Evinizin yanındaki satıcı bir teybi size 200 dolara veriyor, ama şehrin diğer tarafına giderseniz, aynı teybi 100 dolara alabiliyorsunuz. | TED | البائع القريب لمنزلك يبيع هذا الاستيرو تحديداً ب 200 دولار، لكن لو ذهبت لمكان آخر في المدينة، تشتريه ب 100 دولار. |
satıcı etrafına bakar, şaşırmıştır... ve çiftçinin karısına arkasını döner...: | Open Subtitles | نظر البائع حوله وهو حائر :والتفت إلى زوجة المزارع وقال |
Sorun yok. Bir satıcı ve hizmetlisi yollarda, kimse şüphe etmez. | Open Subtitles | لا تقلق ، بائع و خادمه على الطريق لن يشك أحد |
satıcı o dolapta. Bir polis nasıl olur da dolabı kontrol etmez. | Open Subtitles | تاجر المخدرات بداخل هذه الخزانة أي شرطي هذا الذي لا يفحص الخزانة؟ |
Ben hırsız olmak için doğmadım, satıcı olmak için doğdum. | Open Subtitles | فأنا لم أخلق لأكون لصا بل خلقت لأكون رجل مبيعات |
- O arabadan nefret ediyor. Eskisini geri istiyor ama satıcı vermiyor. | Open Subtitles | إنها تكره تلك السيارة تريد السيارة القديمة ثانيةً، ولكن التاجر يرفض ذلك |
Henüz bilinmeyen bir organizmaya ait olduğu düşünülüyor dolayısıyla satıcı katalogda listeleyemedi. | Open Subtitles | ،يُزعم أنّه لمخلوق غير معروف .لذا لم يدرجه البائع في مرشد المزاد |
Ve ayakkabılarımızı aldıktan sonra, satıcı eve götürmek için ikimizin de birer balon alabileceğini söyledi. | TED | وفي نهاية شرائنا لأحذيتنا، قال لنا البائع أنه يمكننا أخذ بالونات معنا إلى المنزل. |
Bir satıcı yarı açık pencereme bir alfabe sayfası ile aniden yanaştı. | TED | وفجأةً، يقتربُ هذا البائع من نافذتي بورقة أحرف أبجدية نصف مفتوحة. |
Tamam, şimdi teybi olan bir araba almak istediğinizi düşünün, evinizin yanındaki satıcı 31,000 diyor. | TED | الآن، لنتخيل بدلاً عن أنك أردت شراء سيارة فيها استريو، وكانت في البائع القريب منك مقابل 31 ألف. |
O satıcı sıradan bir akşam yemeğinden sonra karısını öldürüp bir sandığa tıkıp, depoya göndermiş olamaz. | Open Subtitles | هذا البائع لم يقتل زوجتة بعد العشاء ويلقى بها فى الصندوق ويضعها فى الخزانة |
Dikkat edin, dördüncü seviye bir satıcı, güven seviyesi altı. | TED | لاحظوا أنه بائع مستوى 4، يملك مستوى ثقة 6. |
Değiştir benim kraliçe kıyafetlerimi bir seyyar satıcı pelerinine. | Open Subtitles | تغير ملابسى الملكية إلى عباءة بائع متجول |
Manavın oğlu, sütçü... çöpçü, seyyar satıcı. | Open Subtitles | .. صبي البقالة , بائع الحليب عامل القمامة , بائع متجول |
Bende de malını karıştırdığı için insanların öleceği bir satıcı var. | Open Subtitles | وأنا لدى تاجر يمزج مخدراته بأشياء أخرى ستقتل العديد من الناس |
- Hiçbir satıcı 100.000 dolar değerindeki malı atacak kadar salak olmaz. | Open Subtitles | لا يوجد تاجر مخدرات غبى كفاية أن يقذف بضاعة بقيمة 100 الاف |
O adamlar, seyyar satıcı gibi, ellerinde çantalarla her gün ofise geliyorlar. | Open Subtitles | لا هؤلاء الأشخاص يأتون إلينا و معهم حقائب وعينات كمندوبين مبيعات البيوت |
satıcı bize Kobra'nın yeni bir müşteriyle buluşacağını söyledi. | Open Subtitles | التاجر اخبرنا عن اجتماع بين الكوبرا وزبون جديد |
satıcı kadına en sevdiğim yazarın isminde "N" harfi olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرت البائعة بأن حرف النون هو أحد الحروف بإسم كاتبي المفضل |
Karlarla. Ne kadar iyi bir satıcı kadın olduğumu söylemiş miydim? | Open Subtitles | الأرباح، هل ذكرت لكم كم انا بائعة ماهرة ؟ |
Birçok insan satıcı olmadan da doktor oluyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس أصبحوا أطباء بدون أن يصبحوا تجار أدوية |
Apartmandaki İş İdaresi Yüksek Lisans'lı ilk satıcı sen olacaksın. | Open Subtitles | أنت ستصبح الموزع الأول مع مجموعه إم بي أي |
Sokaklarda bu logoyu kullanan bir tek satıcı var. | Open Subtitles | هناك فقط موزع واحد هناك من يستخدم هذا الشعار |
Saat üçte o uyuşturu satıcı adamdan kurtulmak taxiyle dönmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد كان علي ان اخذ سيارة اجرة حتى اهرب من مروج المخدارت |
Sadece siz. Bir de bu iyi siyah adam ve satıcı kız. | Open Subtitles | فقط انتم وهذا الرجل الاسود الطيب وفتاة المبيعات |
Baba, kaç kez söylemem gerekiyor? Ben satıcı değilim. | Open Subtitles | كان من الممكن أن تصبح مشرفاً بدلاً من أن تكون بائعاً |
Genelde tanıdığım kızlar taşıyıcı, satıcı kullanıcı ya da muhbir oluyor. | Open Subtitles | أنا عادة الفتيات اما ناقلات تلبية.. الباعة المتجولون.. والمستخدمين أو مخبرين. |
dolaba koyacağım yeri orası tüm bunları toptancıdan aldım normal satıcı yüksek fiyattan vermeye çalıştı havucun kilosuna 30 rubiyeh dedi | Open Subtitles | سأضعها في البراد إنه مكانها إبتعت كل هذا من متجر البيع بالجملة |