Yemekler kötü. Restoranlarda sattıkları tamamen pislik. | Open Subtitles | إن الطعام رديء انهم يبيعون الفضلات في المطاعم |
Eve, kızarmış balık tezgahında sattıkları patateslere, | Open Subtitles | الديار التي يبيعون فيها البطاطا في كشك السمك المقلي |
Aptal çalışma arkadaşlarımın aptal çocuklarının. aptalca aktiviteleri için para toplamak adına uyduruk şeyler sattıkları o aptal dönemlerden birindeyiz. | Open Subtitles | انة هذا الوقت من العام عندما يأتى اطفال زملائى الاغبياء يبيعون الهراء لكى يدعموا انشطتهم الغبية |
Japonlar sana ucuz bir kasa sattıkları için iddiayı kazanacak. | Open Subtitles | اليابانيون باعوا لك خزنة رخيصة و هو سوف يربح بسببها |
İkisinin de çocuk mahkemesinden ot sattıkları için cezaları var. | Open Subtitles | وكلاهما احتجزا كأحداث لمتاجرة الحشيش |
Şu mavi metal kutularda sattıkları Danimarka kurabiyeleri gibi. | Open Subtitles | مثل ذلك الكعك الدنماركى الذى يُباع فى العلب المعدنية الزرقاء |
Ve şimdi taşıma araçları da olduğu için, onları tomruk ya da maden kamyonlarıyla sattıkları kasabalara taşıyorlar. | TED | و الآن حصلوا على وسائل النقل، إنهم ينقلونه على شاحنات قطع الأخشاب أو شاحنات المناجم إلى المدن حيث يبيعونه. |
Şimdi, ya bu bir daha izleyeceğiz ya da gidip sattıkları şekerlerden yiyeceğiz. | Open Subtitles | الآن ، يُمكننا إما مُشاهدة هذا مُجدداً أو الذهاب للحصول على بعض من تلك الحلويات التي يبيعونها |
Çünkü sana sattıkları tek şeyin garanti olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | . لأنهم يعلمون بأنهم كل ما يبيعوه هو هراء عليه ضمان هذا كل ما عليه الأمر، أليس كذلك ؟ |
Şu mini barda oksijen tankı sattıkları süslü otelin arkasındaki bir dar sokak. | Open Subtitles | زقاق خلف ذلك الفندق الجديد الرائع حيث هم يبيعون اسطوانات الغاز في الحانة الصغيرة |
Organizasyon şekilleri, kim oldukları, kimlere sattıkları falan var. | Open Subtitles | الطريقة التي يعملون بها من هم و ماذا يبيعون |
Third'de teneke kutu topluyorum uyuşturucu sattıkları parkın hemen yanında. | Open Subtitles | كنتُ أجمع العلب في الشارع الثالث، بجوار المُتنزّه حيث يبيعون مُخدّراتهم. |
Orada süslü bir market var ama sattıkları tek şey tuhaf zeytin kavanozları ben de çikolata alıyorum ya da Çin lokantasından kaburga siparişi veriyorum. | Open Subtitles | وتوجد هذه البقالية الخيالية أسفل البناء لكن لا يبيعون سوى مرطبانات لزيتون غريب لذا أشتري بعض الحلوى أو أتصل بمطعم لبعض اللحم |
Tek bildiğim onlara silah sattıkları. | Open Subtitles | كل ما اعرفه, انهم يبيعون الأسلحة لهم |
Yaşamını sattıkları için, Elleri pazarlık için oldukça sağlamdır. | Open Subtitles | لأنهم يبيعون حياة من تحب |
Ama bir kaç şeyi değiştirdi. Değiştirdiği ilk şey tüm şebeke taşıyıcılarının da gördüğü bir yıl içinde 10 milyon adet sattıkları. | TED | لكن قد غيرت بعض الاشياء. واول تلك الاشياء ان شركات الاتصالات عرفوا انهم باعوا 10 مليون من ذلك الشيئ خلال سنة . |
Meşru işletmeleri, sahte faturalarla ve evraklara inandırarak kandırıyorlar, böylece her şey gerçekçi görünüyor, ardından eBay ve Amazon hesapları açıp önceden taklit mal sattıkları kişilerle rekabet edebiliyorlar. | TED | يقومون بخداع الشركات القانونية وإقناعهم بفواتير ومستندات مزورة، ليبدوا كل شيْ حقيقي، ثم يقومون بإنشاء حسابات على موقعي إيباي و أمازون ليتنافسوا مع الأشخاص الذين باعوا لهم مزوراتهم للتو. |
Bu biraz delice görünüyor ama gitmem lazım. Koltuklarını tam olarak Babe Ruth'u sattıkları fiyata sattığının farkındasın. | Open Subtitles | أتدرك أنك تبيع مقاعدك بنفس السعر تماما الذي باعوا فيه بيب روث |
İkisinin de çocuk mahkemesinden ot sattıkları için cezaları var. | Open Subtitles | وكلاهما احتجزا كأحداث لمتاجرة الحشيش |
Yarın da süpermarkette sattıkları ilaçlı şampuanla saçlarını yıkarsın. | Open Subtitles | يُمكنك فرك شعره بشامبو طبّي يُباع في السوبر ماركت. |
sattıkları kurusıkılardaki kağıt dolgu olay yerinde bulunanla aynı. | Open Subtitles | الرصاص الفارغ الذي يبيعونه يستعمل نفس الحشوة كما وجدنا في مسرح الجريمة |
- Burada sattıkları Şükran günü caz CD'sini denemelisin derim. | Open Subtitles | يجب عليك فعلا التحقق من الأقراص المضغوطة لموسيقى جاز عيد الشكر التي يبيعونها هنا |
Satış temsilcilerimizin, sattıkları ürünleri yakından tanımaları için ürünlerimizi ortalığa koyduk. | Open Subtitles | لذا ، نحب أنّ نبقي الهدايا بـ الجوار لـ يعرفوا البائعين لدينا ، ما الذي يبيعوه |