن ال 16 الجميل ؟
    - Bebeğimizi doğuracaktı. - Evimde silahını sallayıp durma. Open Subtitles ـ لقد كانت تحمل طفلنا ـ توقف عن التلويح بمسدسك في منزلي
    Bir tüy sallayıp ya da başının üzerinde çevirip falan atman gerekmiyor muydu? Open Subtitles أم تستطيعي التلويح بريشة أو إدارة رأسك أو التقيئ أو شيء ما؟
    Ama sen şimdi kafanı sallayıp, umrundaymış gibi bile davranamıyorsun! Open Subtitles و تعجزين حتى عن هز رأسك والتظاهر بالإهتمام
    Sana kafa sallayıp bazen de omuz silken tipim ben. Open Subtitles انا فقط الشخص الذي يقوم بالايماء واحياناً هز الالكتاف
    Cidden, sihirli sopasını sallayıp seni tekrar işe sokabileceğini mi düşünüyorsun? Open Subtitles هل تعتقد حقاً انه سوف يلوح بعصاه السحريه الجاسوسية ويرجعك مره اخري ؟
    Bakıcı elindeki elmayı sallayıp Jenny'nin almasına izin vermeyerek onu kızdırıyordu. Open Subtitles و كان الحارس يغيظها بأن يلوح لها بالتفاحة لكنه لا يدعها تمسكها
    Ona dedim ki, en büyük hindistan cevizi ağacını kasırga gibi sallayıp üzerinde ki bütün hindistan ceviz lerini düşürebilirsin. Open Subtitles أنك تهز أطول نخلة كالإعصار و بذلك تسقط كل ثمار جوز الهند أرضاً
    Kafanızı sallayın sadece, Bay Pip. sallayıp göz kırpın. Open Subtitles لا يسمع اي كلمة أنا أقولها , عليك ان تهز رأسك و تغامز بالعين معه اذا لم تمانع
    Kendimi toplantılarda onun salak fikirlerini kafa sallayıp onaylayarak buluyorum. Open Subtitles أجد نفسي جالسةٌ باجتماعات مثل، أومئ رأسي لكل فكرةٍ غبيةٍ يقولها
    Sadece geri zekalı oğul gibi başımı sallayıp gülümsüyorum ama olup bitenlerin farkındayım. Open Subtitles و أبتسم و أومئ برأسي و أوافق كالابن الغبي لكنني أفهم الأشياء
    Böyle vakitlerde, keşke sihirli değneğim olsa da sallayıp düzeltsem diyorum. Open Subtitles في أوقات كتلك أتمنى لو أن لدي عصا سحرية يمكنني أن ألوح بها.
    Bir kadına el sallayıp gülümseyebilir onunla kilisede iki lafın belini kırabilir ve bunu kocasını öldürdüğümü bilerek yapardım. Open Subtitles بإمكاني ان ألوح لسيدة ما وأبتسم وأمضغ الطعام برفقتها داخل الكنيسة
    Bugün sana el sallayıp selam verdiğimde, neden bana el sallayıp selam vermedin? Open Subtitles لماذا لم تلوح لي بالتحية اليوم عندما لوحت لك بالتحية؟
    Oraya çıkıp öylece ponponlarını sallayıp, diğer kızlardan bir farkın yokmuş gibi mi davranacaksın? Open Subtitles , سوف تقومين بهز خصرك و تتظاهرين أنكِ لستِ مختلفة عن بقية الفتيات في الفريق؟
    Elbette el sallayıp selam veriyoruz ama birbirimizi tanımıyoruz. Open Subtitles وبالطبع نلوح ونقول مرحبا لكنا بالكاد نعرف بعضنا
    Gösterilen karaciğerin aslında üç lobu yoktur ama öğrencilerin tamamı temelde kafa sallayıp onaylar. Open Subtitles ثم يريهم الكبد،الذي هو من الواضح لا يتكون من ثلاثة فصوص لكن كل الطلاب يهزون رأسهم موافقين
    El sallayıp selamlaşırdık. Open Subtitles لقد كنت أراه يذهب للعمل صباحا وكان يلوّح ويقول مرحبا
    Burada yaptığın şey ağacı sallayıp kaos çıkarmamıza yardım etmek. Open Subtitles ما تفعلين هنا هو أنك تعطينا فرصة لزعزعة الشمل و خلق الفوضى.
    Michelle başını sallayıp evet derdi ben de başımı çevirip uyurdum. Open Subtitles تستَعملُ رأسها لإيماء وقَول نعم وتعودت ان أدير رأسي وأعود للنوم

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد