Hasan sizdeki kitabın eksildiğini, bazı sayfaların kayıp olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسن قال لى أن نسختك أصبحت قديمة وفقدت بعض الصفحات |
Hasan sendeki baskının eskidiğini, bazı sayfaların eksik olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسن قال لى أن نسختك أصبحت قديمة وفقدت بعض الصفحات |
Eğer sayfaların üzerinde herhangi mürekkep kalıntısı kalmışsa program okunur hale getirecek. | Open Subtitles | فاذا كان هناك اي بقايا للحبر موجودة على الصفحات ستظهرها لنا لقراءتها |
Sonra bez kâğıt, keskin mürekkep ve sayfaların çerçevelenmiş kenarları üzerinde elini dolaştırırdı. | TED | ثم يمرر يده على القطع الورقية، والحبر اللاذع وحواف الصفحات الحادة. |
Facebook'taki sayfaların tam listesi insanlara sevgilerini, birbirlerine aynı mesajlarla ithaf ettiler. | TED | وهذه هي قائمة لكل الصفحات علي الفيس بوك المكرسة لنفس الرسالة، لأناس يتبادلون مشاعر الحب بين بعضهم البعض. |
Bilmenizi istedim kütüphaneye gittim ve ihtiyacım olan sayfaların fotokopisini çektim. | Open Subtitles | فقط لكي تعلم, لقد ذهبت للمكتبة... و نسخت الصفحات التي أحتاجها. |
Genelde sayfaların arasına birkaç yüz dolar tıkıştırır. | Open Subtitles | فهو عادة يدس بضع مئات من الدولارات في مكان ما بين هذه الصفحات. |
Bunu babamın evinden aldım. Genelde sayfaların arasına birkaç yüz dolar tıkıştırır. | Open Subtitles | خذي أخذت هذه من منزله هو في العادة يترك بعض المئات من الدولارات بين الصفحات |
Tamam ama istediğim sayfaları biriniz yırtarsa o sayfaların renkli fotokopisini yaptırırsın. | Open Subtitles | حسنا، ولكن إذا قطع أحدهم أي صفحة أريدها سوف تصنعين نسخ ملونة من تلك الصفحات بماكينة زيروكس وليس كينكو |
Notlar, telefon numaraları, sayfaların içinde unutulmuş bir iki şey. | Open Subtitles | ملحوظات، أرقام هواتف، شيئاً ما تم نسيانه بين الصفحات |
Güzel, öyleyse sayfaların geri kalanını bana ver ve ortadan kaybol. | Open Subtitles | عظيم، لماذا لاتعطيني الصفحات الناقصة وتختفين؟ |
Bütün sayfaların olduğu bir kopya. | Open Subtitles | بالحصول على نسخة أخرى من الكتاب، مع الصفحات الناقصة. |
Bugünkü sayfaların üstünden geçmemiz lazım. | Open Subtitles | انا احتاج ان نرى الصفحات التى ساؤديها اليوم. |
Belli ki, bu sayfaların bir yırtılma sebebi var. | Open Subtitles | من الواضح أنّ هناك سبب لتمزّق كلّ هذه الصفحات |
- Evet. Janus ne yaptıysa ya da neyse, o sayfaların içinde. | Open Subtitles | مهما يكن ما تفعله أو تكونه "جانوس" سيكون موجود في تلك الصفحات |
Bu sayfaların içinde bir büyü var, sadece üç Cin'in gücü... bize bunu yapma gücü verir. | Open Subtitles | في هذه الصفحات توجد تعويذة لا يمكن إلّا لقوّة ثلاثة مردة أنْ تتيح لنا إلقاءها |
Bu bir yangın soruşturma söz konusu olduğunda, bu sayfaların bazı kitap dışında yırtık olmuştur. | Open Subtitles | حينما جاء الى قسم التحقيق بالحرائق بعضاً من هذة الصفحات كانت ممزقة من الكتاب |
sayfaların çoğu silinmiş ama orada bir kayıt var. | Open Subtitles | الصفحات تم محوها بشكل كامل تقريباً لكن هُناك إدخال واحد هُناك |
sayfaların içerdiği gerçeği anlayabilecek hale geldiğinde bir insana verilir. | Open Subtitles | وهي تعطى للرجل عندما يفهم حقيقة ما في الصفحات |
Kitaplarda, sayfaların içlerinden yaşayan öğretmen gibidirler ve istediğin zaman onları ziyaret edebilirsin. | Open Subtitles | مع الكتاب هي مثل المعلم الذي يعيش داخل الصفحات ويمكنك زيارتهم كلما كنت ترغبين في ذلك |