Benim günlerim sayılı ama sen hâlâ gençsin. | Open Subtitles | أيامي المتبقية أصبحت معدودة, و أنتم لا تزالون صغاراً |
Büyük ihtimalle maliyedeki günlerim zaten sayılı. | Open Subtitles | هناك فرض متوفرة , و على كل حال فان أيامي في قسم الخزينة باتت معدودة |
Çok uzun sürmez, Herod'un günleri sayılı. | Open Subtitles | اذهبا الى مصر ربما يكون لفترة قصيرة ايام هيرودس معدودة |
Wimser Psikoloji Departmanı'nda dolaştığın günler henüz bitmedi ama sayılı. | Open Subtitles | ...ايامك فى قسم علم النفس لم تنتهى بعد ولكنها معدوده |
Yerinde olsaydım günlerim sayılı kalsaydı onun yüzünü daha sık görmek isterdim. | Open Subtitles | لو كنت في محلكِ لو كنت أعلم أن أيامي محدودة .لكنت رغبت في رؤية وجه ذلك الشخص كثيراً |
Artık günleriniz sayılı, Decepti-sürüngenler ! | Open Subtitles | أيامكم معدودة الآن أيها الديسيبتكونز المعتوهين |
'Bacon, sokak köşelerinde çalıntı mallar 'satabileceği günlerin artık sayılı olduğunu görebiliyor. | Open Subtitles | باكون يعرف أن أيامه فى بيع البضاعة المسروقة فى الشارع أصبحت معدودة لقد حان الوقت ليفعل شيئا آخر وهو يعرف ذلك |
Buradan bütün teröristlere sesleniyorum; artık günleriniz sayılı. | Open Subtitles | سأجعل كل إرهابي يدرك أن أيامه أصبحت معدودة |
Saklandığın o saraydaki günlerin sayılı. | Open Subtitles | أيامك من الإختباء فى برجك العاجى أصبحت معدودة |
Bu kamp otobüsünden önceki günlerimizin sayılı olduğunu bilmiyor mu? | Open Subtitles | لا تعرف أن أيامنا أصبحت أرقاما معدودة قبل تلك الحافلة الخاصة بالتخييم؟ |
İşte bu imkânsız. Bu kentin günleri sayılı. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا مستحيل مستحيل، أصبحت أيام هذه المدينة معدودة |
Günlerinin sayılı olduğu hakkında hiçbir fikri yok. | Open Subtitles | ليس لديه أية فكرة عن أن أيامه أصبحت معدودة |
Günleri sayılı olsa bile hala arıyor. | Open Subtitles | رغم أن أيامه باتت معدودة وهو لا يزال يبحث |
Babanızın günlerinin sayılı olduğunu anlayacak kadar bilginiz vardır. | Open Subtitles | تعرفين ما يكفي لتعلمي أن أيام أبيك معدودة |
Günlerinin sayılı, zamanın kısıtlı olduğunu bilmek. | Open Subtitles | إذ العلم بأن أيامك معدودة وأن أجلك قصير. |
Sadece sayılı butiklerde satılıyor ve aşırı hassas cilde sahip kadınlar için pazarlanıyormuş. | Open Subtitles | لا يوجد إلّا في محال نسائيّة معدودة. وينزل الأسواق لأجل النساء ذوات الطبائع الحسّاسة جدًّا. |
Yakınlarında yaşam barındıran güneş sistemleri varsa günleri sayılı demektir. | Open Subtitles | إن كان هناك نظم شمسية قريبة بكواكب تأوي الحياة فأيامها معدودة |
Zamanı geldi. Boston'daki günlerinin sayılı olduğunu söyledin. | Open Subtitles | جوش فعل بك ذلك ؟ حان الوقت أنت قلت بنفسك أن أيامك في بوسطن معدودة |
Öyle ya da böyle, buradaki günlerim sayılı. | Open Subtitles | بطريقه او باخرى, اظن ان ايامي هنا معدوده |
Programın çıkmasına az kaldığı şu günlerde Dunder Mifflin'deki günlerim sayılı demektir. | Open Subtitles | الان بما أن الفيلم الوثائقي سيعرض أيامي في دندر مفلن قد تكون محدودة |
Güvenebileceğim sayılı insanlardan birisin, Speer. | Open Subtitles | أنت من الأشخاص القلائل الذين يحظون بثقتي |
464 sefer sayılı Washington yolcularının 2. çıkış kapısına gelmesi rica olunur. | Open Subtitles | ستبدأ الآن مراحل إقلاع الرحلة 464 المتجهة إلى واشنطن عند البوابة 2 |
Benim gördüğüm, Bates, günleri sayılı olan sensin. | Open Subtitles | إن الطريقة التي أرى أنها، بيتس، أنت واحد التي يتم ترقيم أيام. |
Şikago'ya 22 Sefer sayılı Uçuş beş numaralı kapıda yolcu almaktadır. | Open Subtitles | الرحلة رقم 22 الذاهبة إلى شيكاغو تصل الأن عند البوابة الخامسة |
Yani çift sayılı bir tabloda siyah ile başlanan bir Hamilton yolu beyaz üzerinde bitecektir. | TED | لذا فإن المسار والذي يبدئ عند مربع أسود داخل شبكة مكونه من أضلاع زوجية العدد، وجب أن ينتهي عند مربع أبيض. |
Bu sayede gece müdürü sonsuz çoklukta bütün tek sayılı odaları boşaltmış ve bu odalara da sonsuz otobüsten inen insanları yerleştirmiştir. | TED | بهذا يكون قد فرغ كل الغرف اللانهائية ذوات الأرقام الفردية وأعطاها للأشخاص الذين كانوا في الحافلة اللانهائية. |
214 sayılı San Francisco uçağı için son biniş duyurusu. | Open Subtitles | هذا هو الإعلان الأخير للصعود "للطائرة المتوجهة نحو "سان فرانسيسسكو |